Cumartesi"Asıl önemli olan kaşık bükmem değil, felsefem"

"Asıl önemli olan kaşık bükmem değil, felsefem"

06.04.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

Beyin dalgalarını kullanarak kaşıkları büken dünyaca ünlü "pozitif düşünce uzmanı" Uri Geller, İstanbuldaydı. Geller "Belki her insan kaşık bükemez ama hayatını değiştirebilir" diyor

Asıl önemli olan kaşık bükmem değil, felsefem

Uri Geller: "Barış için İsraile gidip Şaron ve Arafatla görüşmemi istiyorlar ama daha hazır değilim" ne gibi yetenekleri olduğunu anlatmasını istedikçeo bizi felsefi bir düzleme çekmeye çalıştı. Dört yaşında beyin dalgalarıyla kaşıkları bükebildiğini, karşısındaki kişinin zihnini okuyabildiğini fark eden ve giderek dünya çapında bir üne sahip olan, CIAden rock şarkıcılarına kadar birçok iktidar sahibinin dertlerine deva olması için irtibat kurduğu Uri Geller, geçen pazartesi İstanbuldaydı. Milliyet gazetesinin Çırağan Sarayındaki "2001 yılı değerlendirme toplantısı"na katılan Gellerin sahnede yaptığı kaşık bükme, tohum filizlendirme, insanların ona göstermeden çizdikleri resimleri onların yüzüne bakarak taklit etme gösterileri çok dikkat çekti. Fakat asıl önemli olan Gellerin bu yeteneklerinin üzerine inşa ettiği felsefesiydi. Zaten o da Çırağan Sarayının sahnesinde geçirdiği sürenin çoğunu bu felsefesini, yani pozitif düşüncenin günlük eylemlerimizdeki önemini anlatmaya ayırdı. Röportajımız sırasında da biz ondan daha Özel yeteneğinizi keşfetmeniz nasıl oldu? Henüz dört yaşındayken bir gün, çorba içerken elimde tuttuğum kaşığın büküldüğünü fark ettim. Bunun bana bahşedilmiş özel bir yetenek olduğunu anladığımda çok sevindim ve "Ne güzel, ne kadar özel bir insanım" dedim. Peki, bu farklılık, diğer çocuklardan farklı olmanız sizi korkutmadı mı aynı zamanda? Hayır, daha başından itibaren beni hep mutlu etti, hep çok barışık oldum yeteneğimle. Uzaydan geldiğiniz, uzaylı olduğunuz filan gibi düşüncelere kapılmadınız mı? Aslında bir ara bunu düşündüm. Ama dünyadaydım nihayetinde. Siz seçilmiş bir insan olarak mı görüyorsunuz kendinizi? Hayır. Bence benim içimdeki bu yetenekler, güçler, duygular her insanın içinde bulunuyor. Ama henüz uyandırılmamışlar. Bunları uyandırmak için de inanmak gerekiyor. Yapabileceğine inanmak. Ailemiz Freudun, Sigmund Freudun soyundan geldiği için annem bu yeteneklerin bende genetik olarak bulunduğunu iddia ediyordu ama ben buna katılmadım. Her insan inanırsa içindeki bu yetenekleri uyandırabilir. Zaten inanmak da pozitif düşüncenin başlangıcıdır. Yani her insan inanırsa kaşık bükebilir mi? Kaşık bükmek o kadar önemli değil ki. Önemli olan insanın kendisindeki potansiyelleri keşfetmesi. Görmediğiniz bir resmi o resmi çizen insanın zihnini okuyarak kopya edebiliyorsunuz. Bu nedir? Bu telepati. İlkgençlik yıllarımda benim üzerimde araştırmalar yapan bilimadamları bu yaptıklarımı görünce telepatinin gerçek olduğunu açıkladılar kamuoyuna ve bu ABDnin en büyük gazetelerine manşet oldu. Ve tabii sizin bu yeteneklerinizi öğrenen istihbarat örgütleri, savaş tacirleri sizi kullanmak, istihdam etmek istedi. Kendinizi onlardan kurtarabildiniz mi? Evet, bir dönem bu örgütler, kuruluşlar benimle irtibat kurdu. Ama artık bu tür ilişkilerden uzak duruyorum. Mesela kısa bir süre önce benden İsraile gidip oradaki şiddete son vermek için çabalamam istendi. Gidecek misiniz? Daha değil. Neden? Henüz hazır değilim. Yani ne yapmanız, nasıl bir tavır almanız gerektiğine mi karar veremediniz daha? Daha hazır değilim. Elinizdeki gücü doğru kullanmanızı sağlayacak, denetleyecek bir dünya görüşüne sahip olduğunuzu düşünüyor musunuz? Çok güzel bir soru. Bence de kaşık bükmek, birinin çizdiği resmi taklit etmek, bunlar o kadar önemli değil. Önemli olan benim bu gücümün üzerine nasıl bir felsefe inşa ettiğimdir. İşte benim bütün bu pozitif düşünce söylemlerim, söylevlerim bu felsefi çabadan ibarettir. Bence yaptığınız en hoş gösteri, avucunuzdaki tohumu filizlendirmeniz. Çünkü orada üretime yönelik bir şey söz konusu. Evet, ben de aynı kanıdayım. Bunu ilk kez denerken de diğer yaptıklarımdan farklı olacağını söylemiştim. Yaşlanma yavaşlatılabilir Muhammed Ali, Michael Jackson ve John Lennon gibi ünlüler sizinle irtibat kurmuş. Para, iktidar onlara yetmiyor mu? Aradıkları daha fazla güç ve iktidar mıydı, yoksa huzur mu? Bazıları daha fazla başarı için yeteneklerimden yararlanmak istiyordu, bazılarınınki ise felsefi bir arayıştı. Çocuklar için iki hastane yaptırmışsınız. Onlar için bağış topluyorsunuz. Peki, onları iyileştirebiliyor musunuz? Ben tıbbı, ilaçların önemini reddetmiyorum. Ama pozitif düşüncenin, hastanın moralinin iyileşmede çok önemli olduğunu tıp da kabul ediyor. Benim rolüm işte bu noktada başlayabilir hasta bir çocukla karşılaştığım zaman. Ama onlar için bağış toplamanın da yararını reddedemeyiz. Kendi çocuklarınız sizden bu yetenekleri miras almış mı? Hayır. Ellili yaşlarınızda olduğunuzu söylediniz ama çok genç görünüyorsunuz. Evet, bunu da pozitif düşünce ile başarıyorum. Saçlarım boya değil. Sağlığım iyi. Bence insan yaşlanmanın önüne geçemez ama yaşlanmasını yavaşlatabilir.