Cumartesi “Her film yeni bir zorluktur”

“Her film yeni bir zorluktur”

28.01.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:

Bu hafta “Satıcı” adlı yeni filmi gösterime giren Oscar’lı İranlı yönetmen Asghar Farhadi: “Her film yeni bir zorluktur ve sanki sıfırdan başlıyor gibi hissedersiniz. Nereye sürüklendiğinizi veya ne yaptığınızı bilmezsiniz”

“Her film yeni bir zorluktur”

Çağdaş İran sinemasının yeni nesil temsilcilerinden, “Ayrılık”ın yönetmeni Asghar Farhadi’nin 89. Akademi Ödülleri’ne En İyi Yabancı Dilde Film dalında aday olan filmi “Satıcı / Forushande”, bu hafta gösterimde. Cannes Film Festivali’nden En İyi Senaryo ve En İyi Erkek Oyuncu (Shahab Hosseini) ödülleriyle dönen film, Rana’nın saldırıya uğramasının ardından eşi Emad’la ilişkilerinin değişmesini konu alıyor. Farhadi’yle Cannes sırasında bir yuvarlak masa söyleşisinde bir araya geldik ve “Satıcı”yı konuştuk.

Haberin Devamı

- Filmde çiftin canlandırdığı oyun olarak Arthur Miller imzalı “Satıcının Ölümü”nü seçme nedeninizi açıklayabilir misiniz?

Öncelikle ana hikayemi geliştirmeye başladım. Bu hikayede tiyatrocu bir çift oyun sahneliyordu. Dolayısıyla onların sahneleyeceği bir oyuna ihtiyacım olduğunu fark ettim. “Satıcının Ölümü”nü düşünmeye başladım ve oyunun hikaye örgüsüyle arasındaki bağın kuvvetli olduğunu fark ettim. Filmin sonunda hikayeye dahil olan karakterin adeta “satıcı”nın İranlı versiyonu olduğunu gördüm.

- Peki, filmin adı neden “Satıcı”?

Filme en yakışan adı Farsçası olan “Forushande”. Çünkü oyunun adının da Farsçasında, İngilizcesi olan “The Salesman”ın tersine cinsiyet ayrımı yok. Filmin sonunda çıkan satıcının yanı sıra bedenini satan kadın da var. Ayrıca ana karakter de ruhunu, insanlığını ve dürüstlüğünü kapıldığı şiddet sarmalı içinde satıyor. Bu ismin hangi karaktere daha çok yakıştığına karar vermek izleyiciye düşüyor.

Haberin Devamı

“Tema şiddetti”

- Filmde daha önce işlediğiniz temaları görüyoruz. Kariyerinizde belli bir temasal bütünlüğün peşinde olduğunuzu söyleyebilir miyiz?

Evet, filmlerimin yapısını üzerine kurduğum ortak noktalar var. Mesela yargı veya insan ilişkilerinin karışık yapısı gibi konulara eğiliyorum. Her zaman fazladan bir konu daha oluyor bunlara eklenen. Bu filmde bu konu, şiddet ve kişilerin kendi uyguladıkları şiddeti haklı çıkarmalarıydı.

- Şiddeti haklı çıkarma ilk çıkış noktanız mıydı?

“Her film yeni bir zorluktur”

Bir filme başlarken temayı hiç düşünmem. Önce hikaye aklıma gelir. Hikayenin ilk taslağı hazır olduğunda temanın ne olduğunu görürüm. Senaryoyu yeniden yazarken bu temayı öne çıkaracak yeni noktalar eklerim.

- Öne çıkardığınız detaylardan örnek verebilir misiniz?

“Satıcı”da şiddet tema olarak öne çıktığında alakasız görünebilecek detaylar ekledim. Mesela çift arabada giderken, az daha kaza yapıyorlar. Burada bir sürücü onlara küfrediyor. Bunu senaryoya yaşadığımız gündelik şiddete örnek olarak ekledim.

- İran’da çalışırken kısıtlamalarla karşılaşıyor musunuz?

Film çekerken takip edilmesi gereken dini ve politik kaideler var. Bunlarla çalışmak zorundasınız. Hayatımın büyük bölümünü bu rejimin içinde geçirdiğim için onlarla nasıl çalışacağımı çok iyi biliyorum.

Haberin Devamı

“Ülkemde çekmek istedim”

- “Geçmiş”ten sonra yeniden İran’da çalışmak nasıldı?

Aslında bir sonraki filmimi de Avrupa’da çekecektim ama alıştığım ekiple kendi ülkemde film çekme konusunda nostaljik hislere kapıldım. Alıştığım ekiple çalışmak daha basit, daha kolay benim için. “Satıcı”nın yapım sürecinin bu kadar hızlı olmasını beklemiyordum ama insanlar bu filmde benimle çalışma konusunda hevesliydiler ve her şey beklediğimden daha hızlı gelişti. Gerçek bir mutluluktu benim için.

- Fransa’da “Geçmiş”i çektikten sonra bu deneyim sizi değiştirdi mi?

Her filmden sonra değişirsiniz, yeni kabiliyetler ve deneyimler kazanırsınız. Adeta bir katman daha eklenir. Aynı zamanda da her film yeni bir zorluktur ve sanki sıfırdan başlıyor gibi hissedersiniz. Nereye sürüklendiğinizi veya ne yaptığınızı bilmezsiniz, bunu daha önce yapmıştım diye bir güven duyamazsınız. Araba sürmek gibi. Dört dörtlük bir şoför olabilirsiniz ama bilirsiniz ki bir kaza yaparsanız sürme kabiliyetinizi ve güveninizi kaybedeceksiniz. Her filme başlarken aynı endişeler, güvensizlikler ve kaybolma korkusuyla boğuşursunuz. Kaza yapmaktan kaçınmaya çalışırsınız.

Haberin Devamı

- İtalyan Yeni Gerçekçiliği akımı ve Alfred Hitchcock bu filmdeki referans noktalarınız arasında mıydı?

İtalyan Yeni Gerçekçiliği sadece benim için değil, birçok İranlı yönetmen için ilham kaynağı. Çünkü bu akım gücünü sosyal gerçekleri sergilemekten alıyor. Filmlerimde Hitchcock’u akla getiren ise hikaye anlatma üslubu olabilir. Filmlerimde hikayeye, hikaye akışına ve bir gizem olmasına çok önem veriyorum. Ama Hitchcock’la fark, benim filmlerimin daha gerçekçi bir yerden beslenip sosyal durumlara sıkı sıkıya sarılması olabilir. Doğrusu sinemadaki bu iki yolun bir karışımı olabilir sinemam.

“Her film yeni bir zorluktur”

“Filmlerimin İran’a ait olduğunu düşünüyorlar”

- Avrupa ve ABD’deki başarılarınız İran’da nasıl görünüyor?


İranlı insanları sevindiriyor. Çünkü filmlerimin şöyle bir özelliği var: İranlılar, filmlerimi sadece sinefil veya eleştirmen gibi değerlendirmiyor ve filmlerin İran’a ait olduğunu düşünüyorlar. Böylece kazanılan başarıların onlara da ait olduğunu hissediyorlar. İranlı izleyicilerin büyük bölümünden takdir görüyorum. Ancak bir grup radikal insan sadece benim değil; bütün İran filmlerinin İran dışında takdir görmesini veya tanınmasını İran’a veya İran rejimine karşı bir komplonun parçası olarak görüyor. Bu insanlar için filmlerimin başarısı şüphe uyandırıyor.