Cumartesi “Anadilimi gizlice kursta öğrendim”

“Anadilimi gizlice kursta öğrendim”

08.01.2011 - 01:00 | Son Güncellenme:

Zülfü Livaneli’nin desteğiyle “Etnik Dillerde Livaneli Şarkıları” adındaki ilk albümünü çıkaran genç şarkıcı Züleyha aynı zamanda sanatçının eski asistanı. Ustası için “O olmasa bu işi yapamazdım. Zülfü abi bana babamdan bile yakın” diyor

“Anadilimi gizlice kursta öğrendim”

Züleyha Ortak’ı birçok kişi “Yiğidim Aslanım’ı Kürtçe söyleyen kız” olarak tanıdı. Çünkü Züleyha Zülfü Livaneli’nin asistanlığını yaptığı dönemde, 2009’un ağustos ayında sanatçının Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava Tiyatrosu’ndaki konserinde bir anda sahnede belirip “Yiğidim Aslanım”ı Kürtçe söylemeye başladı. Ertesi gün gazetelerde, televizyon programlarında ondan bahsediliyordu.
Ancak o oldukça ses getiren bu ilk canlı sahne performansından sonra ortadan kaybolmayı tercih etti. Yaklaşık bir ay önce de ilk albümünü çıkardı. Albümde Livaneli’nin ona armağan ettiği 12 şarkıyı Hemşince, Rumca, Ermenice, Lazca, Kürtçe gibi 10 dilde seslendiriyor.

* Şarkı söylemek hep hayalini kurduğunuz bir şey miydi?
Müzik benim için hayalden çok başkaldırı anlamına geliyor. Tutucu bir ailede büyüdüm. Şarkı söylememi hele de Kürtçe söylememi istemediler. Annem hâlâ bağlama için “Şeytan icadı” der. Onlar kısıtlayınca gizli gizli bağlama dersi almaya başladım. Bir yandan da Kürtçe dersi alıyordum. Ailem Bitlisli ama benim ve kardeşlerimin Kürtçe öğrenmemesi için ellerinden geleni yaptılar. Bu dili benimsersek zarar göreceğimizi düşünüyorlardı. Bu yüzden anadilimi kursta öğrenmek zorunda kaldım...

* Evinizde, kendi aralarında da Kürtçe konuşmuyorlar mıydı?
Konuşmamaya dikkat ediyorlardı. Haklılar aslında, hangi aile yavrusunu tehlikeye atmak ister ki? Sonuçta 90’lı yıllarda yaşananlardan yara almamış aile yoktur. Kürtçe konuşursak dışlanacağımızı düşündüler. Ama şarkılarımı mutlaka Kürtçe söylemek istiyordum. Çünkü Eyşe Şan, Meryem Xan ve Gülistan Perwer dinliyordum. Onlardan etkilenmiştim, bu yüzden Kürtçede ısrar ettim. Bir de ailem Kürtçe dersi aldığımı fark ettiklerinde annem “Yıkıl karşımdan” demişti. Bu tepkiler beni hırslandırdı.

* Konservatuvara gitmişsiniz. Ona da mı gizli yazıldınız?
Evet. Marmara Üniversitesi Büro Yönetimi bölümünde okurken İstanbul Üniversitesi’nin yarı zamanlı konservatuvarına da devam ediyordum. Aklımda yönetici asistanlığı yapmak yoktu. Derken Zülfü abinin asistanı oldum. Kader mi, tesadüf mü? Artık ne derseniz deyin. İstemediğim “asistanlık” işi beni bu noktaya getirdi.

“Kürtçe ‘Yiğidim Aslanım’ Zülfü abinin isteğiydi”
* İnsanlar sizi Açıkhava konserinde “Yiğidim Aslanım”ı Kürtçe söyleyen kız olarak tanıdılar. O noktadan albüme kadar neler oldu?
Zülfü abinin 2009 yılındaki konserinde “Yiğidim Aslanım”ı Kürtçe okudum. O performans çok ses getirdi. Aslında benim o gün orada şarkı söylemem tesadüftü. Zülfü abiye sürpriz olsun diye “Ey Özgürlük” parçasını Kürtçeye çevirmiştim. O da “Yiğidim Aslanım”ı da çevirmemi rica etti. Meğer o şarkının Kürtçe söylenmesini çok istermiş. Sonra da “Konserde bunu sen söyleyeceksin” dedi. Pat diye.

* “Etnik Dillerde Livaneli Şarkıları”nın hazırlığı ne kadar sürdü? Neden farklı 10 dilde söylemek istediniz şarkıları?
Anadolu’nun bir çiçek bahçesi olduğunu düşünüyorum. Bu bahçede farklı çiçekler var ve ancak tek tek kokladığınız zaman aromalarını fark ediyorsunuz. Bu ülkenin insanları bu dillerin konuşulduğunu ve kültürlerinin bir parçasını oluşturduğunu anlasın istedim. Zordu hazırlık, 1,5 sene sürdü. Şarkıları doğru söyleyebilmek için ders aldım. Arapça için Jana Seyda, Lazca için Birol Topaloğlu, Ermenice için Pakrat Estukyan ve Rumca için de Maria Farantouri ile çalıştım.

“Ahmet Kaya’nın açtığı yolda yürümek boynumun borcu”
* 10 yıl önce Ahmet Kaya “Kürtçe şarkı söyleyeceğim” dediği için başına gelen olayları düşününce şu an gelinen durumu ve değişimi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Müzik dinlemeye Ahmet Kaya ile başladım. Aileme ondan aldığım güçle karşı koydum. Bir Kürt kızı olarak gururla durabiliyorsam Ahmet Kaya sayesindedir. Bu yüzden onun eşitlik adına açtığı yoldan yürümeyi boynumun borcu sayıyorum. Ama şunu da açıkça belirtmek isterim ki Kürtlük propagandası yapmıyorum. Siyasi tartışmalardan uzak durmak istiyorum. Bu tavrım Kürt camiası tarafından eleştiriliyor.

* Nasıl eleştiriler bunlar?
Kürt sanatçılar propaganda peşindeler. Ben yaptıkların altında kasıt aranmasını anlamıyorum. Cüneyt Özdemir bana “Şarkıların hepsini Kürtçe okumaktan korktun mu?” dedi. Göğsümü gere gere “Kürt kızıyım” diyorum, neden korkacakmışım ki?