Cumartesi İlk Anneler Günü

İlk Anneler Günü

12.05.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

Bu benim ilk "Anneler Günü"m. En çok, yarın nasıl hissedeceğimi merak ediyorum

İlk Anneler Günü

Utandım sonra. Bebeğim bir iş değil çünkü. Ama ya fazla iyimser davrandığımdan ya da annelik üzerine daha önce yeterince düşünmediğimden olsa gerek, bebeğimle birlikteyken de bir sürü başka şey yapabileceğimi sanıyordum. Kısa zamanda, en azından ilk birkaç ay için bunun mümkün olamayacağını ve dediğim gibi "bebek milleti"nin 24 saatinizin neredeyse tamamını istediğini keşfettim. Örnek: Bu yazı. Yazılana kadar kaç kez kalkıldı bilgisayarın başından, hatırlanılmıyor! Yazının ilk konusu, Anneler Günü olacaktı. Sonda söylenmesi gerekeni, başta söyleyeyim madem: Kızımın bana en büyük armağanı, ağlamalarına biraz ara vermesi olacaktır. Ağladığı zaman yüzü kıpkırmızı oluyor; teninin hemen normal rengini almasını istiyorum öyle zamanlarda. Saydam, parlak cildini göster bana... "Haydi kızım gülümse. Barışalım. Az önce olanları unutalım. Ben senin ağlamalarını unutayım, sen de benim çaresizliğimi." Tam iki satır bir şey yazayım derken başlıyor ağlamaya. Ne imla ne kompozisyon; kafamı toparlamam bile mümkün olamıyor. Geçen gün, bebek bakımı için "Bu tam zamanlı bir iş" derken buldum kendimi. Anneler Günü'ne özel hediye seçenekleri ve ödeme avantajlarını anlatan onlarca e-mail geliyor günlerdir. Hiçbirini okumadım. Reklamlar da çok sıkıcı. O e-mail'lerin hiçbirini ben yazmadığım, reklam filmlerinin hiçbirini ben çekmediğim halde kendimi alttan alta "Bana hediye alın" mesajı veriyormuşum gibi hissediyorum. Hediye istemiyor muyum? Kim istemez? Geçen yıl da istiyordum. Hatta geçen yıl bunun için "anne adayı" oluşumu öne sürmüştüm ama hediye falan alamamıştım. Bu benim ilk "Anneler Günü"m. En çok, yarın nasıl hissedeceğimi merak ediyorum. Kendinizi doğum gününüzdeki gibi mi hissedersiniz acaba? Yoksa daha mı şahane? Çok mu şımartılırsınız yoksa, "Anneler her durumda çocuklarını sever, en küçük bir hediyeyle mutlu olur" diyerek sessiz sedasız mı atlatırsınız bu günü? Defne İnci'nin kendisi bir hediye -en büyük hediye hem de- elbette ama... Sürprizler her zaman güzeldir... Anneler Günü'nüz kutlu olsun... Kim hediye istemez? Çok erkenmiş. Bebeğin gaz sorunundan, uyku düzeninden, beslenmesinden söz etmek için çok erkenmiş. Her geçen gün, gazının da, uykusuzluğunun da, beslenmesinin de farklı versiyonlarıyla karşılaşıyoruz çünkü. En çok ağladığını düşündüğüm gün, aslında en çok ağladığı gün değilmiş, sonrasında çıkıyor ortaya. (O gazların her birini tek tek yakalayıp dövmek istiyorum!) Bir tek şımarık ağlaması çok tanıdık, çok aynı. Kesik kesik ve dudaklarını sarkıtarak, tam anlamıyla şımararak ağlıyor ve belli, meme istiyor. Hâlâ mama takviyeli bir beslenme düzenimiz var ama mamadan sonra cila niyetinde emiyor Defne İnci. Sonrasında da uyuyor hemen. Mamayı en kısa zamanda gündemimizden çıkarmak istiyoruz tabii. Sütü artırmanın yolu, olabildiğince çok sıvı almak. Evin her köşesi bardak, şişe dolu. Bu arada Senem Tüten Mestçi'nin Akis Kitap tarafından yayımlanan kitabı "Bebeğimin Menüsü" de yol gösterici oldu. Bebeklerin ilk bir yıldaki beslenme düzenlerine ilişkin detaylar ve çeşitli mama tarifleri içeren kitapta Senem hanım, kendi emzirme serüveninden de söz etmiş. Bu arada da birkaç ipucu vermiş emzirmeye ilişkin. Mesela "Emzirirken canınız yanıyorsa, bebeğiniz doğru bir şekilde emmiyor demektir" diyor. Bu durumda bebeğinizin memeyi doğru olarak kavramasını sağlamanız gerekiyor. "Bebeğinizin dudakları ve çenesinin duruşunu kontrol edin. Eğer memeyi doğru kavradıysa, çenesi memeye dayanmış ve alt dudağı dışa doğru kıvrılmış olarak görünecektir." Defne İnci bu pozisyondayken bir de gülümsüyor ki görmeli. Çok komik oluyor! Doğru emzirme