11.02.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:
boy aynası Recep Tayyip Erdoğan ve ekibinin Burberry desenli atkıları bana Türk Hava Yolları hosteslerini hatırlatıyor. THY hosteslerine arkadan baktığınızda lacivert tayyör giymiş kadınlar görürsünüz. Önlerini döndüklerinde ise boyunlarındaki çizgili eşarplardan onların THY hostesleri olduğunu hemen anlarsınız. Başta Erdoğan olmak üzere AKP erkekleri de böyle. Arkadan baktığınızda "Men in Black/Siyah Giyen Adamlar", önden baktığınızda ise AKP'liler. Burberry marka atkıları onları ele veriyor. Acaba haftada bir bu atkıları yıkayıp sabaha kadar kurumasını mı bekliyorlar, yoksa bu atkılardan bir düzine mi edindiler? Burberry köklü bir İngiliz markasıdır; aristokrasiyi, muhafazakarlığı temsil eder. Ki son yıllarda tasarıma yönelerek imajını değiştirmeye ve muhafazakarlığını kırmaya çalışıyor. Acaba AKP'nin erkekleri bundan haberdar mı? Bir de Burberry'nin deseni en çok taklit edilenlerdendir. Kapalıçarşı'da bir dönem gerçeğinin onda bir fiyatına Burberry ürünleri satılırdı. AKP'lilerinki taklit olamaz herhalde... Bir nokta daha var. Acaba Başbakan Erdoğan'ın "tartışmalı" mal varlığı listesinde bir Burberry kalemi yer alıyor mu? Sami Ofer dendiğinde herkes varsa yoksa gözlükleri diyor. Armatör Onassis'e benzediğinden söz ediliyor. Evet gözlükleri, kolalı gömleği ve zengin görünümüyle belki Onassis onun için iyi bir benzetme. Peki bir de gözlüksüz düşünün... Cüssesi, kalın dudakları, purosu ve arsız bakışıyla geçmişin porno film yapımcılarını andırıyor. Zamanın bir yerinde dondurulup kalmış gibi... Tinto Brass'ı düşünün... Daha dikkatli bakın. Aradaki yedi farkı bulun Süreyya Dürüst "Kurtlar Vadisi"nin galasında şöyle demiş: "Amerika'dakiler galalar için özel kostümler diktirir. Ben de yurtdışındakiler gibi yaptım, kendime kıyafet diktirdim. Ben Türkiye'ye fazlayım." Galada süzülen kürklere ve topuklara kadar uzanan eteklere bakılırsa Dürüst, "Kurtlar Vadisi" galasına pek fazla değil. Onca emeğin hakkını vermek lazım. Gala tam da Türk işi bir Hollywood replikası. Kıyafet balosu tadında "Türk işi" bir gala Bülent Ersoy, Günay restoranda sahneye çıktığı ilk gece transparan bir kıyafet giydi. Elbise Nur Yerlitaş imzasını taşıyor. Hani şu Ebru Gündeş, Seda Sayan ve Sibel Can gibi sahneye ağırlığını koyan, kimileri tarafından "günümüzün divaları" diye sözü edilen kadınların modacısı. Ersoy transparan kıyafetiyle ilgili olarak "Bunu giymek cesaret ister. Demek ki kendime güveniyorum" diyerek bizi aydınlattı. Kıyafetini geçtik. Kafasındaki pelüşe ne demeli? Abartılı makyaj deyince insanın aklına ister istemez opera sanatçısı Semiha Berksoy geliyor. Berksoy hayattayken makyajıyla dikkatleri üzerine çekerdi. Kendisiyle yapılan bir röportajda her gün farklı makyaj yapmasını şöyle açıklamıştı: "Çünkü her gün başka bir ruhla uyanıyorum. Makyajım desenim, yüzüm tuvalimdir." Oysa biz Bülent Ersoy'a baktığımızda hep aynı yüzü görüyoruz. Aynı koyu renk far, aynı kalın göz kalemi, gözün altındaki beş parmak kalınlığında beyaz boya, bembeyaz bir ruj ve halihazırda kalın olan dudaklarını daha da belirginleştiren dudak kalemi. Hangisi "görsel" sanatçı, siz karar verin... Makyaj sanatı CNBC-e'de yayınlanan "Desperate Housewives" dizisinin yıldızı Teri Hatcher, çarşamba gecesi düzenlenen Grammy Ödülleri törenine Jean Paul Gaultier imzalı transparan bir elbiseyle katıldı. "İç çamaşırı giyip giymediğim merak edilsin istemedim" diyen Hatcher durumu biraz abartıp elbisenin altına külot yerine siyah bir şort giymiş gibi görünüyor. Hatcher her ne kadar cesur bir kıyafet seçmiş olsa da törene gelirken muhafazakar yanını evde bırakamamış. Transparan böyle giyilmez. Ya hiç giymeyin, giyecekseniz de anneanne donundan sakının. Bu nasıl cesaret?