Her şey ‘Kiraz Mevsimi’nin beklenmedik başarısıyla başlamıştı, ardından ‘Aşk Yeniden’ geldi. Komedi dizilerinin dram dizilerini geçip birinci olması çok alışılmış durum değildi. Televizyon sektöründe bir ilki yaşadık, haftanın 4 - 5 günü, birinci oldular.
Gülmekten çok ağlamayı, aşktan çok ayrılığı seven seyirci kasım ayında ‘fabrika ayarları’na dönmüş görünüyor. Rüzgarı başlatan ‘Kiraz Mevsimi’, ardından gelen ‘Çilek Kokusu’ final kararı aldı. Geçen sezon herkesi şaşırtan ‘Aşk Yeniden’ reytinglerini yarı yarıya kaybetti. ‘Kurtlar Vadisi’ni 10 yıllık tahtından indiren ‘Kocamın Ailesi’ bitti.
Zirvede direnen iki kore dizisi, ‘Kiralık Aşk’ ve ‘İlişki Durumu: Karışık’ kaldı.
Romantik komediler insanların her şeyi unutup kafa dağıtmak istediği cuma ve cumartesi akşamlarına sıkıştı.
Romantik komedilerin bu kadar çok olmasını anlamakta güçlük çekmiştik zaten. Keşke araştırma şirketleri sürekli seçmen davranışı açıklayacaklarına biraz da seyirci davranışı açıklasalar. Mesela savaş, terör, cenaze, katliam haberleriyle romantik komedilerin zirvede olması arasında bir ilişki var mı? Ülkedeki ‘kaos’ bitip, ‘istikrar’ gelince seyirci kaosu dram dizilerinde mi aramaya başladı?
‘MAYIS KRALİÇESİ’NİN ÇOCUKLARI
Kore dizileri deyince akla her zaman romantik komediler geliyordu. ‘Kiraz Mevsimi’, ‘Kiralık Aşk’, ‘Kocamın Ailesi’, ‘İlişki Durumu: Karışık’ vs. Geçen hafta yayına başlayan ‘Mayıs Kraliçesi’ ise Kore’nin en acıklı ve sert dramalarından biri. Sevdiği kadın için aileleri paramparça eden kötü bir adam ve kötülüklerden habersiz, hayatları çalınan, kaderleri yazılan dört gencin hikayesi.
Bir aşk üçgeni yaşayacak gençlerin çocukluklarına geri dönüşleri şeklinde ilerliyor hikaye. Genç karakterlerin geçmişini oynayan küçük oyuncuların benzerlerinin bulunmasında belli ki iyi çalışılmış. Adını bilmeseniz bile hangi karakterin çocukluğu olduğunu rahatlıkla anlayabiliyorsunuz. Çocuk oyuncular içinde Yağmur Tanrısevsin’i oynayan Mina Nur Kaymaz’ın performansı çok iyiydi. Gelecek vaad eden bir oyuncu olacak. Son olarak, jenerik ve ana tema müziğini de çok başarılı bulduğumu söylemeliyim.
‘N’OLUYO’ BU SEYİRCİYE?
Artık karşımızda bir elinde çay, diğerinde çekirdek olan ‘eski moda’ seyirci yok. Televizyon izlerken Twitter’a, Facebook’a girip başka muhabbetleri de takip ediyor. Dizide olanları konuşmak için ertesi günü bekleyemiyor. Seyircinin iki eli yine dolu, bir elde kumanda, diğerinde akıllı telefon. Şimdi televizyoncuların hedefi bu yeni seyirci kitlesi.
Örneğin ‘N’oluyo’ adlı bir platform, dizileri internetten takip eden, fikirlerini paylaşmak isteyen bu yeni kuşak seyirci için akıllı telefon uygulaması başlatmış. Bu uygulamayı telefonuna indiriyorsun, diziler, programlar, maçlar neyi seviyorsan işaretliyorsun, telefonun sana haber veriyor. Bir anlamda kendi kanalını ve yayın akışını oluşturuyorsun. Görüşlerini paylaşıyorsun, eleştiri yazıyorsun, diğer seyircilerle sohbet edip yorumlarını paylaşıyorsun.
Televizyoncuların en büyük rakibi internet şimdi. Dünyanın önemli televizyon fuarı MIPCOM’da en çok bu konu tartışılmıştı. İnternet televizyonu yener mi diye korkup, onu düşman görmek yerine o mecraya yerleşmek gerek deniyordu. Bence bizim televizyoncular da ‘İnternetle savaşma, seviş’ sloganını benimsemeli. Sanal mecranın tam göbeğine yerleşmeli. Zira gelecek orada!
