Cumartesi Bizim piyasanın adamları

Bizim piyasanın adamları

29.10.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Bizim piyasanın adamları

Prof. Deniz Gökçe'nin karısına, kafatasını kullanmak suretiyle vurduğu darbenin aynısını (bakın yine içim sıkıştı) ben de son koca iblisten yemiştim Antalya'da (Şahitlerim karşı komşum Harika, Vakıf Hastanesi Başhekimi Dr. Osman bey, Lara'daki apartman kapıcımız, bakkal, taksi durağı şoförleri vs. Ama asla polis değil. Çünkü çok salağım, çünkü korkmuşum, çünkü rezil olmaktan korkuyorum). Bu arada sayın Gökçe'nin gerekçesini bilmem, benimkininki "Artık düş yakamdan" şeklindeydi. Ben diretiyordum çünkü, "Aldıklarını ver, öyle döneceğim İstanbul'a" diye. Sonuç malum, yine kaba kuvvet. Hani ben size geçen haftaki yazımda, yanda gördüğünüz yeni fotoğrafımı beğenmediğimi, yanağıma dayadığım el ayamın ne kadar sakil durduğunu "Orada ne işi varsa bilemem artık" sözleriyle anlatmıştım ya, aslında bal gibi biliyordum. Kırık yanak kemiğimi kapatmak için elimi oraya koyuyordum. Hem sadece bu fotoğrafımda değil, 1997'den sonra verdiğim tüm pozlarda aynı el o sağ yanağı örtmeye çalışıyordu. Sevgili Nazillili okurlar, Deniz beyi de benim son kocayı da pek tanımazsınız. Yine, "Kim bu herifler?" diyebilirsiniz. Efendim bunlar bizim piyasanın adamlarıdır. TV'lerde hemen her konuda ahkam kesen, okumuş etmiş ama kültür denen erdemi neredeyse sadece satacakları bir bilgi birikimi sanan bazı gafillerdir. Oysa bize öğretilen nedir: Bu birikim sizi her türlü sinirden arındırır, yüreğinize sevgi, anlayış ve itidal tohumları serpiştirir. Ki siz yakınlarınıza böyle öküzlükler yapmayasınız diye. Yakınlarınıza diyorum çünkü bu adamlar kendi ebatlarındaki yabancılara bulaşmaya korkarlar. O sıçan veya heybetli vücutlarıyla (buna şişman ve bol kıllı da diyebiliriz) sadece çelimsizleri dövebilirler. Bunlar da genelde karıları veya artık kurtulmak istedikleri eskimiş aşklarıdır. Aslında beni en çok şaşırtan sayın Gökçe'nin evli oluşudur. Benim kendilerini bekar sanmamın nedeni ise, kısa bir tarih öncesine kadar kendilerinin, kızların paylaşamadığı bir erkek oluşuna bizzat şahitlik ettiğimdendir. Hatta Yudumcuk mu, Pıtırcık mı adını aklımda tutamadığım bir küçük hanımın, eski koca Arda ile aralarında sorun çıkardığını da izlemiştim. Çiçek Bar'da bu üçlü sık sık bir araya gelir, kıskançlık-nispet tabloları sergilerlerdi. Benim Arda kızı beğenirdi, kız da Deniz Gökçe'yi. (Ay şu dedikodu ne güzel şeymiş be! Pek tatlı oluyormuş canım.) Beni şaşırtan şey Geçtiğimiz hafta karılarına kafatası vuran adamlara nispet gibi bir haber vardı basında: Profilo Holding Genel Koordinatörü İhsan Vardal, Alzheimer hastası eşinin acılarına dayanamayarak, tek bir kurşunla onun hayatına son vermiş. Hemen ardından da kendi canına kıymış. O yaşta bile aşkın ve şefkatin büyüklüğüne bakar mısınız? Darbeli bir kadın olarak, sevginin bu şekil ispatına bile hayranlık duydum, ne acıdır ki... Gelelim bir başka kafatasına... İçinde yukarıdakiler kadar akıl var mı bilemem ama beden olarak onlardan yakışıklıdır. Manken Şenol İpek "biladerimiz"den söz ediyorum. Onu da yine TV'de Ayşe Özgün'ün yıllar önceki programında keşfetmiştim. Yüksel Ak'la flört ettiği dönemdeydi sanırım. Hayranlık duydum Genç adam kadın-erkek ilişkisini tarif ederken bağnazlığın, cehaletin zirvesindeydi. Geçen yıllar hepimizi az çok yonttu. Belli ki bu gözden kaçmış. Son nişanlı Şebnem Scheffer için diyor ki, "Benim nasıl bir errrkek olduğumu o bilir. Hatta annesi de!" Hoppala! Bu nasıl bir erkekliktir de o mesafeden bile fark edilir bir tek burasını anlayamadım. Yargı yolu anlatacaktır umarım. Bu kadar yeter, sıkıldım bu konudan. Hadi bakalım şimdi arkaya şöyle bir yaslanıyoruz ve bunları, yine önce Allah'a sonra "Avrupa Yakası"ndaki Volkan Sütçüoğlu'nun bedduasına havale ederek hep birlikte haykırıyoruz: "Allah belanızı versin e mi Sertaç!"Ve bir açıklama: Geçen hafta bu köşede yer alan haberde sözü geçen ama adı geçmeyen "Arama kurtarma" derneğinin AKUT'la uzaktan yakından bir ilgisi yoktur. Sayın Yaşar Özen beyin ve okurların uyarılarına teşekkürler. Yazara e-mail Bu nasıl erkeklik!

Yazarlar