Fenerbahçe Çare Obra modeli

Çare Obra modeli

24.05.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:

Fenerbahçe Yönetimi’nin yerinde olsam Avrupa’yı titreten, en büyük kupayı getiren “basketbol” modelini futbola da uygularım. Futbolun başına da Obradovic gibi dünyanın kabul ettiği ve saygı duyduğu bir hocayı getiririm. Transfere karışmam, antrenmanlara gitmem, demeç vermem.

Çare Obra modeli

ŞANSAL BÜYÜKA ile DOBRA DOBRA

Haberin Devamı

Fenerbahçe futbolda yıllardır hayal kırıklıkları yaşıyor. Her yıl iddialı transferler yapılıyor, verim alınamıyor, hedeften uzak kalınıyor. Bu başarısızlığın faturası doğal olarak başkan Aziz Yıldırım’a ve yönetim kuruluna kesiliyor.

Ancak Fenerbahçe Basketbol takımı, son yıllarda futbol takımının aksine büyük başarılara imza atıyor, Avrupa’yı ayağa kaldırıyor, salonları doldurup boşaltıyor. Burada yaman bir çelişki ortaya çıkıyor. Her yıl hayal kırıklığı yaşayan futbol da Aziz Yıldırım’ın yönetiminde; her yıl destansı başarılara imza atan basketbol da Aziz Yıldırım’ın yönetiminde... O zaman sormak lazım: Birinde niye bu kadar büyük başarı, diğerinde niye bu kadar büyük bir çöküş var?

Fenerbahçe Yönetimi’nin yerinde olsam Avrupa’yı titreten, en büyük kupayı getiren “basketbol” modelini futbola da uygularım. Örneğin, futbolun başına da Obradovic gibi dünyanın kabul ettiği ve saygı duyduğu bir hocayı getiririm. Basketbolda tranferleri İtalyan Sportif Direktör ile coach Obradovic yapıyorsa, futbolda da transfer yetkisini teknik direktöre veririm.

Haberin Devamı

Madem Obradovic’e karışmıyorsunuz, transfer konusunda müdahale etmiyorsunuz, futbolun transferlerine de karışmam, müdahale etmem. Haftanın iki günü basketbol takımının antrenmanlarına gitmiyorsanız, futbolun antrenmanlarına da gitmem. Bugüne kadar basketbolla ilgili demeç vermediyseniz, futbolla ilgili de vermem.

Açıkçası futbolun başarısı için, basketbol şubesinden kopya çekerim. Bir anlamda futbola da, Obradovic modeli uygularım. Üstelik kendinizin kurduğu başarılı bir modelden kopya çekmek ayıp değil ki...

Her şey üst düzey olmalı

Advocaat bugün Fenerbahçe’nin hocası olsa bile iki hafta sonra Hollanda Milli Takımı’nın hocası olacak. Sonuçta uluslararası çok tecrübeli bir futbol adamı... Hollandalı Hoca, bir soru üzerine “Avrupa şampiyonluğu için üst düzey hoca, üst düzey futbolcu, üst düzey teknik heyet gerekli” demiş.

Fenerbahçe ile Galatasaray hayal kırıklığı ile bitirmeye hazırlandıkları bir sezonun ardından gelecek sezon için şampiyonluk hesabı yapmak istiyorlarsa Advocaat’ın söyledikleri çok geçerli: Üst düzey hoca, üst düzey futbolcu, üst düzey teknik heyet... Tabi Advocaat’ın söylediklerine bir ilave yapmak lazım: Üst düzey yönetimler ve dolu tribünler...

Haberin Devamı

Alkış ve takdir Aziz Yıldırım’a

Gazeteci olarak yanlışı eleştirme hakkımız nasıl varsa doğruyu, başarıyı taktir etmek, alkışlamak gibi bir görevimiz de var. Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım ve ekibini futbolda yaşanan hayal kırıklıkları nedeniyle haklı olarak çok eleştirdik, eleştirmeye devam ediyoruz. Ama Fenerbahçe Basketbol Şubesi’nde istikrarlı ve çok önemli bir başarı var. Burada başkan Aziz Yıldırım ve çalışma arkadaşları çok ciddi bir alkışı ve takdiri hak ediyor. Tarihi başarı için tebrikler başkan...

