Cumartesi “Engelli Orhan’ın aşkı daha gerçek bir aşk”

“Engelli Orhan’ın aşkı daha gerçek bir aşk”

02.03.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:

“Benim İçin Üzülme” dizisinin zihinsel ve bedensel engelli Orhan’ı Ahmet Varlı “Bizim aşklarımız çıkar ilişkileri üzerine kurulu. Engellilerin kendilerinden vazgeçtikleri, çıkarsız, saf ve temiz bir aşkları var. O yüzden Orhan’ın aşkı daha gerçek bir aşk” diyor

“Engelli Orhan’ın aşkı daha gerçek bir aşk”

Ahmet Varlı, atv’de yayınlanan ‘Benim İçin Üzülme’ dizisinde zihinsel ve bedensel engelli Orhan’ı başarıyla canlandırıyor. 2010 yılında Afife Jale Genç Kuşak Ödülü ve 2011 yılında da Sadri Alışık Jüri Özel Ödülü’nü de almaya hak kazanan Varlı, oyunculukta o kadar başarılı ki sosyal medyada, Orhan karakterini canlandıran Varlı’nın gerçekten engelli olup olmadığı bile tartışıldı. Rolüne iki ay önce hazırlanmaya başlayan ve artık engellilerin yaşamına dair çok şey bilen Varlı ile ‘engelli yaşamı’ konuştuk.

Dizideki gibi engelli olmadığınızı görenler şaşırıyor mu?

Evet, genelde şaşırıyorlar. Bazen elimi kolumu kaldırıp bakanlar oluyor. Baştan aşağı süzenler de oluyor.

Haberin Devamı

Orhan rolüne nasıl hazırlandınız?

İlk önce onların iç dünyalarıyla ilgili bir araştırma yaptım. İki hafta boyunca zihinsel engellilerin yaşadığı bir rehabilitasyon merkezine gidip geldim. Sonra yolda, otobüste, yemek yerken devamlı Orhan’ı düşünmeye başladım.

Zihinsel ve bedensel engellilerin okullarında sizi en çok ne etkiledi?

Orada hiç konuşmayan bir arkadaş vardı. Yüzüne her baktığımda, içinden bir şeyler koptuğunu hissediyordum. Gülmek ve ağlamak arasında bir bakışı vardı. Sanki her şeyin farkında ve bunu kabullenmiş gibiydi. Belki hayatta hiç
kız arkadaşı olmayacak, hiçbir zaman sevişmeyecek, hiç top oynamayacak... Bunları bilen bir çocuğun aklındaki acının bakışıydı sanki o. Beni çok etkilemişti.

Haberin Devamı

“Hapsedilmiş yüzlerce engelli genç var”

Engellilerin dünyasında ilk dikkatinizi çeken şey ne oldu?

Fiziksel veya zihinsel engellilerin dünyasını araştırdığımda, okullarına gidip hocalarıyla konuştuğumda ilk karşılaştığım şey şu oldu: Orhan gibi arkadaşların dünyadaki ilk çabaları normalleşmek. Yabancı birini gördüklerinde ona, “ben de senin gibiyim, ben de normalim” demek için çabalıyorlar.

Yani engellilere ötekileştirmeyi hissettiriyoruz...

Okulundaki dünyada herkes onun gibi olduğu için orada kendini daha güvende ve daha rahat hissediyor ama dış dünyaya adımını attığı zaman; otobüste, kafede bakışlara maruz kalıyor. Belki bilinçli değil ama onlar bu ötekileştirmeden çok kötü etkileniyorlar.

Ailelerin en büyük hatası ne?

Eğitimsiz bir engelli ailesi, çocuğundaki engeli özür olarak algıladığı için bu durumu kendisinin bir kusuru, bir eksikliği olarak görmeye başlıyor. Dolayısıyla; kendince ‘özür’ olarak gördüğü şeyin utancını yaşıyor.

Duyduğunuz en ilginç hikaye neydi?

