CumartesiAçgözlülük hâlâ iyi midir?

Açgözlülük hâlâ iyi midir?

25.09.2010 - 01:00 | Son Güncellenme:

23 yılın ardından Oliver Stone bir kez daha kamerasını finans dünyasına çeviriyor. Michael Douglas da tekrar “Açgözlülük iyidir” prensibiyle yaşayan borsacı Gordon Gekko karakterine bürünüyor

Açgözlülük  hâlâ iyi midir

1980’li yıllar yuppie’leri, ABD’nin zor meselelerinin yönetmeni Oliver Stone’u, kariyerinin altın çağını yaşayan Michael Douglas’ı birleştirdi ve ortaya 1987’nin ünlü filmi “Wall Street” çıktı. Paranın tek tanrı olduğu; ahlakın, işçi sınıfının, emeğin bir yana atıldığı düzeni göstermek için Stone, kamerasını finans merkezi Wall Street’in ortasına yerleştirdi.
Hikaye eski broker, yeni şirket avcısı Gordon Gekko ve bir sendika temsilcisinin oğlu olmasına rağmen Gekko’yu ilah olarak gören, tek ideali para, dolayısıyla yüksek yaşam standartı olan Bud Fox’ın usta-çırak ilişkisi üzerine dönüyordu. Stone bu ‘80’ler klasiğinin finalinde Gekko’yu da, Fox’u da “adalet”in ellerine temsil etti ve hapse yolladı. Filmde “Açgözlülük iyidir” mottolu Gekko’yu canlandıran Michael Douglas, En İyi Erkek Oyuncu dalında Oscar kazandı.
“Wall Street”ten 21 yıl sonra 2008’de kriz tüm dünyayı vurdu. ABD’de batmaz olarak öngörülen büyük şirketler kepenklerini kapattı ve Stone tam zamanı diye düşünmüş olmalı ki, “Wall Street” defterini bir kez daha açtı.
Borsa: Para Asla Uyumaz”ın açılışında Gekko cezasını tamamlamış, hapisten çıkmış halde. Ekonomik krizi öngören “Açgözlülük İyi Midir?” adlı bir kitap yayımlamış ve bunun pazarlamasıyla meşgul. Bu arada ailesine felaket getirdiği için ondan nefret eden kızı Willie, babasının yaşama bakışını onaylamasa da hayatı para olan bir Wall Street çalışanıyla, Jake Moore’la birlikte. Ancak Jake’in çalıştığı şirket batıyor. Jake’in manevi babası ve şirketin ortaklarından Louis Zabel bunları kaldıramayıp intihar ediyor. Jake, birisinin şirket hakkında spekülasyon yaratarak dolaylı olarak Louis’in ölüme neden olduğundan şüpheleniyor. Bu kişiyi bulmak için Gekko’dan yardım istiyor. Gekko yardımcı olmayı kabul ediyor ama bir şartı var: Jake’in de kızıyla arasını düzeltmesinde ona yardımcı olması.
İlk filmdeki usta-çırak ilişkisinin bir benzerinin Jake ile Gekko arasında kurulduğu filmde, Stone’nun stil tercihleri hareketli. Perdeden akan rakamlar, çizgiler ve bölünen ekranlar derken, kendinizi bir Tony Scott filmi izlermiş gibi hissetmeniz mümkün. İzleyiciyle karakterlerin arasında mesafe koyan bu tercihlere rağmen Stone’un finans dünyasına bakışı ilk filme göre daha duygusal. Filmin sistemi yerle bir eden bir senaryosu yok. Ağırlıklı olarak iyi niyetli kapitalistler ve sistemi mahveden kötü kapitalistler olarak ikiye ayrılan karakterler, filmi bir düzen eleştirisi olmaktan çıkarıyor. Hatırlarsanız,
ilk filmin tek mutlak iyi karakteri Fox’un sendikacı babasıydı. Bu filmde onun karşılığı olan baba figürü ise intihar eden şirket sahibi... Anlaşılan Stone için aradan geçen 23 yılda ahlaki çatışmanın ekseni, işçi ve kapitalistten çıkmış ve tamamen iyi ve kötü kapitalistler arasına kaymış.
Babalar ve kızları, manevi babalar ve oğulları hikayeleri etrafında şekillenen ikinci filmde, ilk filmi aratmayan tek bir şey var: Michael Douglas’ın Gekko karakterindeki performansı.



19 yaşında yönetmenden harika bir ilk film
Yönetmeni ve başrol oyuncusu Xavier Dolan’ın 16 yaşındayken senaryosunu yazdığı ve 19 yaşındayken yönettiği “Annemi Öldürdüm / J’ai tue ma mere”, 2009’da Cannes Film Festivali’nde yan bölümde gösterilip üç ödül kazandı. Dolan basitçe sorunlu bir anne-oğul öyküsü anlatıyor. Oğulun bakış açısının ağırlıklı olduğu öyküde, mizahi ton bir an bile kaybolmuyor. İyi çizilmiş anne karakterinin sürüklediği, Dolan’ın yönetmen ve senarist olarak yeteneğinin parladığı film ilgiyi hak ediyor.


“Borsa: Para Asla Uyumaz / Wall Street: Money Never Sleeps”
Yön.: Oliver Stone
Oyn.: Michael Douglas (Gordon Gekko), Shia LaBeouf (Jake Moore), Josh Brolin (Bretton James), Carey Mulligan (Winnie Gekko)
Sen.: Allan Loeb, Stephen Schiff
Gör.: Rodrigo Prieto Müz.: Craig Armstrong


“Annemi Öldürdüm” / J’ai tue ma mere”
Yön.: Xavier Dolan Oyn.: Anne Dorval (Chantale), Xavier Dolan (Hubert), François Arnaud (Antonin) Sen.: Xavier Dolan
Gör.: Stéphanie Anne Weber Biron Müz.: Nicholas Savard L’Herbier


Yerli korku
Musallat”, “Dabbe” benzeri yerli korku filmlerinin bu sezonki örneği “Üç Harfliler: Marid” adını taşıyor. Arkın Aktaç’ın ilk filminde Gülseven Yılmaz, Özgür Özberk, Ufuk Aşar ve Serap Üstün rol alıyor.
Kocası Serkan’la mutlu bir evliliği olan Ayla’ya 11 yaşındayken öteki alemden gelen bir varlık musallat olmuştur. Uzun süredir muskası sayesinde rahat yaşayan Ayla muskasını kaybedince, Serkan yeni bir muska yazması için İzzet Hoca’yı evlerine
davet eder.

Poster çocuğu mezarlıkta
Ben Sherwood’un yazdığı “The Death and Life of Charlie St. Cloud” adlı çok satan romandan uyarlanan “Kardeşimden Sonra / Charlie St. Cloud”da “High School Musical” sayesinde poster çocuğuna dönüşen Zac Efron başrolde.
Efron’un canlandırdığı Charlie St. Cloud bir araba kazasında erkek kardeşini kaybeder. Aradan birkaç yıl geçer ve Charlie kardeşinin gömülü olduğu mezarlıkta bekçi olarak çalışmaya başlar. Kardeşiyle özel bir bağı bulunan Charlie, her gün kardeşini görür.
Yine Efron’un başrolde olduğu “17 Again” filmini de yöneten Burr Steers’ın imzasını taşıyan dram “Kardeşimden Sonra”, gösterildiği ülkelerde kötü eleştiriler aldı.

EN ÇOK OKUNANLAR

KEŞFETYENİ

İlgili Haberler