Cumartesi Özlediğimiz domatesler bu pazarda

Özlediğimiz domatesler bu pazarda

24.06.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

Özlediğimiz lezzette, kokulu, sağlıklı domates, enginar gibi taze meyve ve sebzelerin ağırlıkta olduğu pazarda organik süt, ekmek, zeytinyağı, yumurta, bebek maması da bulmak mümkün. Fiyatlar ise düşük tutulmuş.

Özlediğimiz domatesler bu pazarda

Cumartesi günleri Feriköy'de kurulan ekolojik pazarda taze meyve-sebzeden yumurtaya kadar sağlıklı ürünler satılıyor axcum011.jpg Taze meyve-sebzelerin ağırlıkta olduğu pazarda ekolojik zeytinyağı, kuru bakliyat, yumurta, meyve suları, bebek maması, bal, süt, baharat ve kozmetik ürünleri de bulmak mümkün. Erzurum ve Ordu'dan tutun da Antalya, Mersin, Sakarya, Çanakkale, İzmir, Manisa ve Muğla'ya kadar birçok bölgeden gelen ürünler satışa sunuluyor. Bu pazara gelenler ya sağlığına ya da damak tadına düşkün insanlar. Bilindiği gibi ekolojik ürünler, marketlerden aldığımız meyve-sebzeden daha sağlıklı ve lezzetli. Ekolojik tarımda insan sağlığına ve doğal dengelere zarar vermeyecek yöntemler benimseniyor. Mesela, sofranıza bir domates geliyor, o domates sizi zehirlemiyor ama yetiştirilirken toprak ve su kirlenmiş ya da yetiştiren insanlar zehirlenmiş olabiliyor. Ya da ürün temiz yetişse de zehirli bir maddeyle beraber aynı kamyonda taşınabiliyor. Onu sofraya koyduğunuzda siz de zehirlenebiliyorsunuz.Bu yüzden ekolojik tarımda her şey tarlaya tohum atılmadan önce başlıyor. Üretirken, paketlerken, taşırken, depolarken ekolojik tarımın kurallarına uymak gerekiyor. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'na bağlı dokuz kurum süreci kontrol edip üreticiye sertifika veriyor. Bu pazardaki ürünler sertifikalı. Ekolojik gıdaların pahalı olduğu düşünülse de pazarda fiyatlar düşük tutulmuş. Enginar 50 YKR, brokolinin kilosu 8 YTL, domates, salatalık ve limonun 1,25 YTL, şeftalinin kilosu 2,5 YTL, organik ekmek ise 3,25 YTL. İstanbul'un Feriköy semtinde geçen cumartesi Buğday Derneği ve Şişli Belediyesi ortaklığıyla bir ekolojik pazar kuruldu. Bundan böyle her cumartesi aynı yerde kurulacak pazara açılıştaki ilgi büyüktü. Diğer halk pazarlarındaki gibi tezgahların arkasındaki satıcılar "Gel vatandaş gel!" diye bağırmasa da, müşteriyle toplu halde buluşmanın verdiği heyecan her hallerinden belli oluyordu. Kadın müşteriler çoğunlukta İstanbul'da beş City Farm mağazası var. Ayrıca City Farm ürünleri Carrefour, Şampiyon, Kipa'da ve şarküterilerde satılıyor. Organik taze meyve ve sebze, fındık, fıstık, kuru meyve, bal, bakliyat, kraker ve kurabiyeler, hazır çorba ve yemek sosları, bitkisel çay, meyve çayları ürünleri arasında. City Farm Türkiye'de ilk organik yumurtayı üreten şirket. Kavun suyundan elma ve nar suyuna kadar birçok içecek alternatifleri var. Pekmezle tatlandırılmış havuçlu kek tatlı seçenekleri arasında. Haftada bir gün evlere servis yapılıyor. Kadın müşterileri ağırlıkta. Özellikle de anne adayları ve anneler. Kadınlar daha çok taze havuç, kabak ve domates alırken erkeklerin tercihi organik bal, güneşte kurutulmuş kayısı ve fındık. Müşterileri 30-55 yaşları arasında, damak tadına düşkün, sağlığına duyarlı kişiler. Türkiye'deki ilk organik yumurtayı yaptılar Planco da organik ürün satan markalardan. Ürünleri Carrefour, Migros, Tansaş, Gima, Metro ve Kipa'da satılıyor. Enginar, mısır, domates (salkım, kokteyl), salatalık, maydanoz, roka, dereotu, semizotu, taze soğan, kayısı, kiraz, kavun, karpuz gibi organik taze meyve ve sebzelerin yanında konserve yiyecekler ve zeytinyağı da satıyor. Ege'de en çok yeşillik grubu, İstanbul'da ise enginar satıyor. 