Cumartesi Aslı gibi bir oyuncu

Aslı gibi bir oyuncu

03.09.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

Son olarak “Hayat Şarkısı” adlı dizide izlediğimiz Burcu Biricik’in ilk filmi “Çok Uzak Fazla Yakın” bu ay gösterime girecek. Aslı adlı karakteri canlandıran Biricik’le bu filmi ve oyunculuğa bakış açısını konuştuk

Aslı gibi bir oyuncu

Aslı gibidir başlığı tam da cuk oturuyor. Bir kere gerçekten aslı gibi. Rol kesmiyor, germiyor, kasmıyor, iki dakikada arkadaş olabilirsiniz, oyuncu pozları filan hak getire. Göründüğü kadar da güzel ayrıca. 23 Eylül’de vizyona girecek, Türkân Derya’nın ilk uzun metrajlı filmi “Çok Uzak Fazla Yakın”da oynadığı Aslı’nın kendisine en çok benzeyen rol olduğunu söylüyor. “Artiz Mektebi” oyunculuk yarışmasından sonra “Düşman Kardeşler”, “Ustura Kemal”, “Beni Böyle Sev”, “Şeref Meselesi” ve en son “Hayat Şarkısı” adlı dizilerde arzı endam eden genç oyuncu Burcu Biricik, hem Türkân Derya’nın hem de kendisinin ilk uzun metrajında rüştünü ispat ediyor.

Haberin Devamı

- Türkân Derya’dan Aslı’yı oynama teklifi nasıl geldi?

Türkan hocanın çılgınca oyuncu aradığını menajerim vasıtasıyla biliyordum. Benimle de tanışmak istemiş. Bir araya geldik. O gün o da ben de çok enerjiktik. Enerjimiz çok uydu. Zaten Türkân hoca da “Hadi bakalım filme kabul oldun, şimdi okuma provaları, sonra set” demedi. Bizimle vakit geçirmeye çok özen gösterdi. Genel olarak her şey üzerine konuştuk. Biz Özgün’le (Çoban) filme dair çok bir şey bilmiyorduk. Türkan hoca Özgün’le beni çok yan yana getirmemeye çalıştı. O ilk enerjiyi sette görelim diye.

- Türkân Derya’nın da, Özgün Çoban’ın da, sizin de ilk filminiz.

Evet evet! İlkler bir araya geldik. Film Türkân hocanın kendi yazdığı bir hikaye ve bize “Bunu hep beraber şekillendireceğiz” dedi. Sette de çok konuştuk, çok denedik. O çok heyecanlı olduğu için biz de heyecanlıydık. Filmle ilgili olarak, sonuç iyi ya da kötü fark etmez, Türkân hocanın içine sinen bir şey olsun istedim. Yani “Evet bu filmi tam da böyle hayal etmiştim” demesini istiyorum. Umarım olmuştur.

Haberin Devamı

Aslı gibi bir oyuncu
“Başta gözüm korkmuştu”

- Oynadığınız Aslı nasıl bir kız?

Aslı çok gizemli biri değil, düz bir kız. Üniversite öğrencisi, hayalleri, kendine güveni ve hayatla ilgili planları var. İlk başta aşkla çok alakası yok ama daha sonra Özgün’ün oynadığı Cem’e vurulup bütün hayatını ona odaklıyor.

- Düz bir kızsa, Aslı’yı oynamak sizin için neden çekiciydi?

Aslı’da ekstra bir şey canlandırmadım, evet. Ama biz Aslı ve Cem’in üç dönemine bakıyoruz. Üniversitede, üniversite bittikten sonra ve 10-15 yıl sonraki olgun zamanları. Bu geçişleri yapıyor olmak benim için başlı başına güzeldi. Mesela şu anki enerjim zaten üniversite öğrencisi haline çok uyuyor, rahattım. Ama 10-15 yıl sonrasında ne yapacağız diyordum. Filmi kronolojik olarak çektik ve o beni çok rahatlattı. Kronolojik olmasa, gidip gelme olsa zorlayabilirdi.

- Kadın yönetmenle çalışmak nasıl bir fark yaratıyor?

İlk başta gerçekten gözüm korkmuştu. Genelde kadın yönetmenler biraz daha detaycı, çok daha ince düşünüyor ve daha kafasında her şeyi kurgulayıp onun olmasını istiyor. Türkân hocayla rahattım, zaman zaman zorlandım ama hep lehime oldu. Onun titizliği beni yormaktan öte, beni zorlayarak bugün iyi bir şey yaptım oyunculuğum adına dedirtti.

