Cumartesi Karısını dövene Meclis'ten tekme

Karısını dövene Meclis'ten tekme

09.06.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

Bundan böyle dayak yiyen kadına değil kadın döven erkeğe küçümseyen, acıyan bakışlarla bakılır belki...

Karısını dövene Meclisten tekme

tubakyol@yahoo.com Ben ne zaman "Konak istiyorum" desem, arkadaşlarım gülüyor.Konakta oturmak istiyorum. Yeni dikilen triplekslerden bahsetmiyorum. Eski Türk filmi tipi bir konakta yaşamak istiyorum.Gerçekten. Bunun nesi komik?Aman tamam, siz de gülün, ne yapayım... Neye gülüyoruz? Biri tam da aklından geçen şeyi, istediği bir şeyi, o anda aklından geçtiği gibi, racona uydurmadan, aman bunu söylersem nasıl durur diye düşünmeden söyleyiverince, çok gülüyoruz. Arzu Balkan, Tamer Karadağlı ile boşanmaya karar verdiklerinde "Kimse bana acımasın" dediğinde de çok güldü herkes.Benim arkadaşlarım güldü mesela.Çünkü içten içe ona acıyorlardı. O da çıkıp "Kimse bana acımasın" deyince...İnsanın en hakiki düşüncesi ile kurduğu cümle arasında ilk ne zaman, nasıl, niye bir fark oluştu; bu fark kapanabilir mi, ne zaman, nasıl kapanır... Bir ara bunu yazarım belki.Fakat şu anda bu ikisi arasında öyle büyük bir fark var ki, düşündüğünüzü söylerseniz ya espri yapıyorsunuzdur ya da salaklık. Ki ikisi de komiktir.Şimdi ben espri yapmayacağım. Salaklık? "Kimse bana acımasın" Bir kadın kocasından dayak yediğini söylediğinde, acınası durumda olanın şiddete başvuran koca olduğunu bildiğimiz halde, kadına acıyoruz.O hissi bilirsiniz; iyi bir acımak değildir, kötü ve küçümseyici bir acımadır. Bu yüzden kadınlar, istatistiklere göre özellikle de üniversite mezunu kadınlar, kocalarından dayak yediklerini saklıyorlar. Utanıyorlar. Toplum çünkü döven adamı utandırmıyor.Bir kadın kocası tarafından aldatıldığında da; yalan söyleyen, ikili oynayan erkek olduğu halde şu kötü ve küçümseyici acıma bakışları yine kadına dönüyor.Çünkü içten içe aldatılan kadının erkeği elinde tutamadığı, "eksik" olduğu varsayılıyor.Ve evet, bu kesinlikle salaklık! Bu kesinlikle salaklık! Şu küçümseyen, acıyan bakışları şiddet uygulayan, yalan söyleyen, aldatan erkeklere çevirmenin bir yolu yok mu peki?Okumuşsunuzdur; özel yaşamlarıyla gündeme gelen dört milletvekilinin "Emine hanım kriterleri" yüzünden AKP'nin milletvekili aday listesine giremediği yazıldı. Bu isimler karılarını dövmüşler, aldatmışlar vesaire...Listeye girememelerinin sebebi Emine hanım kriterleri mi, belli değil esasında. AKP'nin 352 kişilik grubundan tam 163 isim listeye giremedi. Bu dört vekil de pekala bambaşka sebeplerle listeye girememiş olabilirler.Ama böyle bir rivayet olması bile...Bir erkeğin karısını dövmesinin sadece karakolda ya da mahkemede değil, sosyal hayatta da bir bedeli olmalı.O erkek mesela milletin vekili olamamalı.O erkeğe de artık birileri şu küçümseyen, acıyan bakışlarla bakmalı.