Cumartesi "Dört kişinin omzunda gelesin inşallah!"

"Dört kişinin omzunda gelesin inşallah!"

18.12.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Dört kişinin omzunda gelesin inşallah

Bunun dışında -benim eski kocalara ettiğim bedduaları saymazsanız- bizim aile içinde pek kem söz edilmez. Ama son günlerde gerek Zeliha gerek eve gelen dostlar çıldırmış gibi sürekli veryansın ediyorlar. Sebep daha doğrusu hedef, meşhur kayınvalidemiz Semra hanım! İş o kadar çığırından çıktı ki, kulağıma çalınan dehşet dolu sözler Semra hanıma mı ait yoksa bizimkilere mi, artık karıştırır oldum. Şimdi sizlere çoğu Zeliha patentli özlü deyişlerden bir demet sunuyorum. Daha sonra da bu konu ile ilgili Flash TVye beyanat veren o adamı konuşuruz. İlki şu, "Kadın senin o ciğerlerin döküle de, tilkiler gibi çığırasın inşallah!" İkincisi daha vahim, "Yollardan parçalarını toplasınlar, akşam eve torbayla getirsinler seni" hatta, "Gözün avcuma düşe" ve buna benzer bilumum organımızın telef edilmesine yönelik temenniler. Hepsi Semraya gidiyor. Tabii ben daha beter bir kaynana gördüğümden itidalimi korumaktayım. Ta ki Savaş Kalafatın programına konuk gelen ve Sinemi "yakıynen" tanıdığını iddia eden Zafer Ünlüyü görene kadar.Adam "Ben zaten bu tür programları seyretmem bile" diye başladı söze. "Buralara çıkmaya da meraklı değilim, çağırdın geldim, Sineme çok kızıyorum, kalkıyor namustan bahsediyor. Hele o annesi! Moderen olmuş sözde..." (Senin o dilini eşek arıları soksun inşallah.) Devam ediyor hızlı erkeğimiz: "Onu ilk var eden benim, ne çabuk geçmişini unuttu. Beş-altı adamla birlikte oldu." (Belli ki kız, kaynanalar evine girer girmez bunun adını söyleyecekti. Ya da çok büyük ihtimal kıza asıldı ve reddedildi.) Ünlü bey hiç susmuyor ve nefretini kusmaya devam ediyor: "Sinem, arkadaşımın otelinde çirkeflik yaptı. Otelin broşürü için poz verdi. Klipte oynadı. Çantasına baktım, iki milyonu vardı."Yahu hiçbir baltaya sap olamamış yönetmen efendi; kıza "fahişe" demeye getiriyorsun ama zavallının cebinde iki milyonu var. Sonra, 19 yaşında bir kız -kastettiğin ve asla kimseyi inandıramadığın gibi- fahişelik yapsa yapsa ne yapabilir? Ve bu büyük nefret neden? Aslında çizdiğin, sadece şu hayatta tutunmaya çalışan fakir bir kızın portresi. Sonra kendi zeka, yetenek ve kalitenden söz ediyorsun, peki o zaman o piyasada ne işin var? Şimdi sanırsın ki, ekrana çıktın, meşhur oldun, bütün işleri kaptın! Önce zekanı geliştireceksin ünsüz bey, sonra ahlakını... Ya da ikisini birden. Anladın mı, huzurlarımızdan defol, bir daha da bu satırları meşgul etme! Bu ikinci keredir ki yine bir beddua ile açıyorum programımı sevgili izleyiciler... Bedduayı eden eski kadınım Zeliha. Arada bir ziyaretime gelir dertleşiriz. "Kocandan haber var mı?" diye sorarım (başka biri ile kaçtı), o da gözlerini camdan dışarı çevirir ve uzaklara dalar, "Herif herif, dört kişinin omzunda gelesin inşallah!" der hiddetle. Kredi kartı mağdurlarına ben de katıldım. Son beş yıldır, her ay muntazaman ödediğim üç adet kredi kartımın, ilk kez asgari limitlerini bile yatıramadım. Sadece ikisine 500er milyon TL. takdim edebildim. Yani eksik. Ve bankadan gelen, "Şu numaradan bizi arayın" ihtarı üzerine de irtibata geçtim kendileriyle. Telefondaki kız dedi ki, "1 milyar 950 milyon TL. olan toplam borcunuzun, 1 milyar 788 milyon TL. tutan asgarisini ödemeyip, yerine sadece 500 milyon TL.niz çıkıştığı için sizin kartı geçici bir süre kullanıma kapadık." Ben de kendisine şöyle dedim; "İyi olmuş, zaten kartı ödeyip tümden kurtulmak istiyordum!" Telefondaki kız çok üzüldü ("Bu salak müşteri gidiyor, bol bol faiz ödüyordu ne güzel" diye)... Sonra kendilerine şunu önerdim. "Bana beş milyar tüketici kredisi verin, kartı kapatayım, duyduğuma göre onun faizi daha azmış!" Bu kez kükredi bankacı kızımız, "Asla veremeyiz! Çünkü siz geçen ay ödeme yapmadınız, bu ay da eksik vermişiniz! Bu yüzden muteber bir şahıs değilsiniz artık. Ama siz bir yerlerden biraz para bulun, kartınızı açalım, kullanmaya devam edin." Ben zaten şu kakülümün altında (yani alnımda) "hıyar" diye yazdığını bilirim de, kocalardan sonra telefonun ucundaki kızın da görmesine pek şaşırdım. Demek oradan bile okunabiliyormuş! "Peki" dedim, "ben ancak bir ay sonra kapatabilirim bu kartı, şimdi ne olacak?" Cevabı postayla geldi: Bizim 1 milyar 950 milyon TL. bir hafta içinde 2 milyar 880 milyon TL. olmuş. Yani demek istiyorlar ki, "Bizden kurtuluş yok. Paşa paşa bu parayı ödeyeceksin." Banka reklamlarındaki "Biz bir aile gibiyiz, size anlayış gösteririz" palavralarına inanmayın. Karşınızda sadece, kullandığınız parayı bin misline geri alan makineler var. Bunlarda anlayış olsa anlatmaz mıyım ben onlara, "Her borcumu gününden önce öderim, belli ki geçici bir sıkıntı yaşıyoruz, üç yıldır uğraşmadığımız hastalık, araz kalmadı... Daha önce de iblis koca dolandırdı. Ondan önce de filancaya kefil olmuştuk..." Bunları düşünürken yakıcı bir tebessüm gelip yerleşti dudak kenarıma. Kartları kesip attığım gün bir küp alıyor içine paralarımı koyuyor ve arka bahçeye derince bir yere gömüyorum, hemen mağmanın üstüne. Tavsiye ederim. Yazara e-mail Size de ders olsun!