Cumartesi ‘Görücü usulü evlenebilirim’

‘Görücü usulü evlenebilirim’

27.04.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

Şevval Sam, Fatih Erkoç’un da görücü usulüyle evlendiğini söylüyor: "Şimdi çok mutlu ve karısına aşık. Ben de görücü usulüyle evlenebilirim. Çünkü aşk sonradan oluyor. Bir şeyleri paylaştıkça oluşuyor."

‘Görücü usulü evlenebilirim’

‘Görücü usulü evlenebilirim’

Şevval Sam, Fatih Erkoç’un da görücü usulüyle evlendiğini söylüyor: "Şimdi çok mutlu ve karısına aşık. Ben de görücü usulüyle evlenebilirim. Çünkü aşk sonradan oluyor. Bir şeyleri paylaştıkça oluşuyor."

Ayşegül Sönmez

Zirveye ulaşmak istemiyor. Hayatı dolu dolu yaşamak istiyor. Güzelliği ikinci planda. Ne kadar güzel gözleri olursa olsun, ona göre önemli olan buzdolabı gibi bakmamak.
Bir kere para-sailing yapmış. "Deniz üzerinde uçma duygusu çok güzel ama o sessizlik insanı ürkütüyor. Yükseldikçe aşağıdan gelen sesleri duyamıyorsun. Zirvede sadece yalnızlık var" diyor. Bu yüzden bir uçurtma olmak yerine uçurtmayı seyreden olmayı tercih ettiğini söylüyor.

Gece çalışan bir annenin küçük kızı olmak nasıl bir şeydi?
Annem ben sekiz yaşındayken çalışmaya başladı. Çok zor bir hayatı oldu. Bizim şimdiki sıkıntılarımız çok lüks dertler. Ben o yaşlardayken birkaç gün birbirimizi göremiyorduk. Mesela ben okuldan geldiğim zaman o çoktan provaya gitmiş oluyordu. Yatma saatimde zaten çalışıyordu. O gelip yatıyordu, ben kalkıp okula gidiyordum. Hiç görüşemediğimiz zamanlar oluyordu. Bazen gece yatmıyordu, beni bekliyordu. Bana kahvaltı hazırlıyordu. Bu konuda çok zayıfım ona karşı. Beni okula yolluyordu. Sonra yatıyordu. Beni hayatta en iyi anlayan kadın annem. Onu da en iyi anlayan benim. Birbirini en iyi anlayan iki kişiyiz. Büyüdükçe her olay, her adım onu biraz daha anlamama sebep oldu.

Siz de genç bir anne olarak anneliği nasıl yaşıyorsunuz?
Anneliğe erişmek öyle çocuk doğar doğmaz olmuyor. Ben hâlâ gerçek anneliğe erişmiş değilim. Çünkü bu zamanla yıllar sonra olan bir şey.

Yalnız anne olmak, anneniz gibi, zor mu?
Aslında Tarık Emir’i tek başıma büyütmüyorum. Benimki daha lüks dertler gerçekten. Metin (Tekin) çok iyi bir baba. Benimle çocuk konusunda paralel gitmeyi başardı. Biz Metin’le çok şık ayrıldık. Bir gün bile birbirimiz hakkında kötü bir laf etmeden, birbirimizi utandırmadan. Bu konuda Metin’in hakkını ödeyemem. Gerçek bir baba.

Şimdi iki iyi dost musunuz?
İnsan sonradan çok iyi dost olamaz. Bu çok zor bir şey. Ama Metin hayatımın önemli bir insanı. Hayatımın sonuna kadar Tarık Emir’den dolayı var olacak bir insan. Onun hakkını kimseye yedirmem.

