Cumartesi "İyi oyuncunun her şeyine katlanırım"

"İyi oyuncunun her şeyine katlanırım"

01.03.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

Ali Poyrazoğlu, tiyatrosunun 30uncu yılında, Ferhan Şensoyun 1976da yazdığı "Bizim Sınıf"ı sahneliyor. Son zamanlarda eleştirel sözleriyle tartışma başlatmayı adet haline getiren Poyrazoğlu, sorularımızı yanıtlarken yine rahat durmadı

İyi oyuncunun her şeyine katlanırım

Ferhanın yazdığı ilk oyun ("Dur Konuşma Sus Söyle") baştan sona ilk kez benim tiyatromda oynanmıştı. Geldi tabii provaya. Çok beğendiğini söyledi. Benim gibi oyunculara bağırıp çağırmadı. Sakindi. Moral verdi. "Alinin çığlıklarına aldırmayın, o hep böyle yapar" dedi. rtalığı sallayacak, iddialı bir proje diyorsunuz "Bizim Sınıf" için. Biraz Pink Floydun "The Wall"u gibi. Eğitim sistemini ve ruhsuz işbirlikçilerini eleştiriyor. Oyunun yazarı Ferhan Şensoy provalara geldi mi, yorumunuzu beğendi mi? Siz niye bağırıyorsunuz? İnsanın eli ayağı boşalıyor! Bağırılmayacak adama asla bağırmam, terör yapmam. Oyuncuların dikkatini bir yere yöneltebilmek için gergin, hararetli prova yapmayı tercih ediyorum. İsterim ki oyuncudan alabileceğimin azamisini söküp alayım. Bağırmak oyuncuların hayal güçlerini oyunun lehine kullanabilmek için geliştirdiğim bir yöntem. Zaten yüzde yetmişi palavradır! Gerginliği lehime kullanmak için mahsusçuktan yaparım. "Yıldız Kenterle yıldızımız barışmazdı" Sırat köprüsü gibisiniz, geçen kazanıyor! Bizim işimizde okulda öğrendiklerin yetmez. Ustan ruhunu sana geçirir. Okulda bu nedense pek gerçekleşmiyor. Ben şanslıydım. Okulda ruhunu, dünyaya bakışını, sanatla ilişkisini öğrencinin ruhuna aktarabilen öğretmenlerle çalıştım. Melih Cevdet Anday, Sebahattin Kudret Aksal, Ercüment Behzat Lav, Ahmet Kutsi Tecer gibi oyun yazarlarından, şairlerden dersler aldık. Ve de Yıldız Kenter tabii. Fakat Yıldız hanımın çok yakın durduğu bir öğrencisi değildim. Yıldızımız pek barışmazdı. Bu konu aranızda hiç açıldı mı? Bu berraklıkta konuşmadık ama ikimiz de böyle olduğunu biliriz. Ancak birbirimize uzak duruşumuzda büyük bir sevgi, saygı ve birbirini sakınma gizliydi. Yani Yıldız hanımın koyduğu mesafeyi bir öğrenci olarak kendi lehime kullanmayı becerdim. Bu da bir iletişim biçimi. İşin sırrı bence öğrencide, öğretmende değil. "Bizim Sınıf"ta da öğrenci-öğretmen iletişimsizliği, eğitim sisteminin çürümüşlüğüyle hesaplaşıyoruz zaten. Bir kadın oyuncuda katlanamadıklarınız neler? İyi oyunculara hayranım ben, kötü oyuncudan hiç hoşlanmam. İyi oyuncunun her şeyine katlanırım. Kadında ya da erkekte katlanamadığım şey sıradanlıktır. Sıradan ilişkilere, sıradan insanlara, sıradan kitaplara, sıradan oyunlara katlanamam! Fabrikasyon olana tahammülüm yok. Benimle röportaja gelen herkes "Mankenler oyuncu olsun mu?" diye soruyor. Bunaldım. Olsunlar. Eleştirmen de olsunlar, çizsinler, şiir yazsınlar, gazete çıkarsınlar. Hepimiz kurtulalım. Necip Türk medyası bunu da başaracaktır. Mankenler her şeyi yapar arkadaş! Meslek birlikleri oluşmadıkça her önüne gelen, her işi yapar. Haliniz vaktiniz yerinde mi? Aileden var diyorlar da... Kendimi bilmem de ailem öyleydi. Anne tarafı doktor, doktor, doktor. Baba tarafı