Ende tura bir-ki-üç...

tubakyol@yahoo.com Ebe "ende tura bir-ki-üç" der, hoop, hızla döner, bağırırdı: "Kıpırdadın, gördüm." Kolaysa kanıtla...Diğer oyuncular da ebeye karşı birleşip yakalanana destek çıkardı genellikle. Çünkü bir sonraki turda, ebenin kimi yakalayacağı belli olmaz, destek gerekebilir sonra.Bu kıpırdama hali, ebeye itiraz edilemeyecek kadar bariz, yani çok çok bariz değilse, kimse yakalandığını kabul etmezdi.Çığlık çığlığa bir oyundu. Bir oyun vardı hani, ebe yüzünü duvara döner, "ende tura bir-ki- üç" derdi. Oyuncular da o esnada ebeye yaklaşmaya çalışırlardı. Ama ebe başını duvardan çevirdiğinde herkesin sanki hiç kıpırdamamış gibi donmuş halde durması gerekirdi. Çığlık çığlığa "ende tura bir ki üç" oynuyoruz sanki. AKP oyuncu; başta medya, geri kalan herkes ebe.Ebeler yüzünü duvara döndüğü anda, AKP adımlar atıyor.Geçen hafta ortaya çıktı; vatandaşlık kitabından Delacroix'nın "Liberty Leading the People / Halka Yol Gösteren Özgürlük" adlı resmini çıkarıvermişler mesela. Neymiş? Memesi görünüyormuş!Şimdi resmi kitaptan çıkaranlar donmuş kalmış, buz kesmiş gibiler. En azından bu yazının yazıldığı güne kadar çıkıp bir şey demediler. Hazır araya bayram da girdi, kıpırdadıklarını unutturabilirler mi acaba? Hem bir şey deseler, ne diyecekler ki?"Biz kıpırdamadık, kadının göğsü hopladı..." Mı? "Kadının göğsü hopladı" Daha önce bunu da denediler. Din kitabına "abdest suyunun alyuvar sayısını artırdığını" eklediler.Ebeler "Kıpırdadın, gördüm" diye bağırınca, mızıkçı oyuncular bu bilginin bir Alman doktorun kitabından alındığını söylediler: "Ben kıpırdamadım, Alman doktor kıpırdadı!"Sonunda o Alman doktorun kitabında böyle bir bilgi olmadığı ortaya çıktı. Alman doktor oyunda bile değildi yani, oynamıyordu. "Alman doktor kıpırdadı" Fen kitabından Evrim Teorisi'nin özünün anlatıldığı bölüm çıkarıldığında, oyuncunun kıpırdadığı öyle barizdi ki 700 akademisyen ayağa kalktı, oyuncu da oyunda kalmak için pazarlık yapmak zorunda kaldı: "Tamam, geri adım atayım."Fakat geri adım atılarak 2006 yılında yeniden ekleneceği sözü verilen bölüm, bu yıl da kitaba girmedi.Yine din kitabından tarikatların toplumda ayrımcılık ve kutuplaşmaya neden olduklarının söylendiği bölüm çıkarıldı, bunun yerine tarikatların toplumu bir arada tutmaya yardımcı oldukları eklendi.Milli Eğitim Bakanı kıpırdarken yakalandığının farkında ama ebeyi öyle çok da fazla kıpırdamadığına iknaya girişti: "Canım biz de öğrenciye tarikatlar, cemaatlar çok güzeldir, gidin hemen üye olun demedik" dedi. Sonra yine geri adım sözü verildi. Gelecek yıl "cemaatler" konusunun kitapta olmayacağı açıklandı.Ha bu arada din kitabından "Kuran'ın Türkçe açıklamalarını okumalıyız" cümlesi de çıkarıldı. Türkçe ders kitabında Mustafa Kemal'e "Kemal" adının "kemale ereceği için" verildiği iddia edildi.