30-40 yaşları arasındaki müşterilerinin büyük çoğunluğu kadınlar olsa da ekolojik gıdalara meraklı erkek müşterileri de var. Ege'de yeşillik, İstanbul'da enginar... İstiklal Caddesi'nde altı yıldır mağazası bulunan Ambar'ın ayrıca İzmit, Konya, İzmir ve Ankara'da satış noktaları var. Buralarda ekolojik kuru bakliyat, kuruyemiş, zeytinyağı, ayçiçek yağı, bal, pekmez, tahin, elma ve üzüm sirkesi, organik siyah çay, makarna, susam ve baharatlar satılıyor. Sağlığına düşkün olanların uğradığı mağazanın müşterilerinin kayda değer bir bölümünü İstanbul'da yaşayan, üniversitelerde öğretim görevlisi olan ve konsolosluklarda çalışan yabancılar oluşturuyor. İstanbul dışındaki müşterilere kargoyla ürün gönderiliyor. En çok çavdar, yulaf, arpa ve soya unları satılıyor. Organik tahin ve haşhaş ezmesi ilgi görüyor. Müşterilerin burada arayıp da bulamadıkları ürün ise organik süt ve yoğurt. Kayısı Malatya'dan, ballar ve zeytinyağı Gökçeada'dan, fındık Giresun'dan, çay Trabzon'dan, kiraz Isparta'dan, sebze grubu Antalya Çıralı'dan geliyor. Müşterileri konsolosluk ve öğretim görevlileri Çıralı'daki milli parkta kurulan Ulupınar Çevre Koruma Kooperatifi beş yıldır portakal, mandalina, limon, nar, avokado, domates, biber, patlıcan ve kabak yetiştiriyor. Burada yetiştirilen domateslerin içi dolgun. Bunlar normal yöntemlerle yetişmiş domateslerden daha lezzetli ve özlediğimiz gibi kokulu. Portakallar ise sulu. Kooperatif İstanbul ve Ankara'daki şirketlere toptan satış yapıyor. Sulu ve kokulu portakallar Gökçeada'da taze sebze-meyve yetiştiriliyor. Zeytinyağı üretiliyor. Butik üretim yapılıyor. Üreticileri bunları Gökçeada'da Elta adlı dükkanlarında satıyorlar. Turistler zeytinyağına ilgi gösteriyor. Yerel halk ekolojik olduğu için taze sebze-meyveyi tercih ediyor. Ekolojik beyazpeynir, kaşarpeyniri, köy peyniri ve süt de üretiliyor. Kadın müşterileri ağırlıkta. En çok ilgi gören ürün peynir ve zeytinyağı. Turistler zeytinyağına ilgi gösteriyor Buğday Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Viktor Ananias, bu pazarla beraber ekolojik ürünün pahalı olduğuna dair önyargının kırılacağını söylüyor. Organik ya da biyolojik yerine ekolojik pazar demelerinin nedeni ekolojik sözcüğünün ekolojik denge, ekolojik yaşam ve yaşamın bütününü çağrıştırması. "Ekolojik ürün pahalıdır imajı yıkılacak" Buğday Derneği 16 yıl önce bir pazar tezgahında başladı. Bodrum'da insanların alışveriş alışkanlıklarını incelemek üzere kurulan bir tezgahtı bu. Birkaç doğal ürün koyup insanların alışveriş yaparken ne kadar kesesini, sağlığını ve çevresini düşündüğünü gözlemlemiştik. Bu pazarı da o gözlemlerin sonucunda farkına vardığımız gerçek bir ihtiyacın üzerine kurduk. Böyle bir halk pazarı kurma fikri nereden çıktı? Dün toplandı, özel lojistik zinciriyle geldi. Kargoda başka ürünlerle karışıp gelmedi. Ürünler buraya nasıl geldi? Buğday Derneği 40 hafta boyunca bu pazarı kuracak. Yaz içinde ürünler çoğalarak artacak. Hedefimiz bu pazarı model olarak geliştirmek ve Türkiye'nin her tarafına taşımak, taşrada, kasabalarda bile belediyelerle ortak olup çoğaltmak. Çünkü halk pazarı adı üzerinde, kırsaldaki halkın geçim kaynağıdır, ürünlerini sattığı yerdir. Şehirdeki halkın veya o ürünleri üretemeyen insanların da gıdasını aldığı yerdir. Biz bunu lüks gibi düşünmüyoruz. Ekolojik pazar ne kadar süreyle açık kalacak? Bu semtin insanlarını ve başka alternatif olmadığı için İstanbul'un diğer semtlerinden insanları da bekliyoruz. Şu anda maalesef o insanların bütün ihtiyaçlarını karşılayacak ürünlerin hepsi yok. Yaz meyvelerinin yeni olgunlaştığı bir dönemde olduğumuz için, taze sebze meyve açısından yılın en fakir zamanı. Ama önümüzdeki haftalarda çeşit artacak. Kimleri bekliyorsunuz? "Seracılar kendi ürünlerini yemiyor" Hayır. "Ekolojik ürün pahalıdır" imajı yıkılacak. Pazarların ucuz olduğunu düşünür insanlar ama süpermarketle kent pazarı arasında büyük fiyat farkı yoktur. Pazarlık vardır, akşam fiyatlar biraz ucuzlar. Burada ürünler çok ucuz olacak. Ekolojik ürünlere biraz da lüks gözüyle bakılıyor. Daha çok elit kesim mi gelecek pazara? Avrupa'da daha pahalı. Türkiye'de ekolojik ürünler diğer ürünlere göre en fazla yüzde 20 farkla satılacak. Bu sağlıklı ürüne verilecek bir fark. Bir kilo yerine 700 gram tüketsin ama sağlıklı bir şey yesin. Beslenmeye dayalı hastalıklar artıyor. Türkiye tatlı su kaynaklarını kaybediyor. Erozyona uğramayan toprağı da kirletiyoruz. Halkımızın yüzde 35'i çiftçi ve hepsi bunun farkında. Para kazanıyorsa bile, istemeyerek yapıyor. Antalya'da seracılar yetiştirdikleri ürünleri kendileri yemiyor. Geçenlerde biriyle tanıştım, Antalya'da serada bir akrabası varmış. Kısa süre önce lösemi hastası çocuklarını kaybetmişler. Bunlar raslantı olamaz. Bilimsel raporlara da bakmaya gerek yok. Bunlar gözle görülebilen boyutta. Avrupa'dan daha ucuza mı satılıyor Türkiye'de?