Cumartesi “Kanser değil, ben güçlüyüm!”

“Kanser değil, ben güçlüyüm!”

27.08.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

Meme kanseriyle mücadele ederken “10 Amazon Yüksek Doz Yaşam” kitabını yazan 10 savaşçı kadından Ayşe Durul Aslan, Elif Bozkurt ve Leyla Bahtiyar: “Her kemoterapi damlası yüksek doz yaşamdı. Kanser değil, ben güçlüyüm dedik”

“Kanser değil,  ben güçlüyüm”

Farklı şehirlerden, mesleklerden 10 kadındı onlar. Ortak noktaları meme kanseri. Sosyal medyada buluştular ve daha yüz

“Kanser değil,  ben güçlüyüm”
yüze tanışmadan bir kitap yazdılar. “10 Amazon Yüksek Doz Yaşam” Eton Yayınevi’nden çıktı. Birbirlerine ikinci aile olan ve kitapta hikayelerini paylaşan bu Amazonlardan üçüyle buluştuk. Ameliyat, kemoterapi, radyoterapi, fizik tedavi gibi zorlu süreçleri geride bırakmışlar artık. Kitabın koordinatörü Leyla Bahtiyar şu ana kadar altı operasyon geçirmiş. Nazar değmesin diye yaşını söylemiyor ama ruhu çok genç, ona emin oluyorsunuz. Elif Bozkurt 22 yaşında meme kanserine yakalanarak doktorlarını bile şaşırtmış. Ben karşımda kıpır kıpır, cıvıl cıvıl bir genç kadın buldum. Grubun en ağırbaşlısı Ayşe Durul Aslan’ın dedesi ve iki halasına da uğramış meme kanseri...

Haberin Devamı

- Kanseri yendiniz. Yeni bir bakış açısı getirdi mi bu tecrübe?

Elif Bozkurt: Kanser ödül olur mu? Bana ödül oldu bu kanser, önceden üzüldüğüm şeylere üzülmüyorum. Geziyorum, hayatımı yaşıyorum.

Ayşe Durul Aslan: Hayatın değerini biliyorum, her nefesi şükürle alıyorum. Empati kurmayı, sabretmeyi öğrendim. Güzel söz söylemenin değeri ne fazlaymış. Felaket senaryosu gibi görüp iyileşemeyeceğinizi düşünenler oluyor, maskenizle görünce bulaşıcı hastalıkmış gibi çocuğunu saklayanlar da... Yaşanan anın değerini anlıyoruz.

- Hayatı hep yüksek dozda mı yaşıyorsunuz?

Leyla Bahtiyar: Biz her kemoterapi damlasını yüksek doz yaşam olarak görüp hayata daha bağlanarak yaşadık. Bu ismi öneren Rukiye Işık Doğdu’muzu maalesef yaklaşık iki ay önce kaybettik. 4. evredeydi ama hayattan hiç kopmadı, hepimize en büyük desteği o verdi. “Bugünün tekrarı yok a dostlar. Ertelemeyin.Yaşamak mühim. Yaşayın, ertelemeyin” dedi.

Haberin Devamı

- Hikayenizi biraz da esprili bir dille yazmışsınız, özellikle Elif Bozkurt.

Elif B.: Çok pozitif anlattım çünkü öyle yaşadım, eve hapsetmedim kendimi. Saçlarımı kazıttığımda arkamdan “Oğlum” ya da “Delikanlı” diye bağrılmasına çok maruz kaldım. Çok yakışıklı bir delikanlıydım ama...

Leyla B.: Sana delikanlı demişler yine, bana “Dayı” dediler. Kemoterapiye ilk gittiğimde baktım herkesin suratı asık, hastalık konuşuyorlar. Hastalık konuşmama kararı aldım. Kemoterapiye giderken de süslenip giyinip o kalan tek kirpiğimi boyayıp gittim.

- Hastalığınız sürecinde güçlü kalmanıza yardımcı olan bir söz var mıydı?

“Kanser değil,  ben güçlüyüm”

Leyla B.: Ben buna yenilmeyeceğim! Bu
ömrü hastalığıyla, sağlığıyla ama hakkıyla yaşayacağım dedim.

Elif B.: “Kanser güçlü değil, ben güçlüyüm” dedim. Bunu da gösterdiğime inanıyorum.

“Ortak noktamız hayata tutunmuş olmak”

- Her zaman güçlü müydünüz böyle?

