Cumartesi Hollywood’da bir "Cruz" füzesi

Hollywood’da bir "Cruz" füzesi

03.03.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

En son "Üstteki Kadın" filmiyle izlediğimiz Penelope Cruz, şu sıralar Hollywood’un yeni Sophia Loren’i olarak anılıyor. İş arkadaşları ise ona "Bela" diyor.

Hollywood’da bir Cruz füzesi

Hollywood’da bir "Cruz" füzesi

En son "Üstteki Kadın" filmiyle izlediğimiz Penelope Cruz, şu sıralar Hollywood’un yeni Sophia Loren’i olarak anılıyor. İş arkadaşları ise ona "Bela" diyor.

Penelope Cruz, Hollywood’da başarılı olan az sayıdaki Avrupalı oyuncudan biri. Salt yeteneğiyle değil Matt Damon, Nicolas Cage ve Tom Cruise ile aşk yaşadığı dedikodularıyla da kendinden söz ettiriyor. 26 yaşındaki Cruz’un, Nicolas Cage ile birlikte oynadığı "Captain Corelli’s Mandolin / Yüzbaşı Corelli’nin Mandolini", bu ay ABD’de vizyona giriyor. "Shakespeare in Love / Aşık Shakespeare"ın yönetmeni John Madden’in yönettiği film, İkinci Dünya Savaşı yıllarında yaşanan bir aşk hikayesini anlatıyor. Penelope Cruz, Hollywood’da başarı kazanmadan önce de, İspanya’nın en ünlü yıldızlarından biriydi. Oscarlı "All About My Mother / Annem Hakkında Her Şeyöde AIDS’li bir rahibeyi canlandıran Cruz’u İngilizce bilmediği için uzun süre görmezden geldi Hollywood. İngilizce öğrendiğinden beri ise, Hollywood’un gözbebeği. Şu sıralar birbirinden ünlü aktörlerle, birbirinden başarılı filmlerde rol alıyor. Beraber çalıştığı yönetmenlere göre onda her şey var: Güzellik, yetenek, gizem ve hırs.

Size bir isim takmışlar, "Troublé / Bela" diyorlar. Kim taktı bu ismi size?
Ben Affleck taktı bu ismi. Bir gün Ben ve Matt (Damon) ile sohbet ediyorduk. Her ikisi de İspanyolca biliyor, bu yüzden İspanyolca konuşuyorduk. Sonra Ben, benim İspanyolca’mı düzeltti kendince. "Hayır, ‘problem’ sözcüğünü İspanyolca’ya ‘problema’ diye çeviremezsin. ‘Troublé’ olmalı tam karşılığı" dedi. Ben de ona Madrid’de doğduğumu ve İspanyolca’nın ana dilim olduğunu söyledim. Ve benim bildiğim kadarıyla, bu dilde "troublé" diye bir sözcük yok. O gün bugündür bana "troublé" diyorlar. Bence bu isim bana çok uyuyor?

Bela mısınız yani siz? Neden?
Günlük yaşamın detaylarıyla başım belada. Asla düzenli olamıyorum. Ama insan karmaşa içinde de kendine göre bir düzen yaratıyor, kendi ritmini yakalıyor. Mesela her zaman, her şeye geç kalıyorum ben. Nasıl olduğunu bilmiyorum. Uçağımın son anonsu yapılıyor ama ben oturmaya ve müzik dinlemeye devam ediyorum. Bütün randevularıma geç gidiyorum. Bu ünlü olmakla ilgili bir şey değil. Hep böyleydim.

İspanya’da çok ünlü bir aktrissiniz. Artık Hollywood’da da yıldız oldunuz. Nasıl oldu bu geçiş?
Çok kolay olmadı. Çok uğraşmak zorunda kaldım. İspanya’daki kariyerimi bitirip yeni bir kariyere başlamak gibi değildi. Kaldığım yerden devam etmek istiyordum. Yeni olanaklar, daha ilginç roller ve farklı senaryolar bulmak istiyordum. Başlangıçta sadece birkaç kelime İngilizce biliyordum. Bu yüzden "A Walk in the Cloudsöta Keanu Reeves’in karşısında oynamak için yaptığım görüşmede kabul edilmedim. Sonra hırs yaptım ve İngilizce öğrendim.

Güzellik salonunda oyunculuk dersi
Anadiliniz gibi hakim olmadığınız bir dilde rol yapmak zor olmuyor mu?
Hayır, aslında bazı avantajları bile var diyebilirim. Bu, insana bir tür özgürlük kazandırıyor. Çünkü ne söylediğini çok fazla duymuyorsun. Bu özgürlük duygusu daha fazla risk almamı sağlıyor. Kendimi çok fazla eleştiremediğim için de güvenimi kaybetmiyorum.

