Cumartesi "Bizden iyisi yok"

"Bizden iyisi yok"

17.07.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

İstanbul Gelişim Orkestrası 25 Temmuzda 35inci yılını kutlayacak. Orkestranın çekirdek kadrosunu oluşturan Asım Ekren, Atilla Özdemiroğlu, Uğur Başar ve Garo Mafyan; Ajda Pekkan ve Sezen Aksu gibi isimlerin star olmasında çok büyük katkıları olduğunu söylüyor

Bizden iyisi yok

Konser yine 35inci yılını kutlayan Efes Pilsenin sponsorluğunda gerçekleşiyor. Diğer bir önemli özelliği de elde edilen gelirin Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğinin Geleceğin Sanatçıları İçin Bir Işık da Siz Yakın projesine bağışlanacak olması. Çekirdek kadrosunu Asım Ekren, Atilla Özdemiroğlu, Uğur Başar ve Garo Mafyanın oluşturduğu İstanbul Gelişim Orkestrası son konserini 1990da verdi. Şimdiki hedefi 50nci yılını kutlamak. Orkestra üyeleri röportaj boyunca müziğin şu anki gidişatından şikayet edip durdular. Garo Mafyan "O gece bizim 35inci yılımız. Ama ertesi gün bütün gazetelerde Sezenin performansı, Ajdanın tuvaleti konuşulacak" dedi örneğin. Türk pop müziğinin birçok ismiyle çalan ve üyelerinin tabiriyle "Starların şu an star olmasında çok önemli role sahip olan" İstanbul Gelişim Orkestrası, 25 Temmuzda 35inci yılını büyük bir konserle kutlayacak. Büyük bir konser olacak çünkü gecede bu ünlü orkestraya Sezen Aksu, Ajda Pekkan, Nükhet Duru, Erol Büyükburç, Neco, Timur Selçuk gibi isimler eşlik edecek. Yenilerden de sahneye Levent Yüksel ve Işın Karaca çıkacak. Uğur Başar: Çekirdek kadromuz hep buydu. O dönem hepimiz, piyasada çeşitli isimlerle çalışıyorduk. Ve birbirimizi tanıyorduk. Teklif bize Egemen Bostancıdan geldi. Hep beraber Lalezara gittik. Orada çaldık ve karar verdik orkestra kurmaya. En son da Garoyu aldık aramıza. İstanbul Gelişim Orkestrası nasıl kuruldu? Kim önayak oldu bu orkestraya? Uğur B.: Hiç dağılmadık. Grup elemanlarımız değişti. Ama bu kadro hep aynı kaldı. Atilla Özdemiroğlu: Eski üyelerimizden bazıları da geliyor bu konsere. Atilla Şereftuğ, Fatih Erkoç katılacak konsere. 35 yıl boyunca ayrılmadınız mı? Atilla Ö.: Hepsiyle önceden zaten çalışmıştık. Hatta çoğu ilk çalışmalarını bizimle yaptı. Birçok ünlü isim çıkacak sahneye. Nasıl seçtiniz onları? Atilla Ö.: Bizim için hiçbir sorun yoktu, çünkü biz müzisyeniz. Garo Mafyan: İstanbul Gelişimde "Biz gidip çalarız, sonra da işimize bakarız" mantığı yoktu. Hayatımızı ikiye ayırmıştık, İstanbul Gelişim ve onun dışında kalan hayat diye. İki hayat da bizim için çok başkaydı. Orkestra hayatımızda bu insanlarla içli dışlı olduk ama zamanla yollarımızı ayırdık. Bu kadar insanla çalıştık, hiçbiriyle bir kavgamız olmadı. Siz bu kadar çok kişiyle çalıştınız. Ve hepsi şu anda star. Hepsinin farklı istekleri olmalı. Her biriyle ayrı ayrı nasıl anlaşıyordunuz? Uğur B.: En iyisi olduğumuz için. Peki neden hepsi sizinle çalışmak istedi? Garo M.: Ama doğrusu bu. Bizden daha iyisini tanıyor