Cumartesi “Her sene albüm yapılmaz, sanatçı kendini özletmeli”

“Her sene albüm yapılmaz, sanatçı kendini özletmeli”

22.03.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:

Uzun bir süredir sesini duymadığımız Asya yeni albümüyle geri döndü. “Sanatçı kendini özletmeli” diyen Asya, müzik piyasasında üretimin azalmasından ve tatsız tuzsuz işlerden de dert yanıyor

“Her sene albüm yapılmaz, sanatçı kendini özletmeli”

Denizin kıyısında, beyaz dev bir kafesin içinde, sesi güzel, kendi güzel minicik bir kadın şarkı söylüyor desem... Eminim hepinizin aklına 90’lı yılların efsanelerinden “Beni Aldattın” şarkısı ile Asya gelir. En son yedi sene önce bir albüm yapan ve uzunca bir süredir sesi soluğu çıkmayan Asya yeni albümü “Aşk İz Bırakır” ile karşımızda. O bu geçen sürede hiç kopmamış zaten müzikten, şimdi de çoğunluğu kendisine ait olan şarkılardan oluşan bu albümle kaldığı yerden devam ediyor. Tek endişesi yeni neslin onu tanımaması. Albümün sürprizi ise Leman Sam’dan dinleyip sevdiğimiz “Anladım” şarkısı. Böyle kemikleşmiş şarkıların cover’larını sevdirmek zordur ama Asya’nınki kulağa çok hoş geliyor.
Asya ile yeni albümünü konuşmak üzere Konca Cibili’nin resim atölyesinde buluşuyoruz. Asya sık sık bu atölyeye gidip resim yapıyor çünkü, “Müzik kadar güzel bir şey, terapi gibi oluyor” diyor. Bu arada 18 yaş altı okurlara tavsiye: Youtube’a Asya yazıp şarkılarını dinleyin.

Malum soruyla başlamak isterim. Nerelerdeydiniz?

2007’de bir albüm yaptım.
O arada annem vefat etti. Onun acısıyla, üzüntüsüyle o albümle ilgili hiçbir şey yapamadım.
O acıyı dindirmek uzun sürdü bende. Üç sene kadar onun mücadelesini verdikten sonra dedim ki artık hayata dönmek, yeniden bir şeyler yapmak lazım. Bu arada şarkı arayışına girdim. Çok zor artık şarkı bulmak, üretim nerdeyse durdu. Var olan şeyler de daha öncekilerin tekrarı gibi. Bu arada yavaş yavaş kendime ait şeyler çıkmaya başladı; küçük küçük melodiler, sözler... Kendime ait şarkıların ağırlıkta olduğu bir albüm oldu. Sibel Algan, Turan Sarıbay, Özgen Akçetin, Zeynep Talu, Leman Sam ve Aykut Gürel gibi değerli müzisyenlerle çalıştım.

Haberin Devamı

İlk kez mi kendi işlerinizin ağırlıkta olduğu albüm yaptınız?

Bundan önceki albümüm de öyleydi. Artık müzik yapan her insanın kendisinin üretim yapması lazım. Dijital dünya o kadar insanları avucunun içine aldı ki insanlar artık üretmek için zaman ayırmıyor. Onun için demlenmek, dinlenmek lazım.

Sizce nasıl bir albüm oldu bu altıncı albümünüz?

Fena değilim yani, çok kendimi methetmeyeyim ama... Piyasayı da takip ediyorum.
Çok tatsız tutsuz işler var.

Dediğiniz gibi hep birbirine benzeyen işler...

Bir de sıkıcı... Mesela bazı şarkıcıları dinliyorum, sanki hep aynı şarkıyı söylüyorlar. Seni duygulandırmıyor, eğlendirmiyor. Kendi adıma konuşuyorum, eğlenen de çok. Ama o alkolle alakalı bence. Türkiye’de insanlar dansla kendini motive etmeyi bilmiyor. Ancak alkolden sonra eller havaya kalkıyor. Eğlenceye ihtiyacı var insanların, bunların bir sakıncası yok. Ama sırf bu yüzden her sene albüm yapılmaz. Sanatçı kendini özletmeli.

Haberin Devamı

“100 kişiden 90’ı hatırlar o klibi”

Araya giren bu süre üzerinizde baskı oluşturdu mu?

