HERKES ‘YOL AYRIMI’NA GELECEK!

Fragmanı yayınlandığından beri filmi merakla bekliyorduk. Yavuz Turgul ve Şener Şen olunca merak etmemek imkansız. Bu kez ikilinin, alışık olmadığımız bir filmiyle karşı karşıyayız. Mazhar, bir tekstil imparatorluğunun tamamen şirket çıkarlarına odaklı, kazanmak için her türlü hileyi, kötülüğü yapabilecek acımasız, duygusuz
ve vicdansız yöneticisidir. Bir gün kaza geçirir ve yaşadığı travmayla bambaşka
bir adama dönüşür.

Çocukluğundan beri bastırdığı insani duyguları, en önemlisi de vicdanı, gün yüzüne çıkar. Hayatına, işine, ailesine ve sisteme bu yeni kimliğiyle bakar ve büyük bir hesaplaşmaya girer. Acımasız bir kapitalistten, romantik bir sosyaliste dönüşür. Hayatını kökten değiştirmek istediğinde ise, karşısına ailesi dikilir. Düzen devam etmelidir ve bu uğurda gerekirse onu yok etmeyi bile düşüneceklerdir.

Film, Franz Kafka’nın ölümsüz eseri ‘Dönüşüm’ü hatırlattı. Ailesinin istediği gibi biri olan ve onlar tarafından sevilen Gregor Samsa, bir sabah uyandığında böceğe dönüştüğünü görür. Ailesinin eski Gregor’u olacağını sanırken, büyük bir hayal kırıklığına uğrar. Ona bir böcek muamelesi yaparlar. Roman, “Ailemizin istediği gibi olmazsak, bizi önce yok sayar, sonra da yok etmeye çalışır” diyordu. Mazhar da tıpkı Gregor Samsa’nın yaşadıklarını yaşar...

‘Züğürt Ağa’, ‘Eşkıya’, ‘Kabadayı’, ‘Muhsin Bey’de hep ne yaptığını bilen, soylu bir amaca giderken, kötülere karşı savaşan kahraman, burada geçmişini sorguluyor ve önce kendi vicdanıyla hesaplaşıyor. Oyuncu kadrosu oldukça parlak filmde özellikle, anne rolündeki Çiğdem Selışık Onat’ın performansı dikkat çekici. Bence Yavuz Turgul ve Şener Şen’in kariyerindeki ‘yol ayrımı’ olarak görülebilecek bu filmi izleyiniz. Zira hepimiz bir gün hayatımızın yol ayrımına mutlaka geleceğiz.

‘Vatanım Sensin’ beklemeye değdi!

‘Vatanım Sensin’, sezona geç ama çok iyi başladı. Özellikle 10 Kasım’a saatler kala yayınlanması seyircideki hassasiyeti daha da arttırmıştı. Senarist değişimi yaşanması duyguyu ve atmosferi olumsuz etkilememiş. Uzun bir aranın da fırsat vermesiyle, çok iyi yazılmış ve çekilmiş bir bölümdü. Tempo hiç düşmedi, tekrar duygusu yaşanmadı. Mr. Hamilton gibi acımasız casusun Kuvayi Milliye saflarına geçmesi, işbirlikçi subay Tevfik’in, Yanık Efe olarak eşkıyalığa başlaması gibi farklı açılımlar getirmişler. Efsane eşkıya Dağıstanlı ve yeni Yunan kumandan Filipos’un katılımı da giden karakterlerin boşluğunu hemen doldurmuş.

Dizi; senaryosu, yönetimi, oyuncu kadrosu ve prodüksiyonuyla bu sezonun da en parlak işlerinin başında olmaya devam edecek gibi gözüküyor. Bu özenli çalışmada emeği geçen herkese teşekkürler.

‘Sıfır Bir’ Süper Lig’e transfer oldu

Geçtiğimiz yıl YouTube’da yayınlanmaya başlayan ve kısa zamanda dikkat çekip, milyonlarca kişi tarafından izlenen ‘Sıfır Bir‘, Adana’nın bir kenar mahallesinde uyuşturucu ve mafyaya karşı savaşa başlayan gençlerin hikayesini konu alıyor. Çok sert şiddet sahnelerine sahip olan, küfürü bol ve dramı ağır bir dizi. İkisi mektepli, diğerleri alaylı insanların bildik dizi yöntemlerini kullanmadan, deyim yerindeyse el yordamıyla gerçekleştirdikleri ve belki de bu yüzden seyircinin kalbini yakalamayı başardıkları bir iş. Bir semt takımının profesyonel lige yükselmesi gibi üçüncü sezonu bu hafta, dijital platform Blu TV’de yayınlanmaya başladı. Haluk Bilginer, Okan Yalabık gibi starlarla çekilen, daha sonra Kanal D’de yayınlanan ‘Masum’ gibi dizinin yer aldığı bir dijital platformdan bahsediyoruz.

Blu TV’yi ve özellikle açık görüşlülüğü ve yeniliğe açık tutumuyla takdiri hak eden genç yöneticisi Aydın Doğan Yalçındağ’ı tebrik ediyorum. Bir dijital platform, ‘Masum’
gibi, tamamen profesyonel bir kadro ve yöntemlerle çekilen işleri de, ‘Sıfır Bir’ gibi semt takımının işini de yayınlamalı. İnternet dizisi deyince, benim aklıma ilk olarak böyle işler geliyor. Diğerleri zaten televizyonda büyük kanallarda yapılır. İnternet televizyonculuğu yeniliğe açık olmalı ve farklı girişimleri desteklemeli.

‘Sıfır Bir’, özel ilgiyi hak eden bir proje. Çok daha yükseleceğine eminim. Herkesin
emeğine sağlık.