Cumartesi “Ne kadar çok şarkı söylersem o kadar kâr”

“Ne kadar çok şarkı söylersem o kadar kâr”

09.05.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

Yeni albümünü çıkaran Nükhet Duru: “2.5 günde bütün albümün kaydı bitti. Normalde bir tek şarkı yapıyorsun, bir ay stüdyoya gidip geliyorsun. Benim buna vaktim yok, bunu anladım. Kalan ömrümde ne kadar çok şarkı söylersem o kadar kâr bana”

“Ne kadar çok şarkı söylersem o kadar kâr”

Nükhet Duru “Aşkın N Hali” adlı yeni albümünde Tanju Okan, Hümeyra, Selda Bağcan ve Nilüfer gibi kendi döneminin şarkıcılarının yanı sıra Şebnem Ferah, Halil Sezai, Cem Adrian ve Redd gibi günümüzün popüler isimlerinin şarkılarını da söylüyor. Duru’yla hem yeni albümü hem de “Nükhet Duru olmak” üzerine konuştuk.

Haberin Devamı

Geçen yıl Timur Selçuk’la birlikte bir konserler serisi, şimdi de böyle bir albüm... Özlenen Nükhet Duru geri mi döndü?

Artık sanıyorum insanların kulağı biraz yoruldu müzikteki sentetik işlerden. Sentetik bir iç çamaşırı ne yapıyorsa insan vücuduna, sentetik müzik de ruhuna aynı şeyi yapıyor. Müzikte son yıllarda gerçekten bir kirlilik vardı. Bunun kenarından geçerek, çok da içinde olmadan ama dışında da değilmişim gibi davranmaya çok uğraştım. Ama samimi olmaya çalışmakla gerçekten samimi olmak aynı şey değil. “Müziğe ilk başladığım biçimde nasıl yapabilirim?” dedim. Timur Hoca’yla verdiğimiz konserlerde halkın o şarkıları nasıl sevdiğini ve yeniden söylendiğinde nasıl tazelenebildiğini gördüm. Bu beni cesaretlendirdi.

Haberin Devamı

“Şıkır şıkır, süslü püslü, makyajlı gittim stüdyoya”

Tamamen canlı söylenip kaydedilmiş bir albüm yapma fikri nasıl oluştu?

O konserler sırasında oturup konuşuyor, günde 16 saati filan birlikte geçiriyorduk ekip olarak. Aramızda yaptığımız beyin fırtınalarında müzisyen arkadaşlarım “Nükhet, sahnede şarkı söylerken o kadar iyisin ki bizi uçuruyorsun. Çalarken çok zevk alıyoruz” dediler. Madem bu kadar zevk alıyoruz, girelim stüdyoya, sahnedeki gibi çalıp söyleyelim diye düşündük.

Orkestrayla birlikte stüdyoya girmek zor ama bir yandan da eğlenceli olsa gerek?

Öncelikle sahnedeymiş gibi hissetmek için şıkır şıkır, süslü püslü, makyajlı gittim stüdyoya. Havaya girebilmek için birazcık içki içtim. Onlara da içirdim. Sofralar kurdum. Yendi, içildi. Sonra “Kalkın girelim artık, kayıt yapalım” dedik. Göz göze, birbirimize bakarak yaptık o kayıtları. 2.5 günde bütün albümün kaydı bitti. Kalakaldık biz de. “Bir tane daha mı yapsak acaba?” dedik birbirimize. Normalde bir tek şarkı yapıyorsun, bir ay stüdyoya gidip geliyorsun. Benim buna vaktim yok, bunu anladım. Kalan ömrümde ne kadar çok şarkı söylersem o kadar kâr bana.

Siz bir de fena halde konsantre oluyorsunuz şarkı söylerken. Bir konserde yanağınıza kağıt peçete parçası yapışmıştı. İşaret ettiler ama fark etmediniz bile.

Haberin Devamı

Şarkıya, melodiye, sözlere o kadar sarılıyorum ki o anda, başka hiçbir şey görmüyor ve duymuyorum. Ben mesleğimi hep bir tiyatro oyuncusu tarzında yaptım. Hayatta beni en fazla tedavi eden şey, adına meslek dediğim şey olduğu için kendi gönlümde duyduğum melodileri dilime döküyorum. Bu tabii ki öyle çabucak olmadı. Şu an şarkıcı olarak hayatımın en iyi dönemini yaşıyorum. Çünkü telaşlarım yok ve ne istediğimi biliyorum. Eskiden de ne istediğimi biliyordum ama ne istemediğimi bilemiyordum bir türlü. “Bu olmaz” demeye çok utanıyordum. Duyduğum, gördüğüm her şarkıya yapışıyordum.

