Cumartesi “Klasik bir ekran jönü olmak istemiyorum”

“Klasik bir ekran jönü olmak istemiyorum”

23.07.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

“N’olur Ayrılalım” dizisinde başrolde izlediğimiz Aras Aydın, “Klasik, güzel yüzlü ekran jönü olmak istemiyorum. Yarattığım her karakterin bir özelliği olmalı” diyor

“Klasik bir ekran jönü olmak istemiyorum”

Aras Aydın “N’olur ayrılalım” dizisinde ayrıldığı kızların hayatlarının aşkını bulmalarını sağlayan modern Telli Baba Ulaş karakteriyle Fox’ta ekrana döndü. İlk başrolü olduğunu, bu yoğun çalışma programına alıştığını söylüyor. Çevresi, arkadaşları “Yakışıklı adamsın, bundan sonra sen jön oynarsın” deseler de aklından hep daha farklı, güçlü karakterler geçiyormuş.

Haberin Devamı

- “N’olur Ayrılalım”a dahil olmanızda neler etkili oldu?

En büyük etken Osman Sınav. “İnadına Aşk”ta birlikte çalışmıştık. Sonra da sağolsun bırakmadı bizi. “Bir iş var” deyince “Seve seve” dedim. Senaryo farklı. Artık günümüz sektöründe başrol oyuncuları dendiği zaman biraz yakışıklı olsun, kaşı gözü güzel olsun, şöyle baksın diye ona göre yazılıyor her şey ama ben öncelikle iyi bir rol oynamak için bu sektördeyim. Tiyatro mezunuyum, bu işi yapıyorsam iyi bir rolü sahiplenmek için yapıyorum. Bu rol de öyle bir rol gibi geldi, çok sevdim.

“Karakter oyunculuğuna yöneleceğim”

- Karakteriniz nasıl biri?

Karakterim Ulaş Vardar bir arama kurtarma ve dağcılık şirketinde dağcı olarak çalışıyor. Bir yandan da kendi yarattığı, daha doğrusu yaratamadığı, bütçesiyle belgesel çekmeye çalışıyor. İstanbul’un köhne mahallelerindeki sokak çocuklarını projesine dahil ediyor. Akıllı ama fakir bir adam. Bir de şöyle bir yanı var: Modern Telli Baba gibi... Değdiği kızı evlendiriyor, terk ettiği bütün kızlar gidip kısmetlerini bulabiliyor. Çok çapkın, özgüvenli biri. Ama bu Telli Baba konusunu kabul etmiyor,
rivayet olarak görüyor. Biraz
utangaç yanı da var.

Haberin Devamı

- Dizilerde genç, yeni yüzlere yer veriliyor artık. Bu sizde bir baskı yaratıyor mu?

Ben sadece kendi yoluma bakıyorum. O kadar çok “oyuncu” çıkmaya başladı ki, birazcık manken kökenli olduğunda, “Yakışıklı, hoş çocuk, kameraya yakışıyor” dendiği anda oyuncu olabiliyorlar. Ben ya da bu işin dört sene eğitimini almış bir başkası bir yerlere gelmeye çalıştığı zaman orada biraz haksızlık oluyor. Ama bu konuda psikolojik bir travma yaşayacak olanlar da aslında onlar oluyor. Bu çok balon bir sektör, bugün varsınız, yarın yoksunuz. Umarım herkes inandığı yolda ilerler.

- Hep farklı karakterler canlandırdınız. Özellikle mi dikkat ediyorsunuz?

Genç kuşak oyuncular tek tip çok oynuyorlar diye eleştirildiği için ben aslında biraz karakter oyunculuğuna yönelmek istiyorum. Yarattığım her tipi birbirinden ayırt etmek için uğraşıyorum. Şimdi Ulaş’ı çok rahat, cool bir adam olarak oynamak istiyorum. Ama alışılagelmiş ekran jönü olarak yorumlamayacağımdan eminim. Klasik, güzel yüzlü ekran jönü olmak istemiyorum. Yarattığım her karakterin bir özelliği olmalı.

Haberin Devamı

- “Kiraz Mevsimi”yle tanındınız. Neler değişti, sokakta rahat rahat gezebiliyor musunuz?

Değişen tek şey kendimi yadırgamam oldu. Metrobüse, taksiye bindiğimde bana bakıldığı zaman hâlâ yadırgıyorum. “Bir yerde karşılaştım mı acaba?” diye düşünüyorum.

“Kendime ait bestelerim var”

- Dağcılıkla ilgilenir miydiniz? Sporla aranız nasıl?

Daha önce bir tecrübem yoktu. Bu rol için işin tekniklerini, detaylarını öğrendim. Düzensiz de olsa spor yapıyordum öncesinde, yeni yeni düzene oturttum. Kamera karşısında olunca kendinize dikkat etmek zorundasınız. Üniversitede biraz haşarı yaşadım, kiloma takılmaz, daha rahat yaşardım. Şimdi fitness yapıyorum, tenis oynuyorum.

- Sesinizin güzelliğiyle ilgili de yorumlar var Ekşi Sözlük’te...

Müzikle de ilgileniyorum. Yaklaşık 9 yaşından beri gitar çalıyorum. Piyano da çalıyorum. “Kiraz Mevsimi”nde bir başlangıç olmuştu, güzel reaksiyonlar aldık. Burada da olacak galiba, karakter gitar çalıyor. Bence Ulaş tarz olarak rocker bir adam. Ama benim müzik yelpazem çok geniştir. Çok güzel arabesk de dinlerim, Türk sanat müziği de dinlerim, punk, rock gibi sert müzikleri de çok severim. Kendi bestelerim de var, onlar daha çok pop tarzında ilerliyor. -