"Binbir Gece" gerçeği!

www.ilhanuckan.com Faks: (0212) 505 63 88 Adı üstünde, "Binbir Gece" masal biliyorsunuz. Gerçekler pek de öyle romantik ya da tutkulu değil halbuki.Gerçek hayatta Şehrazat'ın başına gelecekler neler olurdu bir bakalım mı?Mesela Şehrazat da Onur'a ilgi duymaya başlardı, bu yüzden de onun daha yakınında olmak için 300 bin doları da "Oh, üstüne bir de para veriyor" deyip kabul ederdi. "Nasılsa sonra bana aşık olur" diye kendini kandırırdı.Ya da Şehrazat ve Onur bir süre ilişki yaşar, sonra da Şehrazat, Onur'un kendisinden hevesi geçince Kerem'le ilişki yaşardı... Şirketlerde olan genelde budur.Bu arada Kerem'e aşık olan Bennu; Kerem, Şehrazat'a ilgi duyuyor diye Şehrazat'ın kuyusunu kazmaya çalışırdı. Şehrazat'la Bennu arasında "Patron kapmaca oyunu" başlardı...Patronların bu iki kızdan canları sıkılınca ve ellerindeki işleri bitince onlardan kurtulur, işe yeni kızlar alırlardı...Eğer bir kadın ilişkiye belli zaaflarla "evet" diyorsa, yani hiyerarşiden kaybederek oyuna "1-0 yenik" başlıyorsa, bu oyunun sonucu "karşılıklı bir ilişki"den çok, "kullanım" ve "tüketim ilişkisi" oluyor tabii. Aslında erkek kadına sığınmak ister, kadının ona sığınması bir sonraki hamledir ve o zaman erkek kendine güveni onaylandığı için yeniden dengeye kavuşur. Salı günü televizyonda haberlerde önce "Samsun Milli Eğitim'de sanal seks skandalı" haberini, sonra da "Binbir Gece"yi seyredince arkadaşlarımın yaşadığı, anlattığı, bazen de tanık olduğum şirket "aşkları" geldi tabii aklıma... Samsun haberine gelince... İki kişinin özel yazışmaları iş saatinde ne kadar özeldir konusu ayrı; bu röntgenciliğimizin kendisi de zaaf, röntgenlediğimiz sahneler de birer zaaf sahnesi. Hem bizim hem de oyuncuların zaafı... Evli ve iki çocuklu üst ve ilişkiyi "sevgili" konumuna getirmeye ya da yarar sağlamaya çalışan bir ast var Samsun'daki olayda... Kadın "Seni seviyorum" diyor, adam "Yerim seni"! Bu ilişki nereye gider ki! Taraflar kendilerine iftira atıldığını söylüyorlar... Ama konuşmalar o kadar "doğal" ki... Hedefler farklı, sonuçlar aynı... İşte Bilirkişi olarak yazıyorum: Bana göre "iş" ve "aşk" asla aynı ortamda yaşanmamalı. Bunun sebebi tutuculuk değil elbette! Birincisi, sevgilimin işyerinde kuşandığı rolü izlemek istemem; ikincisi, sevgilimi işimden daha kolay değiştirebilirim. Ne dersiniz? İyi oyunlar herkese... Bugünkü yazımın ana fikri şu: Erkek Köşesi! 1- "Hayır" derse işini kaybedeceği korkusuyla...2- Zaten patron avına çıkmıştır.3- Kadında "rehine sendromu" gelişmiştir. 4- Sırf ilgi gösterdiğiniz için, yani yalnızlıktan.5- Maaşına zam alma ümidiyle.6- Yerini sağlamlaştırdığı yanılsamasıyla.7- Güç zaafı vardır...Daha bir sürü şey olabilir ilginize bulduğunuz karşılığın nedeni, ama yanınızda çalışan birinin size olan ilgisinin sahiden "size" olduğuna nasıl inanacaksınız? Tabii umurunuzdaysa... Yanınızda çalışan kadına ilgi gösterdiğinizde neden olumlu karşılık alırsınız? Küçük Oyun Köşesi! Evde kocacığınızla oynayabileceğiniz şahane bir eğlencelik işte... Koşup eşinizin yanaklarını sıkıyorsunuz, sonra da "Ay! Ay!" diye neşeli kahkahalar atıp kaçıyorsunuz. Bir kovalamaz, iki kovalamaz sonra koşar peşinizden. Yakalarsa muck muck! "Kovalamaca" oyunu: "Sahada koca avlama oyunu" yazdım ya... Hani bir GSM operatörünün şirketlerin sahadaki elemanlarını izlemek ve yönlendirmek için sağladıkları şu hizmet... Bir sürü e-posta geldi. Efendim bu kadar işe yarayan bir şeyi nasıl kadınların kıskançlığına hizmet edecek bir şeye dönüştürürmüşüm de... Bir de bu hizmete kızanlar var; onlar da "Nerede bu devlet" der gibi "Nerede kaldı özel hayata saygı" diyorlar... Hop! İş saati özel hayat mı olurmuş! Ama erkek evliyse o artık karısının bileceği, belirleyeceği bir özel hayattır, orası da ayrı konu, deeeermişim... Öpeeermişim... Muck. Öptüm sizi