Ülker’in hakkını teslim edelim

“Bir elin nesi var, iki elin sesi var” demişler. Sporda başarıyı yakalamak için güçlerin birleşmesine çok ciddi şekilde ihtiyaç var. Ama biz sporda henüz sponsorun gücünü yeteri kadar anlayamadık ve karşılığını veremedik. Sponsor deyince sadece para almak sanıyoruz. Çok afedersiniz, sponsoru “yolunacak kaz” sanıyoruz.

Haberin Devamı

Umarım, Fenerbahçe Basketbol Takımı’nın Avrupa Şampiyonluğu ile bu köhne anlayışı terk ederiz. Sponsora gereken saygıyı gösterir ve karşılığını veririz. Unutmayalım, Fenerbahçe bu uzun ve masraflı yola çıkarken, Ülker Sports Arena yapılırken, böyle güçlü bir takımın temelleri atılırken, Obradovic gibi bir efsane ile anlaşma yapılırken, o ilk adımlarda Murat Ülker ve Ülker grubu maddi-manevi hep Fenerbahçe’nin yanındaydı. Bu başarıda Ülker’in hakkını teslim edelim.

Çare Obra modeli

Futboldan çok anlıyoruz!

Basketbol, voleybolda başarılıyız. Bu başarıları futbolda niye yakalayamıyoruz? Futboldan çok iyi anladığımızı düşünüp, her işe burnumuzu soktuğumuz için mi acaba?

Fenerbahçe, Euroleague Şampiyonu oldu. Vakıfbank Kadın Voleybol Takımı, Dünya Şampiyonu oldu. Eczacıbaşı Kadın Voleybol Takımı’nın çok ciddi uluslararası şampiyonlukları var.

Beşiktaş, Galatasaray erkek basketbol takımlarının geçmiş yıllarda iki numaralı kupada Avrupa şampiyonlukları var. Galatasaray Kadın Basketbol Takımı, uluslararası alanda harika işler yaptı. Fenerbahçe’nin kadın voleybolcuları da öyle... Baktığınızda takım sporlarında son derece başarılıyız.

Haberin Devamı

Ancak aynı uluslararası başarıları futbol takımlarımız gösteremiyor. Öyle ki, bizden daha düşük bütçeli takımlara bile sıklıkla eleniyoruz. Basketbolda, voleybolda takım sporlarında kazandığımız büyük başarıyı futbolda niye yakalayamıyoruz? Futboldan çok iyi anladığımızı düşünüp, her işe burnumuzu soktuğumuz için mi acaba?

Geleceğin rengi de siyah-beyaz olur mu?

Kaç haftadır çok iddialı yazıyorum , “ligin rengi siyah-beyaz” diye... İşte son iki hafta geldi ve dört puan farkla şampiyonluk Beşiktaş’ın avuçlarının içinde... Beşiktaş’ta öyle bir kadro, bu kadroyu çok iyi yöneten öyle bir hoca var ki, bazı maçlar dışında ortaya konan o kadar etkili bir futbol var ki, bütün bunları topladığınızda “sürprizler oyunu olan futbol”, şampiyonluk yolunda sürprize bile izin vermez.

Hatta daha ileri gideyim: Beşiktaş elindeki kadroyu koruyabilirse, henüz nasıl bir kadro kuracakları belli olmayan Galatasaray ve Fenerbahçe önünde avantajını gelecek dönemlere bile taşıyabilir.

Şenol Hoca’nın bir bildiği vardır

Beşiktaş’ın ara transferde aldığı Ersan Gülüm’ü sürekli tribünde görüyorum. Bir türlü sahaya, hatta yedek kulübesine inemedi. Neden, merak ediyorum. Takım, Kasımpaşa önünde 4-1 galip, yani sonuç artık sağlamda, Necip giriyor, Beck giriyor, taraftarın sevgilisi Demba Ba ortada yok. Bu da merak konusu...

Ancak Şenol Hoca’nın, şampiyonluğu avuçlarının içine aldığı bir ortamda, yani “kılı kırk yararken” elbette bir bildiği vardır.

Ne günlere kaldık

Ne yıllara, ne günlere kaldık. Fenerbahçe ile Galatasaray üçüncülük mücadelesi yapıyor. İki büyük camia, ikinciliği bile kabul etmezken, şimdi “bari üçüncü olalım, bir eleme turu az oynayalım, sezonu bir hafta daha geç açalım” konuşmaları yapılıyor. Hem Kadıköy, hem Aslantepe tribünlerinin öksüz kalması boşuna değil... Başarı yoksa, güzel oyun yoksa seyirci gelmez kardeşim...