Aslında olmadığını düşündüm ama sonra olduğunu fark ettim. Oran buran uçuklayınca, tırnak yemeye başladığın zaman anlıyorsun ki üzerinde bir baskı var. Her şeyiyle kendim ilgilendim çünkü. Öyle olunca ister istemez baskı oluyor. Ama hiç korkum yok. Bir tek handikapım var yeni jenerasyon beni tanımıyor.

Buraya gelmeden eski şarkılarınızı dinledim tekrar. 90’larda çocuktum, o şarkıları dinleyip hüzünlenecek ya da coşacak yaşta değildim ama fark ettim ki hepsini biliyorum.

Benim söylediğim 15-16 yaş. Mesela benim kızım 16 yaşında. Çok yakın bir arkadaşı “Ben ‘Beni Aldattın’ şarkısını yıllardır dinliyorum ama senin annen olduğunu bilmiyordum” diye mesaj atmış. Tabii çocuk haklı. Biraz onları yakalamakta fayda var. Albümde onları coşturacak, heyecanlandıracak şarkılar da var. Bakalım, bir ürün ortaya koyduk, sonucunu göreceğiz. Ama isim olarak hafızalardayım, hâlâ kliplerimin bile şeklini söylüyor insanlar. Mesela o kafesli klip... Buraya 100 kişi topla, 90 tanesi hatırlar o klibi.

Haberin Devamı

“Kızım çalıyor, ben söylüyorum”

Kızınızla ilişkiniz nasıldır?

Çok iyi, çok tatlıdır kızım. Acayip enerjisi olan bir çocuk maşallah. Bir güler, güller açar yüzünde. Uzun boylu, benim gibi değil. “Ay benim minyonum, üzülme” diye sever beni. Çok başarılı bir piyanist ama müzik yapmak istemiyor. Mimarlık istiyor. Çocukluğundan beri piyano çalıyor ama “Bu iş çok zor anne, ben müzisyen olamam” dedi. Bu iş hakikaten çok zor. Hem sesin güzel olacak hem saçın iyi olacak hem kaşın güzel olacak hem bacağın uzun olacak... Oldu! Başka? Yazık değil mi? Bu ülkede sanatçı sanatıyla tartışılıp gündeme gelemiyor ki...

Sizin eski şarkılarınızı bilir mi kızınız?

Biliyor da dinlemiyor. Türkçe şarkı dinlemiyor pek. Yeni yeni aşk meşk olaylarından dolayı Türkçe dinlemeye başladı. Şimdi beraber çalıp söylüyoruz, “Ah Bu Ben” şarkısını çalıyor piyanoyla, ben de söylüyorum.

“İlber Ortaylı hastasıyım, çok tatlı”

Sohbet ederken artık dans etmek, deşarj olmak kalmadı dediniz. Siz neler yaparsınız deşarj olmak için?

Resim yapıyorum, briç oynuyorum, yürüyüş, pilates yapıyorum. Bol bol okurum. Geceleri özellikle. Çok sevdiğim bir cümle var Yakup Kadri’nin “Yaban” kitabından, geçen gün Facebook’tan da paylaştım hatta:
“Ben el ayak çekildikten sonra odamın kapısını sürmeleyip kitaplarımla baş başa kalma saatini dört gözle beklerim.”
Beni anlatır bu cümle. Onun dışında tarih hastasıyımdır. Tarihle ilgili programları izlerim, yazıları okurum. Özellikle İlber Ortaylı’nın hastasıyım.
Bu kadar mı güzel anlatılır ya. Anlattığı her şey ezberimde. Şahane bir adam. Nüktedan da bir tip, çok tatlı.

Haberin Devamı

Resim yapmaya nasıl başladınız?

Bir komşum vardı, Hint. Evine gittim hoşgeldiniz demeye elimde pastamla. Baktım duvarda resimleri var. Konuşurken “Sen de gel atölyeye” dedi. O tanıştırdı beni Konca ile. Dünyanın bir ucundan gelmiş bir kadın bana burnumun ucundaki atölyeyi gösterdi. O gün bugündür geliyorum buraya. Nilüfer de geldi, burada çok güzel vakit geçirdik. Müzik kadar güzel bir şey resim. Terapi gibi oluyor, unutuyorsun, saatlerce resim yapıyorsun. Çok yarım bıraktığım iş var ama. Bir türlü başladığım resmi bitiremiyorum.