musun şu an müzik piyasasında? Bizden iyisi yok. Kişisel olarak da müziği her şeyin üstünde tutuyoruz. Sahnede bir şey çalarken hata olunca herkes birbirine bağırır mesela. Bizde böyle bir şey yoktu. Atilla Ö.: Ben bir sanatçı olup kendi işime çok önem veriyorsam İstanbul Gelişimle olmak isterim. Oradan alacağım performans da, iş disiplini de çok iyidir. Bundan çok eminiz. Garo M.: Birlikte çalıştığımız kişilerin kariyerine çok şey kattık. Atilla Ö.: Hepsi akıllıydı. Aslında onlar bizimle çalışmayı seçmiyor, biz onlarla çalışmayı seçiyorduk. Asım Ekren: İsim vermeden söyleyelim, şimdi çok ünlü bir sanatçıyı, o zaman getirdiği partisyonlar yanlış olduğu için, Garonun "Lütfen bunları bir daha yaz getir" diyerek geri gönderdiğini biliyorum. Çok mütevazısınız. "Bizi kaybetmeleri solistlerin kariyerleri için hiç iyi olmazdı" Garo M.: Kapris değil bu. İşinde çok titiz olmak sadece. Şu anda bakıyorum orkestralara, önlerinde nota yok. Çamur gibi müzik yapıyorlar. Bizim müziğimiz bambaşka yerde duruyor. Kaprislisiniz de yani. Asım E.: Bu bir tek bizde değişiktir. Atilla Ö.: O solistlerin hepsi korkarak "Acaba bir hata yaptım mı?" diye önümüze gelirdi. Kariyerleri için iyi olmazdı çünkü bizi kaybetmeleri. Genelde solistler orkestrayı eleştirir, "Gitar yanlış girdi, davulcu yanlış çaldı" diye. Sizde de böyle şeyler oluyor muydu? Atilla Ö.: Çünkü o zamanlar müzik dinleniyordu. Asım E.: Çünkü bizim çıktığımız gece kulübü her gece açıktı ve biz her gece çıkıp müzik yapardık. Ve her gece kalabalıktı. Bir de denildiğine göre siz en az solistler kadar da meşhurmuşsunuz o zamanlarda. Atilla Ö.: Dinleniyor ama özensiz bir müzik dinleniyor. Hepimizin şu anda iyi bir işi varken tekrar bir araya geldik. Bunun da bir gerekçesi var. Müzik adına bir şeyler yapmamız lazım gibi geldi bize. Ben buradan eve gidip Timurun parçalarını çalışacağım mesela. 50 kişi eşlik edecek bize çünkü o gece. Notaları yazacağım önce, her enstrüman için ayrı ayrı olacak bu. 12 saatimi alacak bu çalışma sadece tek bir şarkıcı ve tek bir şarkı için. Demek ki günümüzde müzik dinlenmiyor. Atilla Ö.: Beklemedik ki, 35 sene çalışıp durduk. 35 senede bunları yaptık. (Gece çıkacakların listesini gösteriyor.) Daha ne istiyorsunuz bizden? Madem bu kadar şikayetçisiniz neden bu kadar beklediniz? Asım E.: Olurlardı. Atilla Ö.: Ama böyle olmayabilirlerdi. İkisinin de ilk çıkış parçalarını ben yaptım. "İki Yabancı" mesela benim önerimdir. Bir sürü parçalarını biz yaptık. Onların böyle star olmasında çok büyük katkımız var. "Biz olmadan olmazdı" dediniz de... Siz olmasaydınız Ajda Pekkan ve Sezen Aksu olmayacak mıydı mesela? Garo M.: Onların yoktu ama bizim vardı. Çünkü biz "Bu şarkıyı şöyle söylemen lazım. Bu senin sesine gitmez" derdik, onlar da uyardı. Atilla Ö.: Onno mesela canını çıkarırdı Sezenin. Ama doğrusu da bu. Ben bir şeyler kattım, o kattı ve Sezen Aksu çıktı ortaya. n Size karşı hiç kaprisleri yok muydu?