Hiç kendinizi yorgun hissedip de çekip gideyim, hayatımı yaşayayım diye düşündüğünüz olmuyor mu?

Yorulmam ben. O kadar çok sevdiğim bir iş yapıyorum ki yorulmam mümkün değil. Sevdiğim işin arkasındaki detaylardan yoruluyorum sadece. Özgürce seçim yapamamak, tavrını koyamamak; tavrını koyduğunda 70 defa tokatlanmak... Mesela fiziksel olarak herkes her şeyi yapar, saçını ve giyimini değiştirir; ben bir yerime bir şey yapınca “Aaa saçmaladın ama!” derler hemen.

Haberin Devamı

“Aşksız kaldım diyemeyecek kadar mutluyum hayatımda”

Son dönemin müzik piyasası kuralları var. Televizyonlara, radyolara şarkı, klip beğendirmek filan... Kıdemli bir şarkıcı olarak zorunuza gidiyor mu böyle şeyler?

Benim kimseye beğendirmeye hevesim yok. Yaptığım işi beğendim mi, salarım çayıra Mevlâm kayıra. Bu albümde de şarkıları seçerken kim sever, kim sevmez, hangisi hit olur, hangisi olmaz gibi hesaplar asla güdülmedi. Ben sevdiğim şarkıları sıraladım, bilmediklerimi bana önerdiler, dinledim, yine sevdiklerimi seçtim.

Albümün ilk klip şarkısında, “Ben sana hâlâ aşığım” diye haykırıyorsunuz. Çok içten bir şey var o haykırışta. Kim üstüne alınmalı bu itirafı?

Kim isterse... Bana ne, benden çıktı laf, onlar düşünsün. E tabii vardır kenarda köşede kalmış bir şeyler... Aslında o hissi yaşamış olmak, zamanla geçmiş olsa bile canlandırmaya yetiyor. Çok şükür ki ben yaşadım. Hayatımda aşksız kaldım diyemeyecek kadar mutluyum. Bundan sonra ne olur bilmem. Gelin ata binmiş, ya kısmet demiş.

Haberin Devamı

“İzin verseler metroda şarkı söyleyeceğim”

Bunca yıldır bu işi yapıyorsunuz ama ben bildim bileli siz hiç mültimilyoner bir şarkıcı da olmadınız bir türlü... Nerede hata yaptınız acaba?

Bunu hata olarak görmüyorum. Herkesin benden beklediği şöhret ve başarıya da sahip olmadım aslında. Yakınlarım, benim yeteneklerimi bilenler benim dünya standartlarında bir şarkıcı olduğumu söylerler. Üstelik okulunda okumadan... Oysa ben okulunda okuyordum aslında. Benim o gün geçtiğim yollardan bugünkü gençler geçemez çünkü artık öyle bir platform yok. Benden beklentiler çoktu, istekler çoktu. Ama ben bütün o beklentilere cevap verecek olsam, Nükhet’i kaybedebilirdim. Kendi istediğim yerde kalmayı tercih ettim.
Ne kraliçe ne sultan ne de prenses... Hiç oralarda değilim. Ben başladığı zamanki ruhunu hâlâ taşıyan küçük bir şarkıcıyım. Arkamdan “insandı” desinler, bu bana yeter. Bırakın beni, şarkımı söyleyeyim. İzin verseler metro istasyonlarında şarkı söyleyeceğim ama vermiyorlar.

“Ben hayatı güzelleştirmeye geldim”

Sosyal medyayı kullanmayı seviyorsunuz gördüğüm kadarıyla. Kendiniz yazıyorsunuz genellikle ve orada insanlara umut veren bir Nükhet Duru var.

Ben hayatı güzelleştirmeye geldiğime inanıyorum. Bunu bin yıldır da söylerim. Birisini birazcık tebessüm ettirebiliyorsam, bu kârdır. Oraya yapılan yorumlar hoşuma gidiyor. Hayata baktığın noktayı değiştirmek gerekiyor. Bu öğrenilebilir bir şey. Ben de öğrendim. Doğru insanlarla arkadaşlık ederek, bana yanlış gelenlerle ahbap olup ama uzaktan idare ederek... Sosyal medyanın sadece şu gün buradayım, bugün şuradayım diye kullanılmasını çok dramatik buluyorum. Bu kadar mı yalnız diye düşünüyorum o kişi için. Çok da ayıp geliyor bana. Gelin bize, hadi bilet alın der gibi.

Yazarlar