Filmlerde çok farklı karakterleri canlandırıyorsunuz. Başarınızın bir sırrı var mı?
Annem bir güzellik salonu işletiyordu. Çocukluğum kadınları izleyerek, onları gözlemleyerek geçti. Hepsi birbirinden farklıydı. Oraya güzelleşmeye geliyorlardı. Onların birbirileriyle ve annemle ilişkilerini izliyordum. Çok ilginçti. Oyunculuk okulu gibiydi.

Nasıl bir çocuktunuz?
Çok hareketliydim. Fazla enerjiktim ve onu nasıl kullanacağımı bilmiyordum. 4 yaşındayken bir bale okuluna gittim. Orada hiç söz kullanmadan duygularımı ifade etmeyi öğrendim. Kendimi, değişik duyguları ifade etmek için doğmuş gibi hissediyorum. Sonra birkaç yıl tiyatroda sahneye çıktım. 14 yaşında sinemadaki ilk rollerimi almaya başladım. Oyunculuğa aşığım.

Seksi yıldız imajı, çok ağır bir yük
"Jamon Jamon" filmiyle büyük bir başarı kazandınız ve birden İspanya’nın seks objesi haline geldiniz. Ama sonra bu tür sahnelerden uzak durdunuz sanki... Bu, bilinçli bir seçim miydi?
Çok güçlü bir enerji sarıyordu beni ve bununla asıl başedeceğimi bilmiyordum. Bu filmi çektiğimde 17 yaşındaydım ve aniden "seksi yıldız" olmuştum. Bütün erotik şeylerle bağımı koparmaya çalıştım. Saçımı kısacık kestirdim, yıllarca aşk sahnelerini çekmeyi reddettim. Öpüşmüyordum bile. Herkes bana kariyerimi riske attığımı söyledi. Ama ben kalbimin sesini dinledim ve bu yüzden hiç pişman olmadım. Bu filmi çekmeye beni kimse zorlamamıştı. Ama yine de seksi kadın imajının üzerinize yapışması, beraberinde birçok zorluk getiriyor.

Matt Damon’la, Nicolas Cage’le ve son olarak da Tom Cruise ile ilişkiniz olduğu konuşuluyor. Bunlar doğru mu?
Her biri harika insanlar. Ama söylenenlerin çoğu doğru değil. Bana bu tür sorular komik geliyor. Benim ilişkilerim kimseyi ilgilendirmez. Bu işi yaptığımız için herkese kiminle yattığımızı da söylemek zorunda mıyız? Biraz anlamsız ama öyle yoğun bir baskı var ki, insanlar yalan söylemek zorunda kalıyor.

Ne dediler?
Kariyerinin henüz başında
Billy Bob Thornton, "All the Pretty Horses"ın yönetmeni
Bazen böyle büyüleyici biri ortaya çıkıyor. Çok özel bir şey, tarifi imkansız. Böyle biri geldiğinde, onun aksanı olup olmaması pek de önemli olmuyor. Penelope’nin çok uzun bir kariyeri olacak. Çünkü o çok özel.

Beni bekletmemeyi öğrendi
Brandt Joel, Penelope Cruz’un menajeri
Her zaman geç kalır. Bir keresinde ona 1.00’de buluşalım dedim ve 1.30’da gittim. Beni bekledi. ‘Nasıl oluyormuş beklemek’ diye sordum. Artık geç kalmıyor.

Karanlık işleri olan bir azize
Pedro Almodovar, "All About My Mother / Annem Hakkında Her Şey"in yönetmeni
Çok gizemli bir kadın. Bu onu, kameralar karşısında mükemmelleştiriyor. Bazen bir azize gibi görünüyor ama karanlık işlerle de ilgili bir azize sanki... Bence şimdiye kadar onun yeteneğinin sadece yüzde 1’ini izledik.

Makyajsız olgunlaştı
John Madden, ABD’de yeni vizyona giren Cruz’un son filmi "Captain Correlli’s Mandolin / Yüzbaşı Corelli’nin Mandolini"nin yönetmeni
Beyazperdede inanılmaz bir varlığı var. "Mandolin"in başında 19 yaşında saf bir kızı canlandırıyor. Ama sonra başına gelen türlü olaylardan sonra olgunlaşıyor. Penelope, bu değişimi çok iyi yansıttı filmde. Üstelik fiziksel değişime başvurmadan. Film boyunca makyaja hiç başvurmadık.

Herkesin ateşini yakabilir
Cameron Crowe, Cruz ile Tom Cruise’un beraber rol aldığı "Vanilla Sky"ın yönetmeni
Penelope’de hareket eden her şeyin içinde bir ateş yakma kabiliyeti var.



CUMARTESİ