Cumartesi “Açılımı Başbakan’dan önce yaptım!”

“Açılımı Başbakan’dan önce yaptım!”

27.03.2010 - 01:00 | Son Güncellenme:

Eşcinsel bir aşkın da anlatıldığı yeni filmi “Serseri Mayınlar”ın galasını Gaziantep’te yapan yönetmen Ferzan Özpetek: “İçime bir ara kurt düşse de kentteki izleyiciler beni yanıltmadı; hiçbir olumsuz tepki almadım. Galanın, Başbakan’ın sinemacılarla buluşmasına denk gelmesi de komik bir tesadüf oldu. Ben ondan önce kendi kendime açılımı yapmıştım”

“Açılımı Başbakan’dan önce yaptım”

Madonna’nın “deha” olarak nitelendirdiği bir yönetmen Ferzan Özpetek. Ayrıca İtalya’daki ilginin büyüklüğünden yolda yürüyemeyecek kadar ünlü. İtalyan sinemasının yıllardır üzerine en çok konuştuğu ve ülke sinemasının vitrininin en önüne koyduğu, 1997’deki ilk filmi “Hamam”dan itibaren eleştirmenler tarafından beğenilen, festivallerden ödüllerle dönen başarılı bir yönetmen.
En önemli özelliklerinden biri de İtalyan ve Türk kültür ögelerini bir arada kullanması. 33 yıldır İtalya’da yaşamasına rağmen her filminde Kalamış’ta büyüdüğü iki katlı evi, içinde yaşayan kalabalık aileyi ve kurulan görkemli sofraları görmek mümkün. Yakın arkadaşı Sezen Aksu’nun şarkıları eşliğinde spagetti pişirilen mutfaklarsa filmlerinin olmazsa olmazı.
Özpetek şu sıralar büyük heyecan yaşıyor çünkü izleyenlerin çoğunun “Şimdiye kadar çektiği en iyi film” dedikleri “Serseri Mayınlar” vizyona girdi. Galası geçtiğimiz hafta Gaziantep’te yapılan film İtalya’nın Lecce bölgesinde yaşayan varlıklı bir ailenin iki oğlunun cinsellikleriyle ilgili babalarıyla yüzleşmesini anlatıyor. Bu sırada ailenin diğer sırları ortaya dökülüyor, yönetmen Ferzan Özpetek olunca da tüm bunlar yemek sofrasında yaşanıyor.
Vali Süleyman Kamçı’nın da katıldığı ve Gaziantep’te yapılan galada “Mesaj verme derdim yok ancak anne-babalara çocuklarının hayatta ne yaptıklarını değil, mutlu olup olmadıklarını önemsemelerini tavsiye ediyorum” diyen Özpetek ile Beyoğlu’ndaki favori mekanlarından Public’te buluştuk. Elinde iki torba simitle geldi, peynirlerimizi ve çaylarımızı alıp tıpkı filmlerinde olduğu gibi sofra başında konuşmaya başladık.


Sizce Türk seyircisi filmi nasıl bulacak?
Filmlerimin Türkiye’de yaptıkları gişe belli. Benim için önemli olan filmlerimi takip eden seyircinin nasıl bulacağı. Onları hayal kırıklığına uğratırsam çok üzülürüm.

Onları hayal kırıklığına uğratmamak için yeni şeylerden kaçındığınız oluyor mu?
Belli bir seyirci kitlesine sahip olmak risk almayı engellememeli. Ben işe yönetmen değil seyirci koltuğundan da bakıyorum.

Bir seyirci olarak “Serseri Mayınlar”ı nasıl buldunuz?
Bence çok zevkli ve güzel bir film, bol iniş-çıkışlı. Ağlarken bir anda kahkaha atmaya başlıyorsunuz. Ayrıca benim için çok özel çünkü ilk defa bir filmimi başarılı buluyorum. Daha önce nasıl bir anne-baba çocuğuna güzel diyemezse ben de filmlerim hakkında pozitif yorumlar yapamazdım. Hep hata ve eksikliklerden bahsederdim. İlk defa bir filmim İtalya’da hiç kötü eleştiri almadı ve insanlar sinema salonlarında ayakta alkışladılar.

