Cumartesi “Kendimi güzel bulmam, tekrar doğsam daha dişi olmak isterdim”

“Kendimi güzel bulmam, tekrar doğsam daha dişi olmak isterdim”

30.01.2010 - 01:00 | Son Güncellenme:

“Aşk ve Ceza” dizisinde Çiçek rolünde izlediğimiz Feride Çetin: “Sporcu olduğum için çok spor giyiniyorum. Oysa kadın kadın, yüksek topuklarla olmak isterdim”

“Kendimi güzel bulmam, tekrar  doğsam daha dişi olmak isterdim”

Feride Çetin... Onu nasıl anlatmalı? Bir kere isyankar; 12, 13 ve 17 yaşlarında başkaldırmak adına kafasını kazıtmış... “Arızalı bir tarafım var” diyor... Acı çekmiş, lise sonda yüzü yanınca, ancak kamışla beslenebilmiş bir süre. Çocukken politika okuyup dünyayı değiştirmek isterken, artık değiştiremeyeceğine teslim olmuş...
Çetin bugünlerde “Aşk ve Ceza” dizisinin Çiçek’i olarak karşımızda... Hani şu, Nurgül Yeşilçay’ın canlandırdığı karakterin, aldatılınca intikam için başkasıyla beraber olduğu dizi... Orada berdel için istemediği bir adamla evlendirilen, üstelik onu da trafik kazasında kaybeden bir kadını canlandırıyor. Sonuçta da, istemeyerek evlendiği adamın kardeşiyle nikah kıymak zorunda kalıyor. Bu dizi namus-özgürlük-kadın olma üçgenini sürekli yüzümüze vuruyor...


“Aşk ve Ceza” bize neyi anlatıyor?
Hem doğuyu hem de batıyı... Özgürlüğü elinden alınan kadınlar var iki ayrı dünyada da: Bir yanda Çiçek doğunun kurbanıyken, Yasemin de batının, tüketim kültürünün, günübirlik ilişkilerin kurbanı... Aralarında bir adam: Savaş. O da her şeyde sıkışmış. Dizideki diğer kadınlar, onlar da sıkışmış.

Oynadığınız karakter, Çiçek, ne yaşıyor tam olarak?
Hikayenin berdel tarafı. Kan davası var ve karşı tarafla evlendiriliyor. Rol model olan bir annesi yok, kardeşini kan davasında yitirmiş, baba desen aşiret ağası. O da kitaplara sığınmış. İdealist biri. Öğretmen olmayı, çocukların düşüncelerini değiştirerek daha güzel bir dünya yaratmayı istiyor.

“Yasemin’in yaptığını yapmam diyemem”

Siz asi, isyan adına kafasını üç kere kazıtmış, saçını mora boyamış bir kadınsınız. Bu bambaşka bir rol. Çiçek gibi sürekli ağlayan, her şeye boyun eğen birini oynarken zorlanıyor musunuz?
Sette ikinci haftada herkes bana gelip “Çok ağlıyorsun, sana çok üzülüyoruz” diyordu ve bu benim çok hoşuma gitti. İnanır mısın, herkes
“Ya sen tam Çiçeksin!” diyor. Ben de şaşırdım.

Nurgül Yeşilçay’ın canlandırdığı Yasemin ilk bölümde aldatıldı ve o kızgınlıkla gidip hiç tanımadığı biriyle yattı. Siz böyle bir şey yapar mıydınız?
Yapmazdım diyorum ama yaşamadan bilemezsin ki! Ben genelde birisine kızıp bir şey yapmam, ama bilemiyorum.

Sizce Çiçek şu anda özgür değil ama öğretmen olsa ve para kazansa, özgür olacak mı?
Berdel meselesini ben daha çok okumaya başladım ve gördüm ki bu kızların hayatından hiçbir zaman aşiret çıkamıyor. Çiçek, öğretmen de olsa özgür olamaz, yine o kurallar çerçevesinde yaşar. Bir de şu var: Zaten Çiçek’in özgürlüğü, şehirde yaşamış bir kız gibi olmaz, mesela özgür ilişkiler yaşayamaz.

Yasemin’le Çiçek’i bir kenara bırakalım, siz kendinizi bu ülkede özgür hissediyor musunuz?
Ben özgürlüğümü kendim elde ettim. Türkiye’de kadınlara özgürlük verilmiyor, özgürlük için mücadele ediyor kadınlar. Her zaman! Sadece kırsalda böyle değil, örneğin işyerinde de mobbing diye bir şey var!


