Cumartesi Hapşu... Hapşu... Hapşu...

Hapşu... Hapşu... Hapşu...

02.06.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

Kedi gibi hapşırıyorum. Nezleyim, hastayım, çok fenayım. Meğer tımar edilmek istiyormuşum

Hapşu... Hapşu... Hapşu...

tubakyol@yahoo.com Ne zaman hapşırsam Loko yanıma geliyor. Beni kedi zannediyor da üzerime mi saldıracak az sonra, yoksa hasta olduğumu anladı da şefkat mi gösterecek? Hapşırıklarım bitince bakıyorum; karşıma geçmiş, gözlerini dikmiş, bana bakıyor. Onu seveyim diye kendini paralar normalde. "Büyüdü benim oğlum, akıllandı" diyor sahibi. Hadi canım. Köpek bile köpekler gibi hasta olduğumu anladı, benden uzak duruyor. Nezle oldum. Hapşu. Hapşu. Hapşu. Her seferinde arka arkaya üç kere. Kedisever bir arkadaşım kedi gibi hapşırdığımı söyler. Şimdi köpeksever bir arkadaşımın köpekli evinde bakılıyorum. Hep yatmıyorum. Anadolu Hisarı'nda dere kenarında bir yer var. Birkaç gün de arabaya konulup oraya götürüldüm; açılayım, güneş göreyim diye. Oturup kitap okuyorum. Ve okudum. Okuduğumu anlayınca yüksek sesle "bakıcıma" da okudum: "Tımar edilme çağrısı rahatsızlıklarının başlıcaları nezle, grip, baş ağrısı, karın ağrısı, deri bozuklukları, larenjittir...""Tımar edilme"den kasıt maymunların birbirlerinin vücutlarındaki pislikleri temizlemeleri hadisesi.Bu hadise temizliğin yanı sıra maymunlar için bir tür sosyal faaliyet. Böylece işbirliği yapıyor, topluluk içindeki bağlarını güçlendiriyorlar falan filan.Bizim temizlenmesi gereken bir kürkümüz yok. Nezle oldum diye arkadaşımdan bakım adı altında beni keselemesini talep etmiş değilim yani.Ama tımarlama faaliyetlerimiz (mesela tıbbi bakım), hatta bu faaliyetlere duyduğumuz ihtiyaç yüzünden tımar edilme çağrısı rahatsızlıklarımız varmış.Bakınız: Hapşu, hapşu, hapşu...Tımar olarak beklediğimiz de biraz ilgi, şefkat, TV karşısındaki kanepe, ıhlamur, çorba vesaire. Bu pek ciddi olmayan ama yatmalı hastalıklar esnasında, hep yattığımız ve şahane korunduğumuz bebeklikteki ihtimamı görmekmiş maksadımız.* * *Hasta numarası mı yapıyorum ben? Ben değil. Vücudum. Şişşşt, hapşırma!Şu şeyleri okuyorum, hadi ben salağım, inanıyorum. İnsan bari hastalığını ciddiye alan, ona bakan kimseye okumaz bunu, değil mi? Ayaklandım mecburen. Şişşşt, numara yapma! Oyuncularda en sık rastlanan hafif rahatsızlık boğaz ağrısı, boğazda iltihap falanmış. Stres altında kaldıklarında, tımarlanmaya ihtiyaç duyduklarında aniden larenjit oluverirlermiş.Böylece oyuncunun sesi kısılıyor, bir süre çalışmıyor, dinleniyor, ilgi görüyor...Güreşçilerde en sık rastlanan hafif rahatsızlık ise deri döküntüsü gibi cilt hastalıklarıymış.Niye?Bir oyuncunun vücudunda deri döküntüsü olması işini pek aksatmaz, ona da dinlenme imkanı sunmazdı çünkü.Ve bir güreşçinin sesinin kısılmasını da kimse umursamazdı..."Tımar edilme çağrısı rahatsızlıklarının" böyle kişinin mesleğine bağlı olarak adeta ısmarlama olduğu söyleniyor."Sanat için soyunan" oyuncuların da, çıplak sahneleri arttıkça, larenjit yerine deri dökülmesinden mustarip olma ihtimalleri artıyormuş.Bizde hangi oyuncu şu basit cilt hastalığına yakalanabilir?"Son Osmanlı"da Anna Babkova'yı saymazsak, son yıllarda Türk filmlerinde genellikle erkekler soyunuyor. Tarık Akan, Fikret Kuşkan, Nuri Bilge Ceylan'ın poposu...Tarık Akan'ın "Pehlivan" diye de bir filmi yok muydu? Yenilen pehlivanın halinden soyunan oyuncu anlar "Yabancı Damat"ta ve "Elveda Derken"de esas kızlar ölümcül hasta, "Hatırla Sevgili"de esas oğlan bir süre koleradan komadaydı, "Binbir Gece"de de esas oğlan ile esas kız dönüşümlü olarak hastaneye yatıp yatıp çıkıyorlar...Diziler sıkıştı mı, ilgi çekmek için ya birini ölümcül bir hastalığa yakalandırırlar ya da trafik kazası, vurulma gibi bir sebepten komaya yatırırlar.Ve ilgi de çekerler.Niye?Nasılsa sanal, tımar faaliyeti daha şiddetli ve ciddi hastalıklarla yansıtılabiliyor ekrandan. Hollanda'daki böbrek yarışmasını duydunuz mu peki? Böbrek bekleyen üç hasta, ölüm döşeğinde birini böbreğini kendisine vermeye ikna etmeye çalışıyor. İzleyici de tuttuğu yarışmacıya SMS göndererek, onun hayatta kalmasını sağlayacak.Bu ne peki?Tımar mı?Abartmışlar! Dizilerde sezon sonu tımarı: Kaza, koma, herkes hasta Ne numarası yahu! Benim nezlem gerçek. Sebebi de ortada: Virüsler.İddia sahipleri bu hastalıklara sebep olan virüslerle her an bir arada olduğumuzu söylüyor. "Niye bazen bizi hasta ediyorlar, bazen dokunmuyorlar?" diye soruyorlar. Başarılı ve dengeli kimselerde bu tür tımar edilme çağrısı rahatsızlıklara pek rastlanmadığını da söylüyorlar.Bunlar bana resmen "başarısız ve dengesiz" diyorlar!Başarısız ve dengesiz olabilirim ama, nezle olma sebebimin vücut direncimin düşmesi olarak açıklanmasını tercih ederim. Hafif olabilir, basit olabilir ama nezle, grip falan da nihayetinde hastalık işte! Gerçi gribin ilaçla bir haftada, ilaçsız yedi günde iyileştiğinin söylenmesi savunmamı biraz zayıflatıyor ama...Peki başarılı ve dengeli insanlar hiç mi nezle olmaz?Mustafa Koç hiç mi hapşırmaz? Ya leoparlar? Kurtlar?Kedi ve köpeklere kıyasla daha az hapşırıyor olabilirler.Ben de bari görüntüyü kurtarayım. Bir iyileşeyim, ilk iş leopar hapşırığı nedir, nasıldır öğrenip, öyle hapşıracağım.En azından uzatayım, azıcık karizmatik olsun: Haaaapşuuuuu. Mustafa Koç hiç mi hapşırmaz? Ben niye nezle oldum? Mesleğe göre ısmarlama tımar edilme çağrısı rahatsızlıkları varmış meğer -benimki niye nezle?Klavyenin tuşlarına basmayı engelleyen hafif bir rahatsızlık yok muydu, ona yakalansaydım...Depresyondayım. manik depresif köşe