Cumartesi "Bu albüm bizi pişirdi"

"Bu albüm bizi pişirdi"

21.05.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

Üçüncü albümü "İnsanlar" ile karşımıza çıkan rock grubu Kurban: "Bu albümü yaparken kız arkadaşlarımızdan ayrıldık, Barış Manço ve Cem Karaca'yı kaybettik; sıkıntılı günlerdi"

Bu albüm bizi pişirdi

axcum021.jpg Davulda Burak Gürpınar, vokal gitarda Deniz Yılmaz, gitarda Özgür Kankaynar ve bas gitarda Kerem Tüzün'den (işi çıktığı için bize katılamadı) oluşan Kurban'la Pasaj Müzik'in terasında buluştuk. Kurban'ı hep 1999'da çıkardığı ilk albümünün çıkış parçası "Yalan"ın klibiyle hatırlıyorum. O klipte yerinde duramayan, sürekli hoplayıp zıplayan, bungee jumping yapan o gençler bugün 30'lu yaşlarda. Aradan geçen altı yıl içinde durulmuş görünüyorlar mı? Hayır. Yine saçları rengarenk ve enerji dolular. Yeni albümleri "İnsanlar"da yaşamı ve ölümü sorguladıklarını söylüyorlar. Geçen yıl eski şarkıların yeni yorumlarından oluşan "Sert" adlı albümlerinden sonra geçen hafta sadece kendi şarkılarının yer aldığı yeni albümü çıkarmak için çok zorlanmışlar. Altı ay güneş yüzü görmeden stüdyodan çıkmamışlar ama şimdi rahatlar. Deniz Yılmaz: Albümü yaparken Mevlana, Edgar Allan Poe okuyordum. Yaşamla ölüm arasına takılan insanlar bunlar, durum biraz oradan kaynaklanıyor. Şarkı sözlerini yazarken her şeyi irdeliyordum; cinayetler, arkadaşlıklar... Bu anlamda "İnsanlar" albümünde biraz depresif takıldık.Burak Gürpınar: Bu albümde kibir ve şiddeti de ele aldık. Türkiye'de şiddetin acayip bir ağırlığı var. Her yerde mafya var. Cep telefonları için insanların boğazı kesilebiliyor. Neden kafayı yaşam ve ölüme taktınız? "Bizim çok sağlam bir dinleyici kitlemiz var" Deniz Y.: Teknik aksaklıklardan dolayı böyle oldu. Birçok projemiz vardı ama hayata geçemedi. 2000 yılında cover albüm yapmayı düsünüyorduk. Hatta Muazzez Ersoy'dan önce "Nostalji 2000" diye albüm çıkaralım diye gülmüştük. O da olmadı. Sonra "İnsanlar" geldi. Burak G.: "İnsanlar" albümü büyük sıkıntılarla oluştu. Kız arkadaşlarımızdan ayrıldık, Barış Manço'yu, Cem Karaca'yı kaybettik. Cem Karaca önünde ilk kez sahneye çıkacağımız gün öldü hatta. Albüm yapamadığımız bunca zaman grup içinde ciddi sorun olmasa da birbirimize karşı dolduğumuz oldu. Nedensiz yere birbirimizi suçladık. Birbirimizi yemeye başladık, rahatsız olduğumuz şeyleri konuşamıyorduk. Deniz Y.: 10 yıl evli kaldıktan sonra, Claudia Schiffer karın olsa ne olur? Durum öyleydi yani, anlatabiliyor muyum?Özgür Kankaynar: Bu albümle birlikte biz de rahatladık. Şimdi birbirimize daha yakın hissediyoruz, insan olarak birbirimize daha iyi davranmaya başladık. Bu albüm bizi de pişirdi, olgunlaştırdı.Burak G.: Gündelik hayatın koşturmacasından hayatın anlamını kaybetmişiz, bunu fark ettik. Uzun bir süredir piyasanın içindesiniz ama ortalıkta çok fazla görünmediniz. Niye? Burak G.: Biz bazı televizyon programlarına çıkmak istemiyoruz. Müzikten konuşmak ve düzgün, seviyeli muhabbet yapmak istiyoruz. Televizyonda bunu yapan çok az kanal var açıkçası. Davet edildiğimiz birçok yere gitmiyoruz mesela. "Zaga" ve "Beyaz Show" bu söylediklerimin dışındadır. Bizim anlatma şeklimiz biraz farklı. Bizim çok farklı bir kitlemiz var. Ve olduğumuz yerden memnunuz.Deniz Y.: Bizim çok sağlam bir dinleyici kitlemiz var aslında. Bunlar lise ve üniversite öğrencileri. Mesela biri bize bir şey söylemeye kalksa onu yerin dibine sokan hayranlarımız var, öyle diyeyim. Müzik yapan bir grubun klibinin yayınlanmaması yüzünden albümünün satmaması o kadar acı ve pis bir şey ki. Sanki biz mankeniz, televizyona çıkacağız, dergilere poz vereceğiz, bizi her yerde görecekler de albümümüzü alacaklar. Almasınlar o zaman abicim. Ben müzik yapıyorum, tamamen kulakla ilgili bir şey yapıyorum ben. Görmek istiyorsan konsere gel. Orada canlı göreceksin zaten beni. Siz hak ettiğiniz değeri bulamamaktan şikayetçi misiniz? "Hamburger değil, ev yemeği yiyoruz" Deniz Y.: Yanlış nasıl olabilir? Çocuğunu sen giydirirsin, kimseye sormak zorunda mısın? Beğenilmezse bunun altında kalan biz olacağız, kime ne yani! Sizin yanlış şarkılara klip çektiğiniz söyleniyor. Katılıyor musunuz? Özgür K.: Bizim çok sosyal olduğumuz zamanlar da oldu ama şu aralar içimize kapanık yaşıyoruz. Gece hayatını yeterince yaşadık ve açıkçası dibine bile vurduk. Burak G.: Sağlıklı bir şeyler yapmak istiyorsanız sağlıklı yaşamak durumundasınız. Biz artık hamburger yerine adamakıllı ev yemeğini tercih ediyoruz, geç yatmıyoruz erken kalkıyoruz. Sizin görünüşünüzden gece hayatınızın de renkli olduğunu sanıyoruz. Öyle mi? "Boyalı saçlar işin bir parçası, farklı olmalıyız" Deniz Y.: Benim yeşil takıntım var. Yeşil yaşam ve ölümü temsil eder. Kıyafetlerim de ağırlıklı yeşildir. Hatta gitarlarımı yeşile boyatmaya kalktım ama vaktim olmadı.Burak G.: Ben kendi saçlarımın rengini sevmiyordum. 7 yıldır banyoda kendi kendime kırmızıya boyuyorum. Özgür K.: Boyalı saçlar aslında yaptığımız işin bir parçası. Sokakta yürüyen insanlardan farkımızın olması gerekiyor. Saçlarınız neden renkli? Burak G.: Geliyor tabii. Ben yıllardır abuk sabuk laflara maruz kalıyorum sokakta. Hatta birisi benim saçlarım için sarı dedi. Bu şekilde renk körlerini de ayırt edebiliyorum. Deniz Y.: Bana da birisi "A karıya bak, bıyığı var" dedi. Arada sırada "Öcü" diyenlere de rastlıyorum. Ama ben böyle mutluyum abi ve birlikte güzel görünüyoruz. Renkli saçlardan dolayı başınıza bir şeyler muhakkak gelmiştir.