Müthiş bir aşkla evlendiniz ve aşk bittiği için mi ayrıldınız?
Kendi adıma konuşursam evet. Ben aşkın olmadığı yerde bir dakika bile duramıyorum, ne olursa olsun. Maddi ve manevi hiçbir şey umrumda olmuyor. Olmadı da zaten. Metin’in evinden çantamı ve çocuğumu aldım çıktım ve yepyeni bir hayata atıldım. Ne yaparım ne ederim, o sırada bilmiyordum. Şansım yaver gitti. Maddi ve manevi açıdan çok sıkıntılı dönemlerim olmadı mı? Oldu. Bunlardan keyif almasını bildim. Çünkü benim standardım düşecek diye bir korkum yok. Benim tek derdim Tarık Emir. Onu güzel okutabilmek ve ona huzurlu bir ortam sağlayabilmek. Aşırı lüks ve her şeyi veren bir anne değilim.
Benim için şekiller, elbiseler, modalar hiç önem taşımıyor. Giyime meraklı bir insan, bana göre kendinde çok büyük eksiklik taşıyan bir insandır. Anneme bakıyorum mesela, çok enteresan, pijamayla uçağa biniyor. Ama onun üzerinde pijama olduğunu anlamanıza imkan yok. Çünkü kadın ne giyse taşıyor. Müthiş bir ışığı var. Konuştuğu anda ağzının içine düşersiniz. Müthiş bir elektrik. Böyle bir anneye sahip olduğum için çok şanslıyım.

Sizde hırstan eser yok. "Yeter ki mutlu ve huzurlu olayım, gündemde falan da kalmayayım" mı diyorsunuz?
Ruhumu satmayayım. Tüm derdim bu. Tüm ilişkiler klişe. Güzellik yarışmasına gireceksin, sonra manken sonra spiker sonra şarkıcı olacaksın. Aşamalar filan var. Bende tam tersi. Ben kaset falan çıkarmadım. Sadece iki tane klibim var. En son İş Bankası Kültür Merkezi’nin düzenlediği Özdemir Asaf’ı Anma Gecesi’nde şarkı söyledim. Böyle işlerde olmak benim için daha gurur verici. Bugüne kadar albümüm olsun demediğim için bir albüm yapmadım. Bir gün sevdiğim şarkıları, ruhumu ve duygumu kattığım şarkıları daha geniş kitlelerle paylaşmaya karar verirsem albüm çıkarırım. Benim için çok zor bir şey değil. Müzik camiası içinde büyüdüm zaten. Her tarafım şirket. Benimle proje yapmak isteyen şirketler de var ama ben istiyorum ki yaptığım müzik, arkasında durabileceğim bir şey olsun. Şimdi alaturkayı moda haline getirdiler. Allah’tan yedi senedir bağırıyorum "Ben alaturkacıyım" diye. Benim gözlerim doluyor, boğazım düğümleniyor bazı şarkıları söylerken. Sadettin Kaynak’ı, Selahattin Pınar’ı çok severim. Hayatımın her köşesinde alaturka müzik var. Milimetre milimetre dinlerim. Haa huu, lay lay lom dinlemem. Annemle mesela oturup türkü söyleriz sabaha kadar.

Veli Çelik’ten ayrılmanızın nedeni beraber iş yapmış olmanın getirdiği yorgunluk muydu?
Yorucu bir şey hem beraber çalışmak hem de aşk yaşamak. Ama Veli Çelik çok profesyonel bir adam. Yani bunun için sizi kayırması söz konusu değil. Aşkımızı etkilemedi bu durumumuz. Geçen kasımda ayrıldık. Yoruldum. Şu an kimseyi istemiyorum. Şimdi oğlum diyorum. Hayatımdaki tek erkek Tarık Emir. Evde oturup biraz beste yapmak falan istiyorum.

Tarık Emir sizi sevgililerinizden kıskanıyor mu?
Hayatıma girenler arkadaşım gibi oldu. Onun psikolojisini bozacak tavırda olmadı. Kimseyle birlikte yaşamadım. Birlikte bir-iki defa bir yerlere gittik. Bizim gezmemize o katıldı filan. Dolayısıyla şu ana kadar öyle bir rahatsızlıkla karşılaşmadım. Çok da iç içe geçmiş bir ilişkiye taraftar değilim açıkçası. Tarık Emir’le tanıştırabilirim. O da bir gün gelecek, aşkı anlayacak. Yuvada sevgilisi var şimdiden.

