Cumartesi Pardösülü çapkın Otisabinin öyküsü

Pardösülü çapkın Otisabinin öyküsü

17.01.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

Pardösüsüz gezmeyen, kadınlardan vazgeçmeyen ve çizeri Yılmaz Aslantürkün deyimiyle "ayakta kalmak için" entrikalar çeviren Otisabinin maceraları kitap oldu

Pardösülü çapkın Otisabinin öyküsü

Otisabinin yaratıcısı Yılmaz Aslantürk aynı zamanda Milliyet grafik servisi şefi. "Takıntıları olduğu için, otistikten hareketle adını koydum" dediği karakterinin 200 civarında kadınla yattığını söylüyor. Otisabi karakteri Pişmiş Kelle dergisinde ortaya çıktı. En belirgin özelliği, her macerada -işin içine yalan dolan girmesi gerekse bile- bir kadını yatağa atmasıydı. Otisabi bu yüksek performansını Penguen dergisinde sürdürdü. Bugüne kadar yayımlanan 200ün üzerinde macera arasından seçilmiş öykülerin yer aldığı "Başımdan Geçti Bunlar" adlı albüm de kitapçı raflarında. 90ların başında Pişmiş Kelle dergisinde atasözlerini, deyimleri mizahi bir dille anlattığım bir köşem vardı. "Otisabi" o köşenin adıydı. Dergi benden bir hikaye çizmemi istedi. Bu hikayelerin adı da öyle kaldı. Otisabi nasıl doğdu? Önceleri benim başımdan geçen öğrenci hikayeleriydi. Çünkü bana "En iyi bildiğin şeyi çiz" dediler, en iyi bildiğim şey hayatımdı. Anılarımı, işyerinde olup bitenleri konu ettim. Sonra ilişkilerimi çizmeye başladım. Zamanla sadece ilişkileri anlatan bir şey oldu. Tamamen yaşanmış gibi çizsem de izlenimlerim ve duyduklarım da var. Herkes bunları yaşar ama Otisabiyi farklı kılan şudur: Kız arkadaşıyla buluşur, kız saçlarını kestirmiştir. "Nasıl olmuş?" diye sorar. Otisabinin düşünce balonunda da "Keçi gibi olmuş" yazar, ağzından "Çok güzel olmuş hayatım" çıkar. Kitabın adı "Başımdan Geçti Bunlar". Gerçekten başınızdan geçti mi bunlar? "Derdi her kadınla yatmak" İstanbula başka bir büyük kentten gelmiş, 25 yaşında, Beyoğlunda oturan birisi. Kentli ama İstanbula yabancı. Ayakta kalabilmek için yalakalık yapmıyor ama birtakım küçük entrikalar çeviriyor. Örneğin adamın çekmecesine bir kadın iç çamaşırı koyarak eşinin onu görmesini ve ilişkilerini bitirmesini sağlıyor. Kavgadan kaçıyor, insanları zayıf taraflarından yakalıyor. Otisabi nasıl birisi? Her şeyi yapabilir. Ama ne yapsın, seviyor kadınları... Hiçbir kadını reddetmiyor. Onun derdi, bulduğu her kadınla yatmak. Zaten kadın takıntısı hangi erkekte yok ki? Bu barların, kafelerin hepsinin tek amacı ilişki yaratmak. Ben insanların ilişkilerde yaşadıklarını açıkça dile getirebilecek cesarete sahibim. Yaşananların özünü anlatıyorum. İlk çizmeye başladığım zamanlarda çok tepki alıyordum. Kadınlar çok arardı dergiyi. Şikayet telefonları gelirdi, hatta küfür ederlerdi. Oysa ben kadına erkek dünyasından mesaj götürüyorum, ispiyonculuk yapıyorum. "Sana bunları bunları söylüyor ama aslında bunları düşünüyor olabilir" diyorum. Bazıları kadınlardan nefret ettiğimi düşünüyor. Ama öyle değil. Kadın seven bir adamın hikayesi bu. Kadına ulaşmak için her yol mubah mı? "Gerilla gibi pusuda bekliyor" Sevişmediği zaman tabii ki var. Bazen sevişmeyerek de cezalandırıyor kadını. Sevişmediği zaman var mı? Oluyor ama kısa sürede yatağa götüremezse o arkadaşlığı kendine özgü yöntemlerle bitiriyor. Kadınlarla arkadaş olmuyor mu? Evet, aynen benim. Dediğim gibi, önce kendimi çizmeye başladım. O zamanlar benim bir pardösüm vardı. Otisabi sizsiniz değil mi? Yani tipi... Hiç çıkmıyor. Çünkü bence çizgi roman karakterinin onu tanıtacak bir kostümü olmalı; Süpermenin pelerini gibi... Evet, o pardösü hiç çıkmıyor. Bir hikayede Otisabi plajda bile giyiyordu. Erkekler güzel kadınları genelde ulaşılmaz görür ve yanaşmaz. Oysa bir kadını elde etmekten daha zor olan şey kadından kurtulmaktır. Çünkü erkek, sadece kadını elde etmeyle ilgili bilgilerle donatılmıştır. Kadınları elde etmeyi o kadar gözde büyütmemek lazım. İstemiyorsa da ısrar etmenin anlamı yok. Otisabi kadınları rahat elde ediyor. Bu kadar kolay mıdır gerçekten? Hayır, ısrar etmiyor. Beğendiğini belli ediyor. Ondan sonra da bir gerilla gibi pusuda bekliyor. Ve sonra amacına ulaşıyor. Ama Otisabi ısrar ediyor. "Kim olduğumu öğrenen kadınlar benimle birlikte olmak istiyor" Öyle bir derdim yok. İlişkileri anlatıyorum, ilişkilerde de seks mutlaka oluyor. Bu asla pornografi değil. Ama bir genç arkadaş, Türk mizahını anlatan bir kitap yaptı ve beni orada porno çizerlerin arasında saydı. Oysa benim çizdiklerim erotik bile değil. Kesinlikle ilişkiyi tam olarak göremezsiniz. Karede muhakkak onu kapatacak bir unsur oluyor. Cinsel pozisyonları anlatmak gibi bir derdim yok. 90lardan sonra cinselliği ön plana çıkaran bir mizah gelişti ve "Çok satmak için yapılıyor" gibi ciddi eleştiriler de aldı. Sizin hikayeleriniz de mi bu kaygılarla oluştu? Hayır, aslında ikisi birbirini dengeliyor. Otisabiden sıkıldığım zaman grafik çizmek, grafikten sıkıldığım zaman Otisabiyle uğraşmak beni dinlendiriyor. Milliyetin grafik servisinin şefisiniz. Otisabinin yaratıcısı olarak, dolar-mark tabloları çizmek sıkıcı mı? Hayır. Hatta beni arayıp birlikte olmak istediklerini söyleyenler oluyor. Ama meslek etiği gereği reddediyorum. Sizin Otisabinin çizeri olduğunuzu öğrenen kadınların bir hikayeye dahil olma korkusuyla sizden kaçtıkları oluyor mu?