Bazen beklemediğimiz bir anda, bir kanalda ilginç ayrıntılarla karşılaşmak
mümkün. World Travel Channel’de geçen hafta bir Ayşe Kulin söyleşisine denk
geldim.
Arkadaşım, gazetemizin ve basının değerli fotoğraf erbaplarından Ercan Arslan’ın ‘Şimdi Fotoğraf Zamanı’ programından bir kareydi. Çok güzel bir seri yaptı Ercan. Üç yıl önce ekrana gelmiş serinin tekrarları yayınlanıyor şu sıralar.
Aralarında Türkan Şoray’dan Zülfü Livaneli’ye kadar 19 isim İstanbul’u fotoğraflı bir yolculukta anlatıyor. Aralara da söyleşiler serpiştirilmiş. Tüm bölümleri izleme şansınız var kanalın sitesinde.
Ayşe Kulin beni 70’li yıllara götüren bir yazarlık hikayesi anlattı. “Solcu olsaydım yazar olarak kabul görmek daha kolay olurdu” diyor.
‘O çevrenin içinde yer almıyordum’
“Yürüyen, itiraz eden, hapse atılan, hesap veren, kitapları yasaklanan çevrenin içinde yer almıyordum. Çünkü ben evlenmiştim, 4 tane çocuğum vardı. Onların arasında olacaktım. İster istemez solcu olacaktım. Herkes kendi gençliğinin modasını yaşar.
O zaman daha kolay olurdu. Bir direnç oldu. Bu da kim? Acaba ne yazmış da getirmiş? Gitsin evinde yemeğini pişirsin gibi bir tavır gördüm yıllarca.”
‘Yıldırım Bölge Kadınlar Koğuşu’nu birden hatırladım ve Sevgi Soysal’ı bu sözlerin ardından.
Kırgınlık yanı sıra bir yaşananlara saygı da var Ayşe Kulin’in sözlerinde.
Yine de tartışmaya açık bir geçmiş zaman dilimini yansıtmış oldu yazar...