Cumartesi "Amerika'ya giden her gemide mutlaka kaçmak isteyen olur"

"Amerika'ya giden her gemide mutlaka kaçmak isteyen olur"

13.09.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

"Bu kitap okyanusta bir köpük gibi"

Amerikaya giden her gemide mutlaka kaçmak isteyen olur







33 ülkede, 66 liman görmüşüm. 1999'da ara verdim. Dört yıl dinlendim. Tembellikten dört yıl geçiverdi. Para bitince bu yaz yeniden sefere çıktım.

Gemilere teknoloji daha çok girmeye başladı. Yapılan işler genellikle insan inisiyatifine bırakılmıştı. Şimdi her şey daha düzenli. Tabii teknolojinin ilerlemesi denizciliği zevksizleştirdi aynı zamanda. Gemiler limanlarda fazla kalmaz oldu.

Normal bir tayfa bir banka memuru kadar maaş alabilir.

Tayfalar için böyle bir sıkıntı var. Ama yetişmiş eleman için iş bulmak kolaydır.

Denizcilik fakültelerine ilgi çok arttı. Fakat eskiden 50 yıl çalışırdı abilerimiz, şimdi beş-altı senede bırakıyor gençler, başka bir iş yapıyor zor olduğu için.

Aileden uzak kalmak, doğayla mücadele etmek, demirden bir hücreye hapsolmak; psikolojik olarak insan doğasına aykırı koşullarda çalışmak...

Rus limanları güzeldir, eğlencelidir. Denizciler geri kalmış ülkeleri daha çok tercih eder çünkü ucuz olur. Gelişmiş ülkelerin de cazip tarafları vardır ama Amerika'ya gitmek istemem mesela. Limanda çalışanların bilmiş tavırları yüzünden. Hiçbir denizci de sevmez.

Evet, öyle. Bu bir gerçek ve bütün denizciler bu söylediğimi kabul eder.
"Karaya çıkınca başımız döner, toz rahatsız eder"

Genelleme yapmak yanlış olur. Dindar insanlar da var aramızda. Akşamları birkaç kadeh içmek ister insan ama içki içmememiz gereken yerlerde içmeyiz.

Evet. Ne yapacak, aylarca hep aynı yüzleri görüyor. Ayrıca film seyredilir, uzun sohbetler yapılır. Karmaşık insan ilişkileri gemide de geçerlidir.

15-20 gün sonra adapte oluruz. Bir süre hep gemiyi düşünür, seferi anlatırız. Sonra dağılır gider düşünceler...

Baş dönmesi, baş ağrısı olur. Temiz hava soluduğumuz için sağlıklı geliriz. Şehrin atmosferi, toz bizi rahatsız eder.

Amerika'da kaçmak isteyen hep olur. Onun için armatörler bazı anlaşmalar imzalatırlar. Ailesini borçlandırırlar mesela. Avustralya'da da kaçan çoktur.

Denizi karadan sevmekle denizde çalışmak birbirinden çok farklıdır. Denizci "Denizi çok seviyorum" demez. Orası onun için bir iş ortamıdır. Bakmaz bile, deniz çöl anlamına gelir. Balık tutmak hobim evet, denizi de severim ama bunlar mesleğimden farklı şeyler.


Prof. Dr. Baskın Oran'la internette tanıştık. "Türk Dış Politikası" kitabını okumuştum. Kitabıyla ilgili yorumlar yaptım, aramızda bir diyalog gelişti. Ben sorular soruyordum, o cevap veriyordu. "Ben ne verebilirim Baskın hocaya?" diye düşündüm. Aklına gemici hikayeleri geldi. Gönderdim bir-iki tane, beğendi. Tavsiyelerde bulundu, derken kitap ortaya çıktı. Daha önce böyle bir kitap yazmak aklımın ucundan dahi geçmemişti. Hiçbir not da almamıştım seferlerimde. Ama kolay oldu yazmak. Baskın hoca da yardımcı oldu. Sekiz ayda yazdım. Kitapta benim anılarım dışında arkadaşlarımdan dinlediklerim de var. Onları toplamak zordu. Aslında bu kitap okyanusta bir köpük. Olağanüstü denizci hikayeleri var. Yardımcı olan olsa bunları toplamak için, ciltler dolusu denizci öyküsü çıkar.