Cumartesi Pardon, ne satıyorsunuz?

Pardon, ne satıyorsunuz?

15.12.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Pardon, ne satıyorsunuz

Cem Yılmaz "tamamen duygusal". Yılmaz Erdoğan "normal yurdum insanı". İkisinin şu sıralar ortak noktası aynı firmanın reklamlarında boy gösteriyor olmaları. "Dünyaca ünlü pop starımız" Tarkan ise, tam vuslata erecekken özgür kızı kaybeden abazan oğlanın rolüne aday. Şener Şen, Türkan Şoray, Mehmet Ali Erbil, Mazhar Alanson, Beyaz... Aaa! Siz de mi burdaydınız? Hoş geldiniz ama niye geldiniz? Pardon, ne satıyorsunuz? En kahraman vatandaş Filmde Kemal Sunal halk tarafından çok sevilen saf bir vatandaşı oynuyordu. Kötü niyetli adamlar onu kötü kötü ürünlerin reklamlarında oynatıyor, böylece halkın bu ürünleri almasını sağlıyorlardı. Sonunda bir kooperatif reklamına çıkıyordu Sunal. Ama bu evlerin, içinde bir çocuk zıplasa yıkılacak kadar incecik duvarları vardı. Sonunda saf vatandaş bile fark ediyordu bir terslik olduğunu. Ve saflığı bir yana bırakıp en kahraman vatandaşlığa terfi ediyordu. Kemal Sunal bir reklamda boy gösterince çok şaşırmıştım. İçimde bir yerde bir aksaklık, bir terslik, bir olmamışlık, oturmamışlık, yakışmamışlık hissi... Sonra hatırladım. Onun bir filmi vardı, adı mümkün değil aklıma gelmez şimdi. Ama belli ki çocuk aklım o filmin duygusunu bir yerlere kaydetmiş. Kemal Sunalı reklamlarda görünce o filmin anısı içimi bir tuhaf etmiş. Paranın yeteri yok mu? Bana öyle geliyor ki bir şekilde insanların sevgisini kazanmış isimlerin reklamlara çıkarak bu sevgiyi paraya tahvil etmelerinde bir terslik var. "Tamamen duygusal" diye altı çizilse bile... İnsan merak ediyor zira, paranın bir yeteri yok mudur diye... Biz mesela Yılmaz Erdoğanı, tam da o reklam filminin başında sayılan titrlerinden ötürü seviyoruz. Yeteneğinin ona sağladığı sevgiyi bir ürünün satılması için manipüle ederken "Ben ne satıyorum?" diye hiç sormuyor mudur acaba kendine? Bu, mübalağa ile malul bir film altı üstü; hayat bu kadar traji-komik değil! Ben de zaten "Salkım Hanımın Taneleri" filminin gönüllü eleştirmeni MHP milletvekili Ahmet Çakar gibi kurgu ile gerçeği birbirinden ayırt etme özürlü değilim. Ve elbette bir ürünün kalitesini, o ürünün tanıtımını yapandan soracak kadar safdil de değilim. Başka birtakım denetim mekanizmalarının olduğunu ya da olması gerektiğini; reklama çıkanın, reklamı yapanın, reklamı yayınlayanın bununla bir alakası olmadığını, kalitedeki aksaklıkların hesabını onlardan sormanın abesle iştigal olduğunu falan biliyorum... Cep telefonları kanser yapıyor olsa mesela, ben katiyen Cem Yılmazı, Yılmaz Erdoğanı ya da Tarkanı suçlamam. Gerçi Banker Kastellinin reklamında arzı endam eyleyen ünlüler, batışın ardından azıcık suçlanmışlardı... Kem gözlere şiş! Kemal Sunal keşke hiç reklama çıkmasaydı. Ama birtakım değerlerin, artık değer olduğunun bile unutulduğunu anladığında "Herkes yapıyor, ben niye yapmayayım?" diye düşünmüş olmalı.Galiba ben de sonunda reklamcı olacağım. Birtakım ürünleri sizin gözünüzde sempatik kılmak için şirin metincikler yazacağım. Allahın sopası yok! Sen misin reklamlar hakkında ileri geri konuşan. Al sana iş, elem tere fiş, kem gözlere şiş! tubakyol@yahoo.com Göre göre kanıksadık, normalleştirdik belki ama o kadar da normal değil onları oralarda görmek. Ayıp! Bunu komşu komşuya yaptığında ayıp değil mi? Tüm sevenlerinizi aynı fırından ekmek almaya ikna ederseniz size bedava ekmek vereceklerini söyleseler, kabul eder misiniz? Utanmaz mısınız?