“Oyuncular yemek masası sahnelerine aç geliyor”

“Serseri Mayınlar”da da diğer filmlerinizdeki ögeleri kullanmışsınız. Karakterlerin ruh hali filmin sonuna doğru tamamen değişiyor, kalabalık yemek sofraları kuruluyor, iç içe geçmiş hikayeler var...
Evet. Karakterlerim filmin sonunda ilk baştaki gibi olmuyorlar, yaşanan her olay onları değiştiriyor. Bu, hayatta da böyle. Hayatımıza bir kere girmiş birinin etkisini ömrümüz boyunca taşıyoruz. Sofra konusuna gelince, benim filmlerim sofralarıyla ünlü. Bu da çocukluğumdan gelme bir şey. Uzun ve kalabalık sofraların kurulduğu bir ailede büyüdüm. Annem “Sofrada kavga olmaz” derdi, sofra kutsaldı. Bu lafı üzerimden atamadım. Oyuncularım da bana alıştı, yemek sahnesi çekeceksek aç geliyorlar. Yani
o imrendiren sahnelerin hepsi gerçek.

Filmlerinizin kesin bir sonu yok ve ölüm büyük rol oynuyor...
Öykü seyircinin kafasında devam etsin, herkes kendi sonunu yaratsın istiyorum. Ölümdense çok korkuyorum. 50’li yaşlara gelince bu daha da arttı. O yüzden de filmlerimde ölümü işliyorum.

Şu an hayatınız nasıl? 50 yaş stresi dışında?
Çok güzel. Dokuz yıllık bir ilişkim var, hâlâ âşığız. Her konuda güvendiğim dostlarım var ki bence hayattaki en büyük zenginlik onlar.


“Serseri Mayınlar’ın ne benimle alakası var ne de babamla”
“Babama eşcinsel olduğumu söyleyemedim çok üzgünüm” dediniz. Filmi de ona ithaf ediyorsunuz. Bu, bir çeşit yüzleşme mi?
O haber tamamen yalan. Ben öyle bir şey söylemedim. “Serseri Mayınlar”ın benimle de babamla da bir alakası yok. Filmi babama ithaf etmemin nedeni çekim sırasında sık sık ailemin ve anne-babamın aklıma gelmesi. Ayrıca ben hayatımın her döneminde açık oldum, hiçbir konuda saklanmadım. Bu yüzden bence babam benim cinsel eğilimimi de biliyordu. Hem zaten her anne-baba çocuğunun tercihlerinin farkındadır, sadece bununla yüzleşmek istemiyordur. Ayrıca eşcinsel kelimesini de hiç sevmiyorum.

Neden?
Din ve cinsellik kişiye özel şeyler. Birini tanımlamak için onlara başvurmaksa ayrımcılık. İnsanlar birbirleriyle “Merhaba, 30 yaşındayım ve heteroseksüelim” diyerek tanışmıyorlar ki. Hem kimse başına gelecekleri önceden bilemez. Kime, nerede, nasıl âşık olacağınızın garantisi var mı?

“Gaziantep’in her köşesinden bir film çıkıyor”
“Serseri Mayınlar”ın galasını neden Gaziantep’te yapmayı tercih ettiniz?
Önceki filmim “Mükemmel Bir Gün”ün tanıtımı için Gaziantep’te bulunmuştum. Orada bambaşka bir atmosfer var, şehrin her köşesinden bir film, bir hikaye çıkıyor. Seyirci potansiyeli çok yüksek. Sinema salonları da teknik anlamda İstanbul’dakileri aratmıyor.

Filmde eşcinsel bir aşk var. Gaziantep seyircisinin tepkisini çekebileceğinizi düşündünüz mü?
Bunun riskli bir durum olma ihtimali ilk başta aklıma gelmemişti. Bir arkadaşıma “Burada her şey harika, bizi bando karşıladı” dediğimde cevap olarak “Bakalım filmini izledikten sonra neler olacak” deyince irkildim, içime kurt düştü ancak izleyici beni yanıltmadı. Negatif hiçbir tepki gelmedi. Bir de komik bir tesadüf oldu: Başbakan galamın olduğu gün sinema sanatçılarıyla açılımı konuşmuş. Ben de bunun üzerine “Ferzan bak sen Başbakan’a gerek kalmadan kendi kendine açılım yaptın” diyerek gururlandım.

Yazarlar