Şimdi evliliğe karşı mısınız?
Genel itibariyle evlilik karşıtıyım, evet. Ya da şöyle... Evlilik çok ileri yaşlarda yaşanabilecek ve dostluk üzerine kurulması gereken bir kurum. Yani aşk evliliği diyorlar. Yok böyle bir şey. Çiftler birbirlerine aşıksa evlenmemeleri lazım. İleri yaşlarda gerçekten sırtını dayayabileceğin, dostun olan biriyle, aynı dili konuşabiliyorsan evlen ve çocuk sahibi ol. Ben mesela görücü usulü evlenmeye karşı değilim, biliyor musunuz? Gerçekten. Dayatma şeklinde değil. Birbirini iyi tanıyan iki aile tarafından tanıştırılırsınız ve olabilir. Evet ya... Neden olmasın? Böyle evlenen insanlarda daha büyük mutluluklar oluyor. Ben bunu gördüm, gözlemledim. Bir gün evlenirsem bu şekilde evlenebilirim. Fatih Erkoç, karısıyla görücü usulü evlenmiş. Çok mutlu. Karısına aşık şimdi. Aşk da sonradan zamanla oluyor. Çocuk sevgisi de öyle. Bir şeyleri paylaştıkça oluşuyor. Emek verdikçe çocuğuna, anne daha çok bağlanıyor

"Metin’in ardından futboldan soğudum"
Hala Beşiktaşlıyım. Tezahürat konusunda Beşiktaşlılar’ın üzerine kimse yoktur. Müthiş yaratıcılardır. Esprili ve ironik. Ama Metin’le ayrıldıktan sonra futboldan çok soğudum. İster istemez. Sonra Tarık Emir’le ilgilenmekten fırsat bulamadım. Şimdi o büyüsün, onunla maçlara gitmek istiyorum. Alışsın şimdiden. Gerçi futbolu sevmiyor, basketbol ve voleybol oynamayı tercih ediyor. Ama onu da annesi gibi kapalı tribüncü yapacağım.

"Çıldırmak üzereyim, Yavuz Bingöl de kim?"
Siz de mi inandınız o habere? Çıldırmak üzereyim. Yavuz Bingöl de kim? Onu bir kez Vizontele’nin galasından sonra annemle gittiğimiz Zihni Bar’da gördüm. Yanımızda Hüseyin Turan, Yılmaz Erdoğan, herkes vardı. Böyle bir şey yok. Bu haberin ne amaçla çıkarıldığını bilmiyorum ve inatla Yavuz Bingöl demelerine çıldırıyorum. Bu basit oyunlara alet edilecek en son insan benim bu memlekette. Bir ben bir de annem. Biz hiçbir zaman böyle şeylerle gündeme gelmeyi tercih etmemiş iki tipiz. Bu haber sayesinde birilerine faydam dokunduysa sevinirim. Ama ben yara almak istemiyorum.

"Ofsaytı anlamak zor değil"
Futboldan iyi anlarım. Metin her maçtan döndüğünde oturur, önce benimle kritik yapardı. Ofsaytı anlamak çok zor bir şey değil. Tık diye bir anda anlaşılacak bir şey. Geniş görmek lazım. Diyelim ki Beşiktaş-Galatasaray maçı. Beşiktaş topla geliyor. Önünde bir Galatasaraylı futbolcu var. Galatasaraylı futbolcuyla Galatasaraylı kaleci arasında bir Beşiktaşlı futbolcu varsa, top ayaktan çıktığı anda bu ofsayt olur.

"Nouma kimseye pabuç bırakmıyor"
Nouma’nın her anlamda tarzını çok seviyorum. Kıyafetlerini, çıkışlarını, sinirini. En sevdiğim tarafı kimseye pabuç bırakmaması. Kaypak tavır benim hoşuma gitmiyor. "Ayy bunu dersem olmaz, o yüzden demeyeyim." Ne içinden geliyorsa söyle. Nouma öyle işte. İçinden geldiği gibi giyiniyor, konuşuyor. Arkasında da durabiliyor. O da ruhunu satmayanlardan.




CUMARTESİ