Leyla B.: Hastalığı kabullendikten sonra iki şık var: Ya yenilip eriyip gidecek ya da mücadele edeceksiniz. Ailem beni hayata bağladı. Gözümü açtığımda ailemi görebilmek hastalığı yenmek için bir neden oldu ve küllerimden doğdum. Biz 10 kadın mücadeleyi seçtik, ortak noktamız hayata tutunmuş olmamız.

Haberin Devamı

Elif B.: Hastalığı öğrendiğim andan itibaren yeneceğim dedim. Hiç ağlamadım mesela. Bir tek saçlarımı kazıttıktan sonra aynaları kartonla kaplayalım dedim anneme. Sonra “Ben kel de güzelim” deyip vazgeçtim. En büyük destek ailem, ablamdı. Upuzun güzel saçlarından ötürü Rapunzel lakaplı ablam ben kelken saçlarından bana peruk yaptırmayı bile düşündü. Kıyamadım, kestirtmedim saçlarını. Şu an daha güzel ve kıvırcık saçlarım. Mücadelemin sonunda bir hediye diyorum onlara.

Ayşe D.A.: Başınıza gelene kadar kendi gücünüzün farkına varmıyorsunuz. Kızımın 9 yaşından sonraki iki yılını yatakta geçirdim.
Oyun oynadık, kitaplar okuduk. Eşim
yarı zamanlı çalışmaya başladı. Sol kolumu kullanamıyordum ama sol
kolum eşim oldu.

- Bir kitabınız var artık arkanızda. Satışlar da güzel gidiyor,
4. baskıdaymışsınız.

Ayşe D.A.: O günlere dönmekten çok etkilenip üç kere reddetmiştim yazmayı. Ama acım biraz azalınca İnsanlara
faydalı olmalı, bir şekilde umut vermeliyim deyip yataktayken yazdım. Haziranda da kitabımız Edremit Belediyesi’nin düzenlediği Tuncel Kurtiz Ödülleri gecesinde yılın en anlamlı kitabı seçildi.

“Kanser değil,  ben güçlüyüm”

Haberin Devamı

Leyla B.: O kadar güzel birleştirdik ki ellerimizi, bazen 1 kişi 10 kişi olarak, bazen de 10 kişi 1 kişiymiş gibi yaşadık. Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için oldu yani tam. Konuşurken bu kadar iyi geliyorsak birbirimize, yazdıklarımız da umut bekleyen ve ne yapacağını bilemeyen kişilere çok iyi gelecektir deyip yola çıktık.

- Şimdiki hedefleriniz neler?

Ayşe D.A.: Normal yaşama dönüş evresindeyim. Eşim yönetmen, ona yardım ediyorum şu an.

Elif B.: Şu an çalışmıyorum. İşaret dili ve tercümanlığı kursuna gittim. İşitme engelliler için öğretmen olabilirim diye düşünüyorum. Sosyal medyada yardım toplayıp çocuk esirgeme yurtlarına, kanser hastası çocukların yanına gidiyorum. Ailelere kanseri yendiğinizi söyleyince öyle bir bakıyorlar ki, “Benim de kızım iyileşecek, böyle olacak yani?” der gibi... Yüzleri ışıldıyor.

Haberin Devamı

- Nasıl yorumlar alıyorsunuz?

Leyla B.: Bizim Gazete’de köşe yazarı Ahmet Özdemir “Kanser hastalığının operasyon, kemoterapi, radyoterapi gibi tüm evrelerini yaşamış bir insan olarak diyorum ki keşke bu kitap üç sene önce çıksaydı da o kabus dolu günleri yaşamasaydım” yazdı. Bu o kadar güzel bir geri dönüş ki...

Elif B.: “Kitaptan sonra doktora gittim; ben de kanser olmuşum” diyenler oldu. “Sizden güç aldık” diyenler var. “Bir arkadaşım meme kanseri, ona alsam mı? İlk önce ben okuyup ona göndereyim mi?” diye soruyorlar.

“Kanser değil,  ben güçlüyüm”
- Nasıl bir mesaj vermek istersiniz?

Leyla B.: Kanserden korkmayın, geç kalmaktan korkun. Birinci evrede bu işin tedavisi
çok daha kolay.

Ayşe D.A.: Kadınlar kendilerine dokunmaktan korkmasın ve muhakkak aylık muayenelerini yapsınlar. Hastalar için de bir uğraş bularak tedavilerine devam etmeleri güzel bir seçenek. Psikolojik tedavinin çok faydasını gördüm. Onu tavsiye edebilirim. -