Ünlü Amerikan dizisi ‘Shameless’ın yerli uyarlaması ‘Bizim Hikaye’, iyi bir reytingle başladı ve giderek daha da yükseldi. Kenar mahallede yaşayan, yoksul bir ailenin hikayesi... Dizi yapanlar yıllarca şuna inandı: TV seyircisi, ağırlıklı olarak yoksullardan oluşuyor. Onlar da kendi sorunlarını izlemek istemiyor. O yüzden şatafatlı villalar, holdingler ve lüks arabalar olmalı. Yoksul karakterler de bir şekilde yırtmanın yolunu aramalı ve zengin biriyle çarpışmalı. Sıkça karşılaştığım “Neden hep dizilerde zenginlerin hayatı anlatılır?” sorusunun cevabı bu.
Yoksul hikayelerine nur yağar mı?
Peki öyle mi? Hayır.
Bu, sektörün yanlış çıkarsamalarından biri. ‘Bizim Hikaye’ reytinglerini daha da yükseltirse hemen modayı değiştirir.
Şu anda yapılmayı beklenen birçok dizi kenara atılır. Yapımcılara, “Bize fakir bir aile hikayesi getirin” diye siparişler gelir. Onlar da senaristlere yönelir.
O senarist, belki yıllar önce böyle hikayeler getirmiştir de kimse dönüp bakmamıştır bile.
Bizde sistem böyle çalışıyor. Oysa gerçek şu, iyi bir hikayen varsa ve bunu inandırıcı bir şekilde anlatabiliyorsan, yoksul da olur zengin de, polisiye de olur, komedi de. Mesele, kurduğun dünyanın seyirciyi inandırıp hayatına dokunması. Çok basit bir örnek vereyim. ‘Bizim Hikaye’yi çok sevdiğini söyleyen iyi bir dizi izleyicisine, “Neden sevdin?” diye sordum. Şöyle bir cevap verdi: “Benim rahmetli babam da dizideki baba gibi çok içki içerdi. Ama aslında iyi yürekli biriydi. Bence dizi çok gerçekçi.” İşte bu proje bir yerinden seyirciye dokunmuş, onu yakalamış. Olay bu kadar basit.
‘Kara Sevda’ Emmy’de
Dünyanın en önemli televizyon ödülü olan Emmy’de, ilk defa bir Türk dizisi finale kalmayı başardı. Star TV’de yayınlanmış olan ‘Kara Sevda.’ Dünya dizi ihracatında ikinci olan Türkiye için, olması gereken bir şeydi. Birçok ülkede dizilerimiz yayınlanıyor ama Avrupa ülkelerinde ve ABD’de henüz fazla etkimiz yok. Emmy ödülleri buralara da açılabilmemiz açısından çok önemli.
Hem ilgili devlet kurumları hem de dizi sektörü destek vermeli. Bir futbol takımı, Avrupa kupalarına katıldığında nasıl ki Milli Takım gibi destekliyorsak, dizi sektörü de meseleye böyle bakmalı. Bugün‘Kara Sevda’ başarırsa, yarın size de çıkabilir.
Emeği geçen herkesi tebrik ediyorum, umarım ödülü kazanırlar.
Mesut Yar’ın yeni sezonu başladı
Meslektaşımız Mesut Yar, yeni sezon programına geçtiğimiz hafta başladı. Hafta sonu iki gün, sabah 08.00’de yayınlanıyor. Biliyorsunuz, programlarına enerjik başlar. Neşelidir, güler ve güldürür. Bana göre pazartesi sendromuna savaş açacak adamdır. Haftaya güzel başlayabilmek için, onu pazartesi sabahı da ekranda görmek lazım,
Star TV yöneticilerine duyurulur. Yeni sezonda başarılar.
Liderlerin TV macerası
Bir süredir Almanya’dayım. Buradaki genel seçimleri gözlemleme şansı buldum. Liderlerin küçük boyutlu afişlerinden başka seçimle ilgili pek bir şey görmedim. Ne yüksek sesle caddelerde gezen seçim arabaları, ne de kalabalık partililerin standları vardı. Hayatın olağan akışından farklı değildi hiçbir şey.
Asıl dikkatimi çeken şey ise, liderlerin televizyon macerası oldu. Her seçim, ben de dahil birçok kişi bu konuya değinir. Liderler eskiden olduğu gibi televizyona birlikte çıksa, fikirlerini, projelerini tartışsa. İnsanlar da onları izleyip kararlarını verseler diye. Almanya’da seçim öncesi liderler ekrana çıkıp tartıştı. Hatta seçim sonuçlarının açıklandığı akşam bile, hepsi toplandı ve bundan sonra ne yapılması gerektiğini kendi parti görüşleriyle anlattı.
Ne gerginlik, ne kutuplaşma, ne olası çatışma ihtimali konuşuldu. Zaten seçim için mücadele eden rakip liderler, bir masada oturup uygarca tartışırsa, sokakta da gerilim olmaz. Ne diyelim, darısı başımıza.
