Cumartesi Modanın da etiği olur

Modanın da etiği olur

28.10.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Modanın da etiği olur

malphan@milliyet.com.tr Giydiğimiz her şeyin bir hikayesi var aslında. Üzerinizdeki jean'in riveti Japonya'dan, fermuarı ABD'den, kumaşı bambaşka bir ülkeden geliyor ve kendisi Çin'de üretiliyor olabilir. Ama sonuçta, karşı köşedeki dükkanda satılıyor. Bir jean'in üretimindeki basamaklar pamuk tarlalarında çalışan ve kumaşı dokuyan tüm insanları bir şekilde etkiliyor. Bu basamaklar içinde yaşadığımız çevreyi de etkiliyor. Etik moda diye yeni bir kavram türedi. Etik moda giydiğimiz kıyafetleri yapan insanları ve çevreyi dikkate almak anlamına geliyor. Bir pantolon veya ayakkabı aldığınızda bu ürünün nerede, kimler tarafından ve hangi koşullarda yapıldığını iki kez düşünebilirsiniz. Pamuk dünya tekstilinin ihtiyaçlarının neredeyse yarısını karşılıyor ve çevre dostu bir ürün gibi görülüyor. Ama aslında pamuk yetiştirirken dünyadaki böcek zehrinin dörtte birinin kullanıldığını ve bu pamuğu yetiştiren çiftçilerin bu yüzden kan zehirlenmesi yaşayabildiklerini biliyor muydunuz? Doğa da bu zarardan payına düşeni alıyor. Eğer anne veya babanızın 1960'lardan ve 70'lerden kalan giysilerini denediyseniz kumaşlarının ne kadar sert ve kaşıntı yapan türde olduğunu fark etmişsinizdir. Şimdilerde kullanılan kumaşlar yumuşacık. Bunun nedeni yapım aşamasında kullanılan kimyasallar. Ve tahmin edeceğiniz gibi bu kimyasallar insanları, çevreyi, hatta giyen kişiyi zehirleyebilecek nitelikte.İşçilik daha ucuz olduğu için markalar üretimlerini genelde Uzakdoğu, Afrika ve Güney Amerika ülkeleri gibi fakir ülkelerde yaptırıyorlar. Bu oradaki insanlara iş imkanı ve düzenli gelir sağlasa da dünyanın birçok yerinde güvenli olmayan, haksız çalışma koşulları, uzun mesailer ve aşırı düşük maaş anlamına geliyor.Bu giysiler dünyanın bir ucundan diğer ucuna deniz, hava veya kara yoluyla taşınırken hem fazlasıyla yakıt harcanıyor hem de deniz ve hava kirleniyor. Küresel ısınma malumunuz. Moda endüstrisi bu duruma tamamen kayıtsız kalmıyor. Birçok şirket çevreye ve insanlara zarar vermeden üretim yapmanın yollarını arıyor. Zehirli kimyasalların kullanılmadığı organik giyimi, işçilere iyi maaşlar verilmesini ve yeniden işlenmiş kumaşların kullanılmasını destekliyor.Örneğin Türkiye'de Mavi Jeans "Mavi Organik" adlı bir koleksiyon çıkardı. Yurtdışında U2'nun solisti Bono ile "Moda endüstrisi yeterince bilinçli davranmadı" diyen karısı Ali Hewson, Edun adlı markalarıyla etik modayı destekliyorlar.Edun, Peru ve Türkiye'den organik kumaş alıyor ve üretimini Afrika'daki çevre ve insan dostu fabrikalarda yaptırıyor. Yani aslında organik tekstil Türkiye'ye hiç yabancı bir kavram değil ama Türk kamuoyu bu konuda doğru dürüst bir bilgiye sahip değil. Kumaş sizi de zehirleyebilir Katherine Hamnett gibi tasarımcılar da etik modanın takipçileri. Nike ve