* * *Şu dört vekilin liste dışı kalmasının sebebi "Emine hanım kriterleri" mi?Kimin umurunda?Gelecek dönem milletvekilleri, en azından AKP'li erkek vekiller karılarına çok iyi davranacaklar. Liste dışı kalmamak için bile olsa... Emine hanım kriterleri Aldatılan kadınlar neden kocalarını neredeyse görmezden gelerek tüm öfkelerini "öteki kadın"a kusarlar?Nasıl oluyor da Nazire Şenlendirici, Deniz Seki'nin evini basacak kadar çileden çıktıktan hemen sonra, kocasıyla birlikte "mutlu aile pozu" veriyor?Yüksek sesle kim ne derse desin, içten içe "Helal olsun Hüsnü'ye" dendiğini, kendisinin "kocasını elinde tutmayı beceremeyen kadın" olarak küçümsendiğini bildiği için herhalde.Bu yüzden bir yandan kocasına gülücükler saçıp onu "elinde tutmaya çalışırken", bir yandan da bizleri Deniz Seki'nin teknik faul yaptığına, kocasını "baştan çıkardığına" ikna etmeye çalışıyor.Arzu Balkan'ın kocasının o loğusayken elinden alındığını bağırıp çağırması da bu yüzdendir herhalde.Yüksek sesle kim ne derse desin, kamuoyunda "kocayı ihmal"den suçlu bulunduğunu hissediyor olmalı.Bu yüzden yani kocasını "elinde tutacak" her türlü meziyete, fazilete ve tabii letafete sahip olduğunu ama "öteki kadın"ın mola esnasında top çaldığını, hile yaptığını ilan ediyor.İnsanların düşündükleri ile söyledikleri arasında fark olması tam olarak ne işe yarıyor; eğer herkes düşünülen ile söylenen arasında fark olduğunu biliyor, yüksek sesle kurulan cümle her ne olursa olsun, karşısındakinin aklından geçeni az-çok seziyor ve buna göre davranıyorsa... Bunu da bir ara yazarım belki. Yüksek sesle ne söylerseniz söyleyin, ne düşündüğünüzü biliyorlar İstanbul'da koca yaz nasıl geçecek derken... Hem de şu sıkıcı seçim gündemiyle... Ortalığı naylon bayraklara bulayacaklar, saçma sapan seçim şarkılarını kulağımıza dayayacaklar. Üff.Neyse ki Radar Live var, İstanbul Caz Festivali var, Rock'n Coke var... Radar Live'ı yazdım zaten. Marilyn Manson'ı kaçırmayız herhalde.İstanbul Caz Festivali'nde Norah Jones'u da kaçırmayacağız tabii. En popüler o bir kere. Ben Cassandra Wilson'ı da kaçırmayacaktım ama annesi mi çok hasta olmuş ne, o konser iptal.Robert Plant&The Strange Sensation, Antony and the Johnsons, bir de Blonde Redhead'e kesin gideceğim. Gerisine bakacağız bakalım.Yılı yarıladık falan demeyip kendime bir ajanda edindim, üzerine tarihleri bile işaretledim. Normalde bir konserden sabah haberdar olurum, öğleden sonra gitmeye karar veririm, akşam da yer bulursam giderim... Sıkıcı memleket gündemi yüzünden midir nedir, bu yıl itinayla festival programı çalışıyorum.Rock'n Coke'a da Smashing Pumpkins, Franz Ferdinand, Chris Cornell geliyor.Herkes sevinmiştir herhalde.Ben ama çok, en çok sevindim. Çünkü Rock'n Coke'ta -bence asıl- Manic Street Preachers var.Richey (James) Edwards 12 yıldır kayıp ama "the manic" oldum ya ben, ümit işte, belki İstanbul'da ortaya çıkar... Var ya, bu yaz hiç fena geçmeyebilir. Yoksa bu yaz "manik" mi geçecek? Defalarca yazdım, tekrar edeyim: Karşılıklı rızayla olduktan sonra kimin kiminle ne yaptığı kimseyi ilgilendirmez. Evlilik cüzdanı da kimsenin vücudunun tapusunu kimseye devretmez.Aldatmayla ilgili yazdıklarım, sadakat sözü verip de yalan söyleyen, sahtekarlık yapanlarla ilgili. Yani ben de "Emine hanım kriterleri"ne pek uygun biri değilim.Asla AKP'nin milletvekili adayı olamayacağım.Bu yüzden depresyona mı gireyim?Girmeyeceğim.Üstelik Manic Street Preachers, Türkiye'ye geliyor.Bkz.: "Yoksa bu yaz manik mi geçecek?"Gelmelerine daha çok var ama ben şimdiden "the manic" oldum. manik depresif köşe

Yazarlar