Cumartesi 'Acı ve sevinç birbirine kardeş'

'Acı ve sevinç birbirine kardeş'

23.03.2019 - 08:15 | Son Güncellenme:

Kansere yakalanan bir genci canlandırdığı “Ali” filmiyle izleyici karşısına çıkan Gürbey İleri, “Film için saçlarımı kestirdim, gözyaşı döktüm... Herkes hüzünlenecek ama umut da var.  Bir yerde acı ve sevinç kardeş duygular” diyor.

Acı ve sevinç birbirine kardeş

Acı ve sevinç birbirine kardeş
Gençlik dizisiyle başladığı oyunculukta tarihi bir proje olan “Muhteşem Yüzyıl”la tanındı Gürbey İleri. Şimdilerde ekrana dönmeye göz kırpan oyuncu, dün vizyona giren iki filmle birden sinemaseverlerin karşısına çıktı: “Özgür Dünya” ve “Ali”. Gençlik ve dram türündeki projeleri için Arnavutköy’de buluştuğumuz oyuncu, hayattaki en önemli şeyin umut olduğunu söylüyor...

Haberin Devamı

- Başrolünde yer aldığınız iki filmle birden izleyici karşısına çıkıyorsunuz. Çok alışılagelmiş bir durum değil bu denk gelmeler...

Kurgusu, senaryosu, içeriği bambaşka iki projeyle vizyonda olmaktan dolayı heyecanlıyım. “Ali” tamamen bir aile hikayesiyken “Özgür Dünya” oyun üzerine kurulu. Film için 1.5 sene uğraşılıp yepyeni bir oyun yapıldı. “Ali” için de çok emek sarfettik. Üstelik 14 gün gibi bir zamanda çekildi. Ama vizyon tarihlerinin denk gelmesi yapım şirketleri ve dağıtımcı firmalarla alakalı.

- Mide kanserine yakalanan bir genci canlandırıyorsunuz “Ali”de... Hüzün filmin her aşamasına kazınmış....

Aslında Ali hayat dolu bir çocuk. Hastalığını başta kabullenemiyor. Ne zaman ki güçten düşmeye başlıyor, o zaman duygusal bir çöküntü içine giriyor. Ve iç dünyasında bitmek bilmeyen bir gelgit yaşıyor. Haliyle yansımalarını görüyoruz. Öte yandan mutlu anlar da var. Bir yerde ailenize, sevdiklerinize duygularınızı dile getirmekte geç kalmayın mesajı veriyoruz.

Haberin Devamı

- Peki, fragmanda gördüğümüz saçınızın kesildiği sahnede neler hissettiniz? Bazı sahnelerde ağlamaktan çekimlerin durdurulduğu söylendi...

Acı ve sevinç birbirine kardeş

Kendi saçımı kestirdim, plastik makyaj yapılmamasını istedim. Yaşamak istedim aslında o anları. İyi ki de öyle yapmışım, sette herkes çok etkilendi. Döktüğüm gözyaşları da gerçekti. Filmden sonra herkes, sevdiklerine daha sıkı sıkıya tutunacak. Tabii ki hüzünlenecek, ama umut da var. Bir yerde acı ve sevinç kardeş duygular. Birinin var olması diğerinin de olabileceğini gösteriyor.

- Dünyada en sık görülen 4. kanser türü olarak kabul edilen mide kanserine Türkiye’de her yıl yaklaşık 20 bin kişi yakalanıyor. Projeyi kabul ettiğinizde bu alanla ilgili çalışmalar yaptınız mı?

Teklifi kabul ettikten 1.5-2 hafta içinde başladık çekimlere. Tabii ki sordum, soruşturdum nasıl ilerliyor bu hastalığın evreleri, neler yaşanıyor diye... Senaryoyu da neredeyse 10 dakikada okumuştum, bittiğinde tüylerim diken diken olmuştu. Oynarken de yaşadım resmen.

- Afişte “Sen olsan ne yapardın?” diye soruluyor. Çok zor ama Gürbey, Ali’nin hayatını yaşıyor olsaydı ne yapardı?

Haberin Devamı

Zaman çok kıymetli... Öncelikle elimizdekilerin kıymetini bilmeliyiz. Sevgiye çok ihtiyacımız var. Ben olsam, o ana kadar yaşayamadığım ne varsa onu yaşardım. Bir de ne olursa olsun, umudumu kaybetmemeye çalışırdım. Umuttur, insanı hayata bağlayan. Sevgiyle bağlanmayı bilmeliyiz.

- Bir oyuncu olarak yeni bir karakter yaratmanın en çok hangi yanını seviyorsunuz?

Beni en çok etkileyen kendinden sıyrılma kısmı... Ben aslında oyunculuğa terapiymiş gibi bakıyorum. Sette olunca rahatlıyorum. Yeni bir karakter yaratırken kendimle ilgili durumlardan uzaklaşıyorum. O oluyor, onu yaşıyorum. Bu yüzden de oyunculuğu severek yapıyorum.

“Kendi filmimi çekmek istiyorum”

- Ekrana dönmeniz yakın mı?

Evet, şu dönem iki proje arasında karar vermede gidip geliyorum. Ekrana dönmeye yakınım. Setleri seviyorum; o yüzden uzakta kalmak istemiyorum. Tabii içime sinmesi gerekiyor. Bu yüzden de ince eleyip, sık dokuyorum.

- Sektörün diğer alanlarına ilginiz var mı?

Haberin Devamı

İlerde kendi filmimi çekmek çok isterim. Hem çekip hem de yönetmek, en büyük hayallerimden biri. Bundan dolayı her sete girdiğimde sahnenin mizanseni kafamda belirleniyor. Kafamda o hikayeyi yaşıyorum. Daha önceden yapılmamış, orijinal bir iş istediğim için şu an arayıştayım. Ya hiç yapmam, ya da yapacaksam tam yapmalıyım.

“Risk almayı severim”

- Kendinizi cesur diye tanımlayabilir misiniz?

Evet, cesurum çünkü risk almayı severim. Yakınlarımla konuştuğum, fikirlerini aldığım zamanlar olur ama son kararı ben verdiğim için risk almayı seven bir yapım var.

- Aldığınız en büyük risk neydi bugüne kadar?

Mesela eskiden basketbolcuydum. Ama bir gün sakatlandım ve üniversitede işletme bölümüne girdim. O dönemde hayatımın tek düze olmayacağına karar verdim. Oyunculuk yapmak istediğimi fark ettim. Bu da hayatım için aldığım en büyük riskti. Olmayabilirdi de daha 18 yaşındaydım. Kendime yeni bir yol çizdim. Bugün dönüp baktığımda iyi ki almışım, iyiki de oyunculuğa başlamışım diyorum.

Haberin Devamı