Cumartesi En sonunda görüşebildik!

En sonunda görüşebildik!

23.01.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

En sonunda görüşebildik

İlginç olabilir ama gerçekten böyle! Ben, Viki ve Feryal sürekli telefonda konuşmamıza rağmen, belki uzak oturduğumuzdan, belki yurtdışında yaşayan çocuklarımız sırayla eve döndüklerinden, belki deli gibi çalıştığımızdan bir türlü görüşemiyoruz. Yani sadece Minenin buraya gelişlerinde o kahkahalarla, hikayelerle, öğütlerle ve itiraflarla dolu geceleri yeniden yaşayabilme imkanını buluyoruz. "Bu akşam hepiniz bendesiniz! Özür kabul etmem... 20.00de benim evimde!" diye duyuldu arkadaşımızın haşmetli sesi. İnanılmaz ama büyülenmiş gibi hepimiz işlerimizi ayarlamıştık ve oyun tamamdı. Gerçek şu ki, hepimiz Mineye bayılıyoruz; yılın büyük bir bölümünde Pariste oturduğundan, dolayısıyla onu görebilme olanağımız sınırlı olduğundan hepimiz işlerimizi ayarlıyor, tembelliklerimizi bir kenara atıyor ve buluşuyoruz! Mine, Cihangirde oturuyor ve evine herhalde bin kez gitmişimdir ama kendimi Asyalı hissettiğimden midir nedir; oralarda hep kayboluyor, evinin nerede olduğunu ümitsizce hatırlamaya çalışarak dolanıp duruyorum: "Ah, nerede oturuyor bu kız? Doğan Restaurantın yanında mıydı? Yoksa arka sokağında mı? Eyvaaaah..." Bilmeniz gerekir ki, Mine yıllardır "Parisli" olduğundan, karışıklıklara, dikkatsizliklere tahasmmül edemeyecek kadar düzenli. Biraz da Avrupalı mantaliteye sahip oluşu karşısında ben, yıllardır neşeli İstanbullu, onun bir türlü kabul etmediği geç kalmalara ve karışıklıklara alışığım. Kaybolduğumda onu asla arayamıyorum. Bana ne cevap vereceğini duyar gibi oluyorum... "Hayııııııııııır Donatella... Bana yine kaybolduğunu söyleme! Sana en az 100 kere anlattım! Camiye kadar gelmen gerekiyor. Sonra sırtını dön ve yürü. Hemen oracıkta işte." Evet, bunu anladım ama o ünlü tarihi camiyi evlerin, kamuflajcı kebapçının ve yazları sarmaşıkla kaplanmış bakkalın arasında tanıyabilmek o kadar zor ki... Bir gün ona, "Burada cenaze nasıl kaldırılıyor?" diye sormuştum. Bana kahkahalar atarak şöyle cevap vermişti: "Hayatında görebileceğin en enteresan cenaze kaldırma işi burada yapılıyor... Müşteriler istiflerini bozmadan kebap yemeye devam ediyorlar ve beş metre ötede ölü manzarası!" Mine evine rahat varabilmem için bir sürü ipucu verirken, her seferinde dikkatim dağılıyor ve dediklerini dinlemediğimden nerede oturduğunu her seferinde yeniden bulmaya çalışıyorum. Viki ise gelmediğimi görünce tüm merhametiyle beni arıyor ve sabırla doğru yolu bulmamı sağlıyor. Ve sonunda beraberiz! Mine hemen ilk Margaux Chatau Lascombes şişesini açıyor ve gece başlıyor. Mine yemek pişirmeyi seviyor ve itiraf edebilirim ki bunu hayal gücünü kullanarak yapıyor (Tabii ki Fransada bulduğu yarı İtalyan kocası mutfağa girmesine izin verdiği ölçüde... Çünkü evin gerçek gurmesi aslında kocası). Gülerek "Bu akşam ben yemek pişireceğim" demişti... Gevezeliklerimizi paylaştığımız değerli zamanımızdan çalmamak için hep aşağıdaki restoranı tercih ettiğimizden şaşırarak "Neden?" diye sorduk hep bir ağızdan. Mine ise bana bakarak, "Böylece Donatella, bizden okurlarına iletmek üzere yeni bir tarif araklar!" dedi. Böylelikle kahkahalar, sohbetler ve "büyük sırların" ortaya çıkışı ile birlikte; şirin mutfağında, Minenin nefis soğan çorbasını nasıl hazırladığını sizin için dikkatle seyrettim... Bon appetit! Eğer Mine G. Kırıkkanat olmasaydı büyük bir ihtimalle ben, Feryal Pere ve Viki Habif hiç görüşemezdik! "Donateeeeeelllaa" diye eleri ve lleri "dramatikçe" uzattıkça yankılanan sesi, ilginç aksanı ile "Demek Feryal, Viki ve sen benim yokluğumda görüşmeyi başaramadınız!" diyor. Malzemesi (4 kişilik): 1 kg. soğan, 1 küçük kereviz, 1 küçük havuç, 4 diş sarmısak, 4 kaşık zeytinyağı, 50 gr. tereyağı, kaşar peyniri (veya parmesan peyniri), yettiği kadar tuz ve biber, 1 bardak kırmızı şarap.Yapılışı: Soğanları büyük parçalar halinde doğrayın. Daha önce küçük parçalar halinde yağda kızarttığınız havuç, sarmısak ve kerevizin bulunduğu büyük bir tencereye koyun. Özenle karıştırın. Pembeleştiklerinde tereyağı, tuz, biber ve yavaş yavaş bir bardak kırmızı şarabınızı ekleyin. Buharlaşma kıvamına geldiğinde 1 lt. su ilave edebilirsiniz. Soğanlar erimeye başlayıncaya kadar pişirmeye devam edin. Tabaklara fırında kızartılmış ekmekleri ve parça kesilmiş peynirleri yerleştirin, üzerini soğan çorbası ile tamamen örtün. Tabii son olarak üzerine rendelenmiş peyniri eklemeyi unutmayın. Güzel bir kırmızı şarapla inanın lezzetine doyamayacaksınız! donatellapiatti@hotmail.com Soğan çorbası