Rehabilitasyon merkezindeki bir arkadaşım anlatmıştı. Çocuğunu okula yollamayan bir engelli ailesinin evine gidiyorlar. Babası “Burada öyle biri yok” diyerek çocuğunu saklıyor. Zar zor evin içine girdiklerinde, 13 yaşında, bir odaya kapatılmış, zihinsel ve fiziksel engeli olan bir çocukla karşılaşıyorlar. Hiç evden dışarı çıkarılmamış. Evden ilk kez dışarı çıkardıklarında toprağı koklayıp tadına bakmaya çalışmış. Bu çocuk hayatında ilk defa toprağa temas etmiş.

Haberin Devamı

“Görme engelliler yolunun ortasında bir direk var”

Sizce, engellilerin en temel sıkıntıları neler?

O kadar çok ki... Hiçbir toplu taşıma aracı, engellilere göre tasarlanmamış. Moda’da görme engelliler yolu var, ortasında direk var. Onlara birey olduklarını hissettiren, fikirlerini yanlarında rahatça ifade ettikleri kişilerin çevrelerinde bulunmaması da işin psikolojik yanı.

Gerçek hayatta Orhan olsaydınız, nelerin mutlaka değişmesini talep ederdiniz?

İlk önce metrodaki özürlü asansörü tabelasındaki ‘özürlü’ kelimesinin değiştirilmesini isterdim. Engelli olmak özel eğitim gerektiren bir olay ve herkesin de bunu karşılayabilecek maddi gücü yok. Daha fazla rehabilitasyon merkezi isterdim. Sosyal yaşama daha rahat adapte olabileceğim ortamlar isterdim. Engellilere yönelik algının değişmesi için herkese eğitim verilmesini isterdim.

Haberin Devamı

“Çocukken herkes yatınca balkonda oyunculuk yapardım”

Oyunculuğa nasıl başladınız?

Benim oyunculuğum evin balkonunda başladı. Çocukken herkesin yatmasını beklerdim. Ve evin balkonunda kendi kendime televizyonda gördüğüm ufak tefek şeyleri oynardım. Tabii bunun oyunculuk olduğunu bilerek yapmıyordum.

Bilinçli olarak oyunculuğa nerede başladınız?

Petrokimya bölümünde okurken amatör bir tiyatroda başladım. Sonra şehir tiyatrosunun tiyatro okulunda eğitim aldım. Maltepe Üniversitesi oyunculuk bölümünden 2010 yılında mezun oldum. Şu anda da yüksek lisans yapıyorum.

“Aşk engel tanımaz”

Orhan karakteri kardeşinin bale öğretmeni Anna’ya aşık. Zihinsel engelli birinin aşk ve cinsellikle ilişkisi nasıl olur sizce?

Zihinsel engelli birinin aşkında referans noktası asla cinsellik değildir. Biz “Ben onu mutlu ediyorsam, o da beni mutlu etsin” deriz ama Orhan için önemli olan Anna’nın yani sevdiği kadının mutlu olması.

Onlara kıyasla, bizim aşklarımız ne kadar gerçek o zaman?

Bizim aşklarımız gerçek aşklar değil. Bizim aşklarımız karşılıklı çıkar ilişkileri üzerine kurulu. Birini çok sevdiğimizi söylüyoruz ama iki hafta sonra başka birine onu çok sevdiğimizi söyleyebiliyoruz. Fast food mantığı gibi yaşanıyor aşklar.

Haberin Devamı

Bir zihinsel engellinin aşkı neden gerçek aşk?

Gerçek aşkta; sevdiğin için kendinden vazgeçme durumu vardır. Onların da kendilerinden vazgeçtikleri, sevdikleri insan üzerine kurulu, çıkarsız, saf ve temiz bir aşkları var.

Engelli biri size aşık olsa, siz de hoşlansanız bu ilişkiye başlar mısınız?

Aşk engel tanımaz ki. “Toplum ne der?” diye düşünmeye başladığın anda bir birey olarak kendine saygısızlık yapmış oluyorsun. Ben bir birey olarak topluma göre kendimi, aşk dünyamı, fikir dünyamı şekillendiriyorsam bu benim karakterimin ne kadar zayıf olduğunu gösterir.