“Göz önünde değilim, bu iyi bir şey mi bilmiyorum”

İş dışında hayatınızda kimler var?
Çocukluk arkadaşlarım hâlâ yakın arkadaşlarım, çocukluğumun geçtiği çevre hâlâ yakın çevrem. Bu iyi bir şey mi bilmiyorum. Geçen yıl fark ettim ki, ben artık risk almıyorum. Çünkü bu sektörde yaşayacağım bazı şeylerden korkuyorum; sıkı sıkıya aileme, arkadaşlarıma sarılıyorum.

Mesela ne gelebilir başınıza?
Daha dışlak, daha dışarıda, göz önünde olabilirim. Göz önünde değilim ve bu iyi bir şey mi bilmiyorum. Oysa popüler olmanın da bazı getirileri var. Benim magazinde bir kere bile haberim çıkmadı ama ben seçimimi yaptım ve bu değişmeyecek. Bu kafamda bir soru işareti olarak var sadece.


“Oyunculuk beni daha iyi bir insan yaptı”

Oynadığınız karakterlerden günlük hayatta sizi etkileyenler var mı?
Hepsi. Etkilemese oyunculuk yapmam zaten. Oynadığım karakterler kendimle daha çok konuşmama neden olduğu için, özel hayatımda çok daha normal ve iyi bir insan olabiliyorum.

Nasıl yani?
Oyunculuk yapmasaydım daha arızalı olurdum, çocukken daha arıza bir karakterdim. Rolü ne tarzda oynayacağını bulmak, kendine daha fazla soru sormanı gerektiriyor. Sonuçta terapi yapıyorsun.


“Birkaç arkadaş Pınar Selek’in hikayesini çekiyoruz”

Çoğu kimse sizi oyuncu olarak tanıyor ama siz aslında yönetmensiniz. Çekmeyi düşündüğünüz bir hikaye var mı?
Çok var. Birkaç arkadaş yapıyoruz, Pınar Selek’in hikayesi var mesela. Hiçbir zaman gülümsemeyi kesmiyor Pınar Selek. İçeride annesini kaybediyor, kız kardeşi onun yüzünden avukat oluyor, bütün ailenin yaşadığı bir parçalanma var ama o asla gülümsemekten, hayata karşı gülerek durmaktan vazgeçmiyor. Halbuki bu ülkede gülmek çok zor!


“Biten ilişkiyi unutmak için dil kursuna giderim. Yunanca, Latince, İbranice, Japonca...”
En son ne zaman âşık oldunuz?
Birkaç sene oldu. Bir daha da olmam.

Neden?
Çünkü ben hayatta bir kez âşık olunacağına inanıyorum. Aşka kapalı değilim ama yaşadıkça hayata karşı daha sakin oluyorsun. Benim için aşk, artık çok da önemli bir şey değil hayatta... Sevmek daha önemli.

Her kadının biten ilişkinin üzüntüsünü atma yöntemi vardır. Siz hangi yöntemi kullanıyorsunuz?
Saç değişiyor, klasik... Dil kursuna gidiliyor. Ama benim dil kursu hikayem şu: Ne zaman kötü bir şey olsa dil kursuna giderim. Yunancaya, Latinceye, İbraniceye, Japoncaya... Hepsine gittim! Hepsine bir kur! Ne zaman nefessiz hissetsem, haydi şimdi hangi dil kursuna başlıyoruz diye bakıyorum. Aşk için İspanyolcaya gitmiştim! İspanyolca, flamenko o nedenle benim için çok önemli.

“Bir yanda hanımefendi, diğer yanda serseri bir tarafım var”

Erkek olsanız, Feride’de neyi beğenirdiniz?
Herhalde eğlenceli olmamı beğenirdim. En yakın arkadaşım bana “Lunapark gibi kızsın!” der. “Haydi, şimdi atlayıp gidiyoruz” dediğim çoktur. Bir yanda annemden gelen hanımefendi bir tarafım, bir yandan da çığlık çığlığa çok serseri bir tarafım var.

Ne giyince kendinizi güzel hissediyorsunuz?
Ben kendimi hiç güzel bulmuyorum.

Yok artık!
Gerçekten! Düşünüyorum da, ben kendimi en son ne zaman güzel buldum? Yok yani...

Neyi beğenmiyorsunuz?
Dünyaya bir daha gelsem, kesinlikle çok femme-fatale bir kadın olurdum. Daha dişi... Sporcu olduğum için, çok spor giyiniyorum. Oysa kadın kadın, yüksek topuklarla olmak isterdim. “Hatırla Sevgili”deki halimi beğeniyordum, eteklerimiz, elbiselerimiz... n