Elinde taş, sopa değil tablet, bilgisayar olan; çevreye duyarlı, özgürlükçü, kendi gibi olmayanlara saygılı, dünyayla entegre bir nesil istiyorsak, gözümüzü Gezi Parkı’na çevirsek iyi olacak. Bence Gezi Parkı yerine Topçu Kışlası yapmaktan ziyade Miniatürk’e bir Gezi Parkı maketi yapıp koymalı, adını da ‘Yeni Türkiye’ koymalı. En azından temennimiz bu...

Gezi Parkı; o eski Gezi Parkı değil artık. Bundan böyle kardeşliğin, dayanışmanın, özgürlüğün simgesi olacak. Sırf bu nedenle bile ‘savaş’ çağrıştıran bir Topçu Kışlası replikasından, bir tiyatro dekorunun ne kadar varsa o kadar tarihi değeri olan bir yapıdan çok daha önemli artık İstanbul için. DiRENiŞ NOTLARI
Gezi Parkı bugün içindeki ‘devrim market’i, ‘çapulcu kütüphanesi’, seyyar tuvaletleri, cafe’si, sahnesi, reviri, açıkhava sineması, kürsüsü, ücretsiz yemek duvarı, bostanı, atölyeleriyle düş gibi bir yaşam alanı artık. Bir özgürlük ve sevgi AVM’si, doğal bir rezidans, kendiliğinden oluşmuş bir şehir müzesi...
Gezi Parkı eylemi; tüm taraftarlarının sempati beslediği Çarşı grubunun direnişe verdiği samimi ve barışçı desteğiyle anılacak. “Bir bahçeye giremezsen; durup seyran eyleme; bir gönül yapamazsan; yıkıp viran eyleme...” diye başlayıp yürüyüşleri sırasınca kendilerine eşlik eden martılara ve gölgelerini esirgemeyen ağaçlara teşekkürle biten mektupları unutulmayacak.
Gezi Parkı, kimsenin yapamadığını yaptı ve İstanbul’un üç büyük futbol kulübünün taraftarlarını bir araya getirdi. Kendilerine ‘İstanbul United’ diyorlar. Süper Kupa maçında Fenerbahçe ve Galatasaray taraftarlarının birlikte oturması gündemde. En yaygın sloganlardan biri de şu: “Galatasaraylıyım ama yükselenim Çarşı”, “Fenerbahçeliyim ama yükselenim Çarşı”...
Starbucks’ın duvarındaki; “Yaşasın tam bağımsız Kurukahveci Mehmet Efendi” yazısından tutun da “Sinirlenince çok güzel oluyorsun Türkiye’m”e, biber gazından nefes alamazken duvara “Yeter artık ya, polis cağırıcam” yazan parlak zekâya şapka çıkartılmaz da ne yapılır...
Gezi Parkı eyleminin sembol şarkısı Duman’ın eyleme destek olmak için yaptığı ‘Eyvallah’ şarkısıydı. Bu anlamda benim de iki öneri şarkım olacak. Tanju Okan’dan ‘Parkta yatıyorum’ ve Blur’den ‘Parklife’...
Gezi Parkı ahalisi Bloomberg HT’den yayınlanan ‘Kelime Oyunu’nda seçtiği sorularla canlı yayında eyleme destek veren İhsan Varol’a büyük sevgi besliyor. Tabii Madonna, Thom Yorke, Roger Waters ve Bruce Willis gibi birçok ünlü sanatçıya da...
Gezi Parkı eylemleri sırasında irili ufaklı birçok konser ve dinleti oldu. Bunlar Gezi Parkı ruhuna uygun biçimde kendiliğinden gelişen etkinliklerdi. Özellikle Borusan Filarmoni’nin dinletisi ve Boğaziçi Caz Korosu’nun ‘Çapulcu musun Vay Vay’ı şahaneydi.
Geçtiğimiz günlerde yapılması planlanan büyük konserse park ahalisinin tepkisini çekti. Ülkenin birçok kentinde gösteriler ve orantısız güç kullanımı sürerken sırf Taksim’de artık biber gazı ve tazyikli su yok diye bir nevi kutlama yapmak doğru değildi. Konser iptal edildi.
Gezi Parkı’nın eski ahalisi, yani evi orası olan sokak insanları da bu barışçıl şenlikten pek memnun. Keza Taksim’in kedi ve köpekleri de Gezi Parkı’nın yeni ahalisi tarafından sevgiyle korunuyor.
Miraç Kandili’nde dağıtılan kandil simitleri, kılınan namazlar da farklı yaşam tarzlarına sahip insanların özgürce, barış içinde birlikte yaşamasının sanıldığı kadar zor olmadığının göstergesi. Popüler hashtag’i #KandilSimitsizTaksimGezisizOlmaz.
Gezi Parkı eylemcileri ağırlıklı olarak ‘baş belası’ Twitter, Whatsapp, Zello, Yahoo ve Google mail grupları üzerinden haberleşiyor. Gelen bilgilerin güvenilir olması konusunda çok hassaslar. Provokasyona karşı dikkatliler. Şiddete, her türlü partizan ve örgütçü yaklaşıma karşılar.
Ne Amerikan Konsolosluğu’na saldıranlarla, ne bayrak yakanlarla, ne emniyet güçlerine şiddetle karşılık verenlerle, ne vandallarla, ne illegal yapılanmalarla en küçük bir ilgileri var oradakilerin. Emniyet güçlerinin orantısız güç kullanımının yarattığı tepki ortamı durumdan nemalanmak isteyen kimi provokatör odaklara geniş alan bıraktı ne yazık ki... Sapla samanı karıştırmanın maalesef bazı devlet büyüklerimizin işine gelmesi de cabası.
Elinde taş sopa değil tablet, bilgisayar olan bir nesil; çevreye duyarlı, özgürlükçü, kendi gibi olmayanlara saygılı, dünyayla entegre bir nesil istiyorsak, gözümüzü Gezi Parkı’na çevirsek iyi olacak. Sayın Başbakan’ımızı havaalanında karşılarken hep bir ağızdan “Yol ver geçelim, Taksim’i ezelim” şeklinde slogan atanlar çoşkuyla alkış tutarken ellerindeki tableti düşürecekler ondan korkuyorum. Bence Gezi Parkı’nı Topçu Kışlası yapmak yerine Miniatürk’e bir Gezi Parkı maketi yapıp koymalı, adını da ‘Yeni Türkiye’ koymalı. En azından temennimiz bu...

Haberin Devamı