* * *İnsanın şu ders kitaplarını önüne alıp baştan sona okuyası gelmiyor mu? Hem bilgileri tazeleriz, hem çocukluğumuza döneriz:Ende tura bir ki üç.Döndük... Kıpırdıyorsunuz işte, gördük! "Geri adım atsak..." "Ende tura bir-ki- üç"ü bazıları "Ebe tura bir-ki-üç" diye oynarmış. Bazı yerlerde "Ende turna davul zurna bir-ki-üç" diye oynanırmış. "Ende turna" diyenler de varmış, "Ebe turna" ya da "Önde turna" diyenler de...Kimin diline nasıl kolay gelmişse, kimin canı nasıl istemişse öyle!Aslı, Fransızca "un, deux, trois"den gelme. Fransızca "1, 2, 3" demek yani. Okunuşu da "en-dö-trua"... Dönmüş dolaşmış, kelimeler bitişmiş, "ende tura" olmuş.Yani önce Fransızca 1,2,3; sonra Türkçe 1,2,3 diyoruz.Ne abukmuş!Zaten oyun da çok abuktu. Çocukken bile sıkıcıydı, salakçaydı, saçma sapandı. Ama madem hâlâ oynuyoruz ve belli ki oynamaya devam edeceğiz, bari "ende tura" ne demek, onu bilelim, değil mi? Fransızların bir oyunu mu bu? Siverek'te açtılar. Konya'da açtılar. Şimdi İstanbul'da, Bağcılar'da açıyorlar. Kadınlara özel park. Tabii bu tür parklar yapanlar için "kadın" demek adeta hakarete denk olduğu için "bayanlar parkı" ya da "hanımlar parkı" falan koyuyorlar adını.Haremlik-selamlık ile, kaç-göç'le falan katiyen alakası yok diyor bu parkları yapanlar. Maksat kadınlar, erkekler tarafından rahatsız edilmeden parklarda takılsınlar...Siverek'teki park için yazmışım:"Kadınların, 'Bayanlar Parkı'na gidip iki dak'ka rahat etmeleri iyi...İyi de, hadi parkta yabancı erkeklerin gözlerinden uzak kaldı kadınlar. E parkta değilse sokakta, çarşıda karşılaşmayacaklar mı aynı erkeklerle? 'Bayanlar Sokağı' da mı yapılacak? Sadece kadınların tezgah açtığı, sadece kadınların alışveriş yaptığı 'Bayanlar Pazarı' da mı kurulacak? Yoksa erkeklerin günün belli saatlerinde sokağa çıkması mı yasaklanacak?" Şimdi de "tilki tilki saatin kaç" geldi aklıma. Bu oyunu bilir misiniz? "Ende tura bir-ki-üç"e çok benzer.Kadınlar sokağa çıkınca, erkekler gözlerini yumsa, "tilki tilki saatin kaç" oynasalar...Körebe daha uygun esasında. Ya da saklambaç... En iyisi saklambaç galiba.Saçmalamaya başladım, di mi?Kadınlara özel park yapılıyor bu ülkede, saçmalayan da benim öyle mi? Şimdi de aklıma "Pışşıık" geldi. Erkeklerle kadınlar parklarda saklambaç oynasınlar "Ende tura bir-ki-üç"ün bir de güzellik-çirkinlik versiyonları vardı. Ebe "ende tura güzellik" derdi, oyuncular kendince güzel pozlar vererek donup kalırdı. "Çirkinlik" denirse, bu kez de en çirkin halde donmak gerekirdi. AKP'li belediyelerle de oynadık bu oyunu, hatırlarsınız.Eyüp Belediyesi'nin okullara dağıttığı broşürde "Örtünmemek günahkâr olmaktır. Başörtü yasağı, İslamı hatırlatan her şeye düşmanlıktır" diye yazıyordu. Durum ortaya çıkınca "Gözden kaçmış, hata" denildi. Beyoğlu Belediyesi'nin çocuklar için hazırladığı trafik rehberinde "Trafik kazaları kader değildir teranesi inançlarımıza aykırı" diye yazıyordu. Durum ortaya çıkınca "Herkes kendi meşrebine göre bir şey yapar" denildi.Tuzla Belediyesi'nin dağıttığı "Delilleriyle Aile İlmihali"nde "Kadın 9 yaşında evlenebilir. İz bırakmadan dövülebilir" diye yazıyordu.Durum ortaya çıkınca "Bazı kısımları tartışmalı olabilir ama..." denildi.Hepsi çok çirkin değil mi? Ende tura çirkinlik!