Cumartesi Bütün patronlara selam olsun

Bütün patronlara selam olsun

22.03.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

Bütün patronlara selam olsun

Bütün patronlara  selam olsun




İş Güvencesi Yasası işçilere yeni haklar getiriyor" dediklerinde, "işveren" olduğum Antalya günlerimi hatırladım. Bir limited şirkette yüzde 20’lik payımla ufak, aynı zamanda salak bir patrondum. Aquapark ve suni kaya yapıyorduk. Bunun için de gazete ilanıyla atölyeye bir sürü işçi bulmuştuk. Esmer, iri iri adamlar... İlk iş, su kaydırağının yapımında kullanılan, dolara endeksli cam elyafları, polyesterleri, kobaltları adamların önüne yığdık; kalıptan ürün elde etmesini öğrensinler diye... Öğrenmesine öğrendiler de, hem kendi aralarında hem malzeme bakımından biraz zayiat vererek. Sözün gelişi, "Oğlum elinde sigara ile şu tinere yaklaşma" diyorsun, o bidonun yanında ateş yakıyor. Berhava olmaları işten bile değil.
İşçiyi kızdırmaya gelmez
Daha sonra imalat başladı. Üç aylık kurs sonunda etraf, yamuk yumuk kaydırak parçaları ile doldu. Ama sonunda fiberi yapmayı başardılar. İlk iş ücretlerine zam geldi. Zaten yörenin en konforlu yatakhanesine sahiptiler. Evimdeki televizyon bile oradaydı. Şayet işçi çalıştırıyorsanız, en mühim konunun "yemek" olduğunu bilirsiniz. Memleketlerindeki aileleri günde kaç kere yer bilinmez ama onlar günde en az iki kere ET isterler. Yörenin en pahalı fabrikasından yemek getirtmeniz de yetmez. Ne hikmetse, iş teslimine yakın bir tarihte, mesela 15 gün kala toplu halde zehirlenirler! Bizim işte de aynen böyle oldu. Sorunu, yeni bir ücret zammı ve Kemer yolunda turistik bir lokanta ile çözdük. Çünkü elimiz mahkumdu. Tek taraflı yaptığımız bir sözleşme ile Aquapark sahibine garanti vermişiz, her geciken gün başına bilmem kaç bin dolar ceza ödeyeceğiz. İşçilerimiz de bunu biliyor. Onları kızdırmaya gelmez, bir gün içinde 20 kişi bir bakarsınız rakip atölyede işe başlamışlar hazır yetişmiş eleman olarak. Siz yine başa dönersiniz, yeniden adamlar, yeniden kilolarca elyaf filan... Böylece, işi gününde teslim etmek için çalışandan gelen tüm isteği kabul edersiniz. Bu arada, kaydırakların suni kayalara gömülen arka yüzüne yazdıkları Kürtçe sloganları da görmezliğe gelmelisiniz. Aksi takdirde olaylar büyür. Çileniz burada da bitmez tabii böyle bir işe kalkışmışsanız. Bu kayma elemanlarının, otelin havuz başına monte edilmesi safhası vardır ki, buna "mide kanaması ve nefes darlığı" safhası da denir. Salak ve o aşamada çaresiz olduğunuz için, işçilerin başına en yakın akrabalarından birini şef olarak seçersiniz. Bir de bakarsınız ki, elinize tutuşturulan mesai çizelgesine göre adamlar 22 saat biteviye çalışmış, iki saatçik de uyumuşlar. Da, iş niye bitmemiş acaba? Bunun cevabını da, kıyıdaki lokanta sahibinden alırsınız. "Aman abla bu seninkiler sen gider gitmez soluğu denizde alıyor. Turist kızlarla oynaşıyorlar, içlerinde sevgili olan bile var."

Enine boyuna tartışılmalı
Her şey bir yana, şuna hep şaşmışımdır; memleketinde tahsil görmüş bu kızların bu yerli çocukları nasıl kabul ettiklerine. Punk filan sanıyorlar herhalde, ne bileyim. Lisan derdi yok, temizlik desen her dakika denizdeler. Kıyafet desen; zengini kültürsüzü, herkes kıçında şortla dolaşıyor. Hele bir de benim gibi patron olur da BMW’yi ellerine verirse, dudak uçuklatan ecnebi kızlar neden tavlanmasın? Şimdi siz dersiniz ki, "Senden patron, Vanlı sıvacıdan da fiber ustası ancak bu kadar olur." Doğrudur. Bu yüzden bu yasa, bizim gibi işvereni de düşünerek enine boyuna tartışılmalı derim.


























Yazarlar