Marks&Spencer gibi markalar 2010'a kadar kullandıkları pamuğun yüzde 5'inin organik olacağını açıkladılar. Armani'nin jean'leri kenevir ve organik pamuktan yapılıyor; Louis Vuitton sera gazları salınım oranını azaltacağını açıkladı.Bunlar dışında Stella McCartney, Bottega Veneta, Dior ve Paul Smith gibi markalar suni derilerden tasarımlar yaptılar. Geçtiğimiz hafta Paris'te etik moda şovunun üçüncüsü gerçekleştirildi. Meyve ve sebzelerden elde edilen liflerden, bambulardan yapılan tasarımlar sergilendi. 10 yıl önce insanların marketlerin raflarında organik yiyecekler arayacağını düşünemezdik, değil mi? Kim bilir, belki bir süre sonra etik moda rüzgarı da daha sert eser. Kıyafetleri üzerinize geçirdiğinizde sadece iyi görünmek değil, aynı zamanda iyi hissetmek de istiyorsanız etik modayı destekleyin. Etik modanın takipçileri Her şey 28-30 Kasım 2005'te Fransız ekonomi misyonunun, Akdeniz Moda Birliği'nin Marsilya'da toplanan ikinci oturumuna dünyadan tek tasarımcı olarak Özlem Süer'i onur konuğu olarak çağırmasıyla başladı. Bu oturumun ana konusu hayatın her alanında yaşanan tıkanıklıktan nasibini alan modada yeni yıldızlar yaratmaktı. Özlem Süer burada İstanbul'dan çıkan ve dünyada var olmaya çalışan tasarımcıların hedeflerini anlattı. Portekiz'de Türk tasarımı İTKİB'in de desteğiyle Türkiye, Akdeniz Moda Birliği'ne üye oldu. Bu Türk modası için çok önemli bir hareketti. Süer bu oturumda tanıştığı Portekizli grubu İstanbul Moda Festivali'ne davet etti. Ve bugüne dek pek bir ilişkisi olmayan iki ülke arasında moda ortak bir dil halini aldı. Öyle ki, geçen haftaki Porto Moda Haftası Özlem Süer ve Ümit Ünal'in defileleriyle açıldı.Açılışta Süer vaktiyle gezginlerin uğuruna inandığı, ona uğramadan İstanbul'dan geçmediği Yerebatan Sarnıcı'nın yanındaki Milion Taşı'ndan; Ünal da 1900'lerin başında Münih'te yaşamış olan komedyen Karl Valentin'den esinlendiği koleksiyonunu sergiledi. Şubat ayında ise Portekiz iade-i ziyarette bulunacak ve Portekiz'den çıkan en ünlü tasarımcı olan ve dünyanın moda başkentlerindeki moda haftalarında koleksiyonunu sergileyen Fatima Lopez CNR'daki IF Moda Festivali'ne katılacak. Bu oturumdan sonra Bütün dünya modada yeni yıldızlar peşinde ve bu noktada daha önce modada pek söz sahibi olmayan ülkelerin tasarımcıları devreye giriyor. Örneğin ABD'de müthiş bir Mısırlı tasarımcı hareketi var. Avrupa'ya bir miktar rehavetin çöktüğü şu dönemde Madrid, Barcelona, Berlin, Amsterdam, Porto ve İstanbul gibi yeni moda durakları oluştu. İstanbul'dan çok etnik, oryantalist ya da arabesk olmayan tasarımcı bir kuşağın çıkması ilgi çekiyor. Türk tasarımcılara olan ilgi de doğal olarak artıyor. Süer'in 30, Ünal'in ise 24 ülkede tasarımları satılıyor. Tasarımcılar bir giysi satarken aynı zamanda bir yaşam biçimi de satmış oluyor. Bu sadece moda alanında değil, Türkiye'nin tanıtımı anlamında da önemli bir hareket. Yeni yıldızlar peşinde