Cumartesi ‘Japonca bilsem Japonca söylerim’

‘Japonca bilsem Japonca söylerim’

07.05.2011 - 02:30 | Son Güncellenme:

Bedük alışkanlığını bozdu, yeni albümünün çıkış şarkısı olarak Türkçeyi tercih etti

‘Japonca bilsem Japonca söylerim’

Bedük “Onsuz çıkmam abi” dediği aynalı gözlükleri, parlak renklerdeki takım elbiseleri ve yüzündeki joker gülüşü ile süper kahraman filmlerinden fırlamış gibi bence. Çok hızlı hareket eden, bu nedenle gözünüzü onun üzerinden ayıramadığınız, sağ gösterip sol vuran karakterler var ya, onlardan.
Onunla ile geçtiğimiz hafta çıkan “Ful” adındaki yeni albümünü ve üç boyutlu klibi “Ful Animasyon”u konuşmak üzere bir araya geldik. “Yok Böyle Dans” yarışması sırasında verdiği sekiz kilodan dolayı keyfi epey yerindeydi.

Haberin Devamı

* Yeni albümünüz “Ful” bu hafta çıktı. Nasıl bir albüm bu?

18 şarkılık 65 dakikalık dolu dolu bir albüm. İlk üç şarkı yeni diğer 15 şarkı ise eski albümlerimdekilerin remiksleri. Remiks derken Türkiye’de genellikle yapıldığı gibi şarkının altına iki ritim atıp, allayıp pullayıp piyasaya sunma durumunu kast etmiyorum. Bu albümde şarkılarımı yeniden yorumlandılar. Benim en büyük kriterim kendimi tekrarlamamak. Bunda da öyle oldu. Çalıştığım isimler arasında DJ Tarkan gibi çok tanınmışlar da var bana internetten ulaşan gençler de.

* İlk klibinizi “Ful Animasyon” adlı şarkıya çektiniz. Neden onu tercih ettiniz? Türkçe olması da enteresan, siz genelde İngilizce parçalarla çıkış yaparsınız.

“Ful Animasyon” tam bir hit. Ben genelde çıkış parçalarına albüm bitmeden önce karar vermem. Her şarkıdan sonra “Kesin bu olacak” derim sonra kararım değişir. “Ful Animasyon”da biraz daha emindim. Dil konusunda bir kuralım yok. Japonca bilsem Japonca şarkı yapardım. Müziğe karşı “Trend bu, şu sıralar Türkçe tutuyor, ondan gideyim ben de” şeklinde bir bakış açım yok.

* Klibinize “Türkiye’nin ilk üç boyutlu klibi” dediniz. Ama Badem grubunun daha önce yaptığına dair itirazlar var.

Çikletten çıkacak kadar basit bir şey ile son teknolojiyi kıyaslamak gibi bir şey bu. Badem’in klibinde özel bir ekipman kullanılmadı. Yani normal çekim yapıldı ve bilgisayar üzerinde kırmızı ve yeşil renkler ayrılarak üç boyutluya benzer bir görüntü oluşturuldu. Aslında 1915 yılından beri yapılan bir şey bu. Çocukluğumuzda dergiler bir tarafı kırmızı bir tarafı yeşil gözlükler verirdi ve takınca resimler üç boyutlu gibi gözükürdü. Bu da aynı öyle. Bizimkinde ise 3 boyutlu çekim yapabilen tanesi 60 kiloluk kameralar kullanıldı, ardından da özel bir montaja girildi. Klipte kullanılan teknoloji “Avatar” filminde kullanılan aynısı, ekipman da öyle. Hatta çekim ekibi James Cameron’ın (“Avatar”ın yönetmeni) ekibinden eğitim aldı. “Türkiye’de bu derece yeni bir şey yapılacaksa ancak Bedük yapar” dedim.

Haberin Devamı


“Acun’a bana dansöz kıyafeti giydirip giydirmeyeceğini sordum”

*“Yok Böyle Dans” popüler bir işti. Sizin gibi sıra dışı şeyler ortaya koymak için gayret gösteren birinin o yarışmaya katılması yadırgandı.

Biliyorum ama umursamadım. “İstediği kadar yadırgansın” dedim. Ben dans müziği yapıyorum. MTV’de varsam niye Show TV’de olmayayım? Ama tabii ki teklif geldiğinde hemen kabul etmedim. Acun Ilıcalı ile konuştum. İnsanın aklına bu tip platformlarda olabilecek şeyler geliyor. Mesela ilk görüşmede ona “Bu, erkeklerin dansöz kıyafeti giyip dans ettikleri bir şey olmayacak değil mi?” dedim. Bana “Seni tamamen serbest bırakacağız, Bedük tarzı neyse öyle olacaksın” dedi. Reyting için beni olmadığım bir şeye çevirmeyeceğine inandığım için katıldım. Ayrıca kazanılan paranın bir hayır işi için harcanacak olması da etkiliydi tabii. Hem fena mı? Çocuklarıma ve torunlarıma anlatacak bir anım oldu.

* Daha önceki röportajlarınızda “Ben dans etmem ettiririm” demiştiniz. Şimdi siz de kulübe gittiğinizde dans ediyor musunuz?

Zamansızlıktan hiçbir yere gidemiyorum. Hem gitsem de kalkıp salsa, çaça mı yapacağım? Ama dans yarışmasının faydalı olduğu noktalar var. Mesela son klip için yurtdışından bir koreograf ile çalıştık. Bana çok iyi olduğumu söyledi. Bedenime hakim olmayı, hareketlerimi kontrol etmeyi öğrendim. Bir de 1,5 ayda 8 kilo verdim.

“Bazen karşımdaki karım mı, menajerim mi karıştırıyorum”

* Albümlerinizin kartonet tasarımları dahil olmak üzere her detayla bizzat ilgileniyorsunuz. Kimsenin yaptığı işi beğenmiyor musunuz?

Aynen öyle. Daha iyi yapan birini görmediğim için ben yapıyorum. Bu “Benden daha iyisi olamaz” demek değil, sadece rastlamadım. Bir de Bedük benim yarattığım bir proje. Onu en iyi ben anlatırım gibi bir hissiyat içerisindeyim. Menajerliğimi de bana en yakın insan olan eşim Zehra yapıyor.

* Aynı iş yerinde çalışan evli çiftler zorluklar yaşar. Sizde durum nasıl?

Hayatımız o kadar hareketli ki monotonlaşmaya şansımız kalmıyor. Her gün birbirimizin yeni bir yönünü fark ediyoruz. Arada tabii ki tartışıyoruz. Mesela buraya gelirken iş yüzünden atıştık. Ben bazen karşımdaki menajerim mi karım mı karıştırabiliyorum ama Zehra çok
profesyonel. Sonuçta sevgi ve saygı olduğu sürece de iki ilişki de devam ediyor.

Yazarlar