Haberin Devamı

- “Aşkın var olduğu yerde dengeden bahsedemezsin” yazıyor fragmanda, neden öyle olsun? Aşk dengesizlik hâli midir yani?

Evet, Burcu olarak bakınca benim mantığım devreden çıkabiliyor, mantığa sen kenarda dur bakalım biraz diyorum. Aynı Aslı’da olduğu gibi. Aslı şimdiye kadar bana en benzeyen roldü. Özgüvenli, ayakları yere basan, âşık olduğu zaman mantığı biraz köşeye bırakabilen, ama ne olursa olsun, hayal kırıklıklarıyla da yoluna devam edebilen iki insanız bence. Aslı kurtulamıyor, ben biraz daha kurtuluyorum.

“Her şeyi oluruna bırakırım”

- Oyuncu olarak dengeli bir ruh hali mi gerekir yoksa dengesiz bir hal mi?

Şöyle olmalıyım, şunu dengede tutmalıyım diye bir şey kurgulamıyorum kafamda. Sadece çok empati yapmaya çalışıyorum, bir şekilde kendime o rolde haklı bir yer buluyorum. O haklı yere tutunduğum zaman rol olarak işin dengesi oturuyor, sonra da Allah ne verdiyse oynuyorum. Setten çıktıktan sonra asla dengesiz olmuyorum. Ama oyunculuktaki dengesizlik de çok hoşuma gidiyor.

Haberin Devamı

- Neden?

Belki Burcu olarak fazla dengeliyimdir. Bakıldığında ekstra renkli, uçuk kaçık, uçlarda yaşayan bir insan olmadığım için, mesela “Hayat Şarkısı” dizisinde Hülya’yı oynamak benim için muhteşem bir şey. Sürekli deliriyorum, ağlama krizine giriyorum, kötülük yapıyorum filan. Bunları yaparken de çok eğleniyorum. Onun dengesizlikleri belki beni rahatlatıyordur çünkü normal hayatta yapmadıklarımı orada yapabiliyorum. Mesela Hülya’yı oynarken ağlıyorum ağlıyorum, kestik denilince gülme krizine girerim bazen.

- Bu da bir tür dengesizlik değil mi?

Bazen korkutuyor tabii kafayı mı yiyorum diye ama beni onlar yormuyor. Beni esas yoran oyuncu olarak yetebiliyor muyum, yetemiyor muyum.

- Niye yetip yetemediğinizi düşünüyorsunuz ki?

Aslında hiç mükemmeliyetçi bir insan değilim, her şeyi oluruna bırakırım. Ama bir tek oyunculuğa
karşı saçma bir mükemmeliyetçiliğim var. İlla da iyi olmasını istiyorum.

Haberin Devamı

Aslı gibi bir oyuncu
“Teknik oyuncu olmak istemiyorum”

- Lisede tiyatro yapmışsınız sonra da Ege Üniversitesi’nde arkeoloji okumuşsunuz. Arkeoloji ve oyunculuk arasında nasıl bir benzerlik kuruyorsunuz?

Ben arkeoloji okurken de tembel bir öğrenciydim. Arkeolojiyle hiç alakam yoktu. Sınıf arkadaşım bile yoktu çünkü hiç okulda değildim, genelde tiyatrodaydım. Bir sene ayıp olmasın diye Van’da Urartu kazısına gittim. İlk başta, ben burada deliririm dedim, sonra baktım ki işin pratik kısmını sevdim. Orada bir at koşum takımı çıkardığımda yaşadığım heyecanı, bir karakteri ortaya çıkarırken de yaşıyorum. Bakıldığı zaman ikisinin de kuramını ve tekniğini bilmiyorum ama orada bir eserin nasıl bir özenle, nasıl bir sabırla, nasıl bir heyecanla çıkarıldığını görüyorsun. Oyunculukta da böyle, karakterde bir şey buluyorsun, onu alıyorsun, parlatıyorsun, ortaya çıkartıyorsun. Çok güzel bu.

- Oyunculukla ilgili olarak, ders almayı düşünmediniz mi?

Hiçbir zaman teknik oyuncu olmak istemiyorum, hep içimden gelen hislere tutunarak çıkarmayı seviyorum rolleri. Eğitime asla karşı değilim ama genel olarak teknik oyuncu olmak istemiyorum.

Yazarlar