Usta’nın dediği doğru ama...

Trabzonspor Başkanı Muharrem Usta’dan bir sağlıklı ses daha yükseldi. Başkan, Rodallega’yı oynatmadığı için ciddi anlamda eleştiri alan ve yeniden hedef tahtasına konan Ersun Yanal’ın yanında yer aldı ve “günlük tavırlarla yeteri kadar bedel ödedik” dedi. Burası çok doğru... Gerçekten Trabzonspor günlük tavırlarla, ani parlamalar ve öfkelerle çok yanlış adımlar attı. Camia artık bu kötü alışkanlıktan vazgeçmeli...
Ancak hoca taktiridir ama şu da bilinmeli: Trabzonspor takımı, Bero, N’doye gibi sıradan oyuncularla hedefe gidemez.

Karadeniz’de battılar!

Başakşehir takımı bu sezon gerçekten büyük iş başardı. Hele iki Karadeniz deplasmanı olmasa, belki de bugün Beşiktaş’la kafa kafaya son iki haftaya giriyor olacaktı. Ama kısa süre içinde çıktığı iki Karadeniz deplasmanında 4 puan yitirince, Beşiktaş’tan 4 puan geride kaldı. Rize deplasmanında galibiyet golünü bitime bir dakika kala attı, buna rağmen koruyamadı. Son Trabzonspor deplasmanının özellikle son yarım saatinde tek kale oynadı, kazanamadı. Alın size 4 puan fark...

İrfan’a uyarı

Başakşehir’de Cengiz Ünder cezalı, buna rağmen İrfan Can Kahveci on birde kendine yer bulamıyor. Oysa İrfan, bir lirayı bile harcarken eli titreyen Başakşehir’in yüksek maliyetli bir oyuncusu... İrfan Can tam gelişim çağındaki süper yetenekli bir oyuncu... Ancak Başakşehir gibi bir futbol akademisinde, üstelik Abdullah Avcı gibi bir “başöğretmenin” elinde, yeteneklerini geliştiremezse, önce duraklama, sonra gerileme devrine girer ki, bu hem İrfan, hem Türk futbolu adına çok büyük bir kayıp olur. Umarım İrfan bunun farkındadır.

Fosur fosur içiyorlar

Tribünlerde sigara yasağı var. Maçlarda açık alan olsa bile sigara içmek yasak ve karşılığı para cezası... Ama ekrandan bakıyorum, millet “fosur fosur” çekiyor. Nerede kaldı kontrol, nerede kaldı ceza? Ya yönetmeliği, yasayı uygulayın, ya da uygulayamayacağınız cezayı koymayın.

Çalımbay ve Buruk

Bu sezon iki hoca ve iki takımın uyumuna hayranım. Rıza Çalımbay, Antalyaspor’u ligin 7. haftasında 2 puanla son sırada aldı ve Antalyaspor bugün Avrupa kupalarına gidebilmenin hesabını yapıyor. Okan Buruk, 7 hafta önce Akhisar’ın başına geldi ve 6 galibiyet, 1 yenilgi ile takımı 7. sıraya yerleştirdi. Ligin en zor gol atan takımı olan Akhisar bu son 7 haftada Beşiktaş dahil ligin en fazla gol atan takımı oldu. Damardan etkilenme bu olsa gerek...

Lütfen biraz saygı

Gençlerbirliği-Fenerbahçe maçını izliyorum. Sow’un iptal edilen golünün elle atıldığı çok açık ortada... Buna rağmen itirazdan geçilmiyor. Gençlerbirliği golünden önce Mehmet Topal için çalınan faul kararı son derece doğru, itiraz üstüne itiraz... Alper’in sarısı tartışılmaz, ortalık yıkılıyor...

Penaltı, “penaltı gibi penaltı”, buna rağmen isyan var. Ümit Öztürk gibi genç bir hakemin kritik ama çok doğru kararlar verdiği bir maçta bile bu kadar itiraz oluyorsa, vay halimize... Beyler hakem kararlarına ve futbolun kurallarına lütfen biraz saygı...

Çare Obra modeli