eczacı, eczacı, eczacı. Fransızca konuşulan bir evde doğdum ben. Annem Fransızca konuşur, keman çalardı. Tam bir cumhuriyet kızı! Babamın ilaç laboratuvarları, eczaneleri vardı. Bunun benim oyunculuğuma katkısı ise zaman zaman bedava kullandığım aspirinlerdi! Oyunculuk sevdasıyla saplandığım baş ağrılarını, babamın bedava ilaçlarıyla bir süreliğine geçirebiliyordum. Dalga geçiyorum. Çok katkısı oldu tabii. Dükkana gelip giden insanları gözetledim. "Risk almaktan hoşlanıyorum" Yılların telaffuz edilmesinden pek hoşlanmazsınız ama tiyatronuz 30uncu yılını doldurdu. Saymayı adete dönüşen jübileler yüzünden sevmiyorum. Dikkat edin, hep tuzu kurular jübile yapar oldu. Jübile yapıp kariyere devam ediyorlar. Fakir artistler jübile yapsın ki bir işlerine yarasın. Tiyatromu, 30 yıl önce Aziz Nesinin verdiği gazla kurmuştum. Çok inanmıştı bana, beni de inandırdı. Hep eleştirdik, muhalefet ettik ama bunu hep hocalarımızdan öğrendiğimiz gibi neşeli bir üslupla, farklı biçimler deneyerek yaptık. Sinema dehası Stanley Kubrick de farklı türde filmler çekerdi! O da benim gibi kendini yenilemeyi seviyormuş demek ki! Tiyatroda risk almaktan hoşlanan bir yöneticiyim ben. Bunu seyircinin de sevdiğini biliyorum çünkü hep geldiler. Mesela Yılmaz Erdoğan da bu yüzden seyircisiz kalmıyor, Türkiyeli seyirciye nasıl ulaşacağını biliyor. Prömiyeriniz 12 Martta. Daha sonra ne yapacaksınız? Bir oyunun daha provasına giriyorum: "After Play / Oyun Sonrası". Kadın oyuncu için düşündüğüm isimlerle görüşmelerimiz sürüyor. Farklı bir yapısı var. Çehov üzerine yazılmış yeni bir oyun bu. Şu anda tüm dünyayı yıkıyor. "Üç Kız Kardeş"in erkek kardeşi Andrey ile "Vanya Dayı"nın Sonyası yıllar sonra bir araya geliyor. Bir aksilik olmazsa nisanda prömiyer yapacağım. Bu arada eski Tiyatro Kare binasını da Şişli Belediyesi ile birlikte bir tiyatro eğitim merkezine dönüştürüyoruz. Çok yakında açılacak. 17-18 Marttaysa "Ödünç Yaşamlar" ile Londra, Union Chapelda olacağım. Poyrazoğluna nerelerde rastlarsınız? Ona göre, Türkiyede balık yemek için en iyi yer İzmir Polat Otelin altındaki Deniz Restoran. Parise gittiğinde Brasserie Lippte uzun uzun oturuyor. Londra, Roma ve New Yorkta da favori lokantaları var ama "rahatsız edilmemek için" isim ve adres vermiyor. Taksim-Cihangir güzergahında. Smyrna ve Refikanın yemeklerine bayılıyor. Misafirlerini Tayland yemekleri yapan Lokalde ağırlamayı seviyor. Tepebaşındaki Sodayı da beğeniyor. "O Şimdi Asker" martta vizyona giriyor amayaptığımız çalışmayı doyurucu bulmadım. Çok uzun çekti Mustafa Altıoklar, sonra kısaltırken çok önemli sahneler kuşa döndü. Dağ fare doğuracak gibi bir his var içimde. Umarım yanılıyorumdur. Cem Yılmaz için "Muslukçu olsun" dedim. Savaş Ayın işgüzarlığı. Zamanında izlemiş, beğenmiştim Cemi. Sordular. Ben de oyuncu olacağına muslukçu olsun, daha çok para kazanır, dedim. Yine de oyuncu oldu. Eee, büyük sözü dinlemiyorlar! Oyunculuk, yazarlık, radyoculuk, hepsi palavra! En büyük yeteneğimi çok az kişi takip edebiliyor: Aşçılığım! Kupon yemekler hazırladığım için evimdeki masa sadece dört kişiliktir. "Picassonun Mutfağı", Ali Poyrazoğlununki yanında halt etmiş! En büyük yeteneğim aşçılık konusunda