Cumartesi Bu yazıyı Ata okumasın

Bu yazıyı Ata okumasın

07.04.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

Bu yazıyı Ata okumasın

Bu yazıyı Ata okumasın

Bu yazıyı Ata okumasın

Sarıkız'ın Anıları

Önceleri "Biri Bizi Gözetliyor" yarışmasına duyduğum ilgi, TRT GAP’a duyduğum ilgiden fazla değildi. Taa ki "Ateş Hattı"nın geçen haftaki yayınını izleyene kadar. İtiraf etmeliyim; 18 yaşında bir erkek çocuk annesi olmam, tipimin de biraz Hülya’ya benzemesi cihetiyle de BBG dikkatimi çekmiş olabilir. Kendi adıma, programın amacını, içeriğini tartışacak değilim. Beni fazla ilgilendirmiyor. İzleyeni olduğuna göre başarılıdır da... Zaten siz şimdiye kadar 70 milyonun gözünü kırpmadan seyrettiği bir program gördünüz mü? Birileri beğenecek, birileri ilgisiz kalacak.
Beni yerimden zıplatan, ekranın solunda oturan beyefendiler oldu. İlki Mehmet Gül. "Abi sen sürekli sırıt, böylelikle karşındakinin moralini boz, tartışmayı kazanırsın" demişler ona sanki. O da sanırım ayna karşısında bir-iki prova yapmış, ver elini televizyon programları.
"RÜTÜK" Başkanı her önemli ve meşgul insan gibi, stüdyoya sadece suretiyle avdet etmişlerdi. Milli Gazete’den Resul Bey’e ise söyleyecek tek kelimem yok.
Konu malum. "RÜTÜK", Türk aile yapısına ve genel ahlaka aykırı olduğu için BBG’yi yayından kaldırıyor. Her ne kadar Reha Bey "Hayatı yansıtması amaçlanmış bir yarışma programıdır" dese de sol masa, bu programın "erkekle kadınların" aynı odada yatıp birbirilerine fena bir şey yaptıkları konusunda ısrarlı. İş bununla da bitmiyor. Ya bunları Türk ailesi görür ve örnek alırsa! Yani durum kısaca şu: Biz işi gücü bıraktık, 10 tane çocuğun halvet olmasını bekliyoruz.
İnsan ister istemez kendisiyle kıyaslıyor ya da yakınlarıyla... Aralarında benim oğlum da olabilirdi. Hiçbir kızın üstüne atlamayacağından eminim. Beni korkutan, komşu kadının bacaklarından gözlerini ayıramayan "Türk aile" bireyleri. "Eskişehir’de bir kızın yanağından makas alamazsınız sizdeki gibi" buyurdular. Yolda yürürken bizim de yanağımızdan makas alamazsınız beyefendi. Artık şu inşaatlarda çalışan işçi mantığını bırakın lütfen. "Madem bu karıların başı kıçı açık, her şeye müsaitlerdir o zaman" mantığını. Bir de İstanbul’un bütün erkeklerinin iktidarsız (!) olduğu düşünülürse!
15 yıl önce, başı bağlı, evli yardımcım, kocasının en yakın arkadaşına kaçmıştı çocuğunu da bırakıp. Öte yandan, dostum seks yıldızı (!) Müjde Ar, hiçbir adama kaşını kaldırıp bakmadı yıllardır.
Hep merak ederim; kapalı çevrede büyüyen, her şeyin yasaklandığı bir ev kızı, karşısında Kadir İnanır’ı görse ne olur? Diyelim ki İnanır da onu beğendi. Eminim kızın, hayır deme şansı bizimkinden fazla değildir. Sonra, hiç dikkat ettiniz mi (Bu lafın gelişi, mutlaka gözünüzden kaçmamıştır)? Şehirli kadın, sokakta göğüs uçları ortada, sutyensiz dolaşmaz. Ama köyden kente gelen kadınların bu tür kaygıları asla olmamıştır. Köy düğünlerinde veya Tatlıses’in konserlerinde yana yakıla göbek atan kadınlarımıza bir dikkat edin bakalım. Veya yazlık sinemada, bir taşın üstünde çocuklarını emzirirken, göğüslerini fütursuzca açıvermelerini...
İç çamaşırı yıkandıktan sonra, evin kuytu köşelerinde, baba ve ağabeylerin gözlerinden uzak kurutma alışkanlığı da sadece bizlere öğretilir. Anadolu çocuğu seksi anne-babasını izleyerek bizden önce öğrenir. Biz ostragot ve vizigotlarla boğuşurken...
Yanlış anlaşılmasın, bunları doğal karşılıyorum. Aydın düşünceye bu kadar öfke duymasaydınız, bunları yazmazdım bile. Milletçe amuda kalkıp dolaşmaktan vazgeçtiğimiz an (beyinlerimizle düşünmeye başladığımızda yani) işler düzelecek bilesiniz.
Gelelim Atatürk’e;
"Aslında Atatürk’ün hedeflediği ve istediği gençliksiniz, ben buna katılıyorum" diyerek gecenin en önemli görüşünü belirten beyefendi!
Sizin deyiminizle, "Atatürk kadar taş düşsün kafanıza!"



CUMARTESİ


















Yazarlar