Cumartesi "Refah Partisi’nin dağılmasının sebebi benim"

"Refah Partisi’nin dağılmasının sebebi benim"

14.07.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

Sisi sadece sünnet düğünü organize etmiyor. Türkiye’nin organizasyonunda da parmağı var gibi: "Kalkancı tarikatını ortaya çıkardım. Refah Partisi’nin dağılmasının sebebi de benim"

Refah Partisi’nin dağılmasının sebebi benim

Bir düğünle ortalığı karıştıran Sisi artık ünlülerin menajeri
"Refah Partisi’nin dağılmasının sebebi benim"

Sisi sadece sünnet düğünü organize etmiyor. Türkiye’nin organizasyonunda da parmağı var gibi: "Kalkancı tarikatını ortaya çıkardım. Refah Partisi’nin dağılmasının sebebi de benim"

Refah Partisi’nin dağılmasının sebebi benim
Mefaret Aktaş

Uzun zamandır yurtdışında karaciğer kanseri tedavisi görüyordu. Ortalıkta yoktu. Bir döndü pir döndü. Döner dönmez tüm magazin basınını arayıp "Bedrettin Ekdi adında Siirtli bir aşiret reisine 1 milyon dolarlık sünnet düğünü yapıyorum" dedi. Oysa söylediğine göre hepsini kandırmıştı, "Düğün yalnızca 20 milyara mal olmuş, düğüne katılan onlarca sanatçının çoğu para almamıştı. Sisi ya da Seyhan Soylu ya da eski lakabıyla "Travestiler Kraliçesi"... Görünüşe bakılırsa artık "ünlülerin menajeri" diye anılacak. Zira Sisi’nin icraatları bu düğünle bitmiyor. Çünkü Sisi artık düğüne katılan, aralarında Ajda Pekkan ve Adnan Şenses’in de bulunduğu sanatçıların çoğunun menajeri de aynı zamanda.
35 yaşında, erkek doğmuş ama kadınlığı seçmiş, zamanında Polis Koleji’nden atılmış biri olarak çok ilginç bir hayat öyküsü var Seyhan Soylu’nun... Kadın olduktan sonra evlendiği kocasıyla dört yıldır birlikte ve çok mutlu. "Çocuk da istiyor musunuz?" deyince, "Kocam vücudum bozulur diye korkuyor" diyor kahkahalarla. Ve ben sersem gibi boşta bulunup "Niye bozulsun ki? Kimler doğum yaptı da bozulmadı" gibi saçmasapan bir cevap veriyorum. Neyse ki kahkahaları abartmıyor. Sisi zeki kadın işte. Zekasıyla baş etmek zor. Bu röportajı okuyunca, söylediklerinin tamamını yapabileceğinden şüphe edebilirsiniz. Ama bir düşünün. Bu kadar sanatçıyı, bu röportajın yayınlandığı günlerde cezaevine geri dönmüş olacak, hiç tanınmayan bir Siirt ağasının düğününe getireceğim dedi. Ve dediğini yapmadı mı?

Bu düğün iyileştikten sonraki ilk organizasyonunuzdu. Bu kadar insanı bu kadar kısa zamanda nasıl biraraya getirebildiniz?
Çoğunun menajeriyim. İnsanlar benim "background"umda başarılı olduğumu, zekamı biliyorlar. Bana göre zaten zekam haricinde hiçbir özelliğim yok.

Şu anda kaç kişinin menajerisiniz?
Aralarında Adnan Şenses, Ajda Pekkan, Sibel Turnagöl, Oya Aydoğan, Hamiyet, Haluk Özkan, Ebru Aydın ve Cansever’in de bulunduğu 26 kişinin menajeriyim.

Bir anda nasıl bu kadar çok sanatçının menajerliğini alabildiniz?
Çünkü ben şirketlerle çalışıyorum. Plak şirketleri beni arıyorlar. Ulus Ailesi, Prestij Ailesi, Klip Müzik, hepsi arayıp "Bizden kasetleri çıkacak, menajerliği de senden olacak" diyorlar. Ben de "Seve seve" diyorum. Ulus Müzik’ten şimdi Doğuş’la Pınar Dilşeker de geliyor.

Peki para aldılar mı?
Bir-ikisine sembolik şeyler verdik. Mesela Ajda Pekkan kıyafet istedi. "Ben o gece çok şık olayım" dedi. Ben onun zayıf yönünü biliyorum ya, "Menajerin olmaya talibim" deyip bir de kedi hediye ettim. "Sisiciğim seninle çalışmak çok harika olur" dedi. Seda Sayan’a da "Kadırgalı" diye muhteşem bir şarkı verdim, onun için geldi. İnsanlar zannediyorlar ki "Önce 1 milyon dolar" dendi, sonra Maliye’den korktular da böyle diyorlar. Hayır, Sisi hiçbir şeyden korkmaz, verilmeyecek hesabı yoktur. "Devletime boynum kıldan ince" diye bitirim ağızları vardır ya, hayır benimki gerçekten ince. Çünkü ben hep kimsenin cesaret edemeyeceği şeyleri söylerim. Daha Abdullah Öcalan yakalanmadan onun kafasını kesip getirmek isterim, dedim. Hasan Mezarcı’ya veledi zina diyen bir tipim ben. Devletime aşıkken, üçkağıt yapamam ki zaten. Ama kendime reklam yapmam, önümü açmam lazımdı. İki buçuk senem kayıptı. Hastalığımla boğuştum. İflasın eşiğine gelmiştim. Gayrimeşrudan birkaç abimden başka kimse arayıp sormadı.

Kimler "abim" dedikleriniz?
Hasan Heybetli’yi ve Nuriş’i (Nuri Ergin) çok severim. Bedrettin Ekdi’yi çok severim. İş dünyasında, televizyonunda koordinatörlük de yaptığım, Bülent Eyilik’ten çok destek gördüm. Her zaman yolumu açmıştır. Ben Eyilik Ailesi’nin kızıyım yahu. O benim babam.

Düğüne dönelim. Yani düğün gerçekten de 1 milyon dolara mal olmadı...
Hayır, tabii ki. Bugün o düğünün fiyatı, şov değeri, bu kadar sanatçının gelmesi 1 milyon değil 10 milyon dolar. Ama ben zekamla 20 milyara işi bitirdim. İbrahim Erkal’a rica ettim. Onunla daha çok popüler olmadığı dönemlerden beri dostum. O destek olmak için geldi. Pınar Dilşeker, Gökhan Tepe, Ulus Müzik’in sanatçıları oldukları için geldiler.

Mesela Burak Kut nasıl geldi?
Arkadaşız, dostuz. Ben hepsiyle dostum. Herkes benim sevdiğim birinin yanında olmaktan mutlu oldu. Ben şimdi başta bunun 20 milyarlık bir düğün olduğunu söyleseydim, medya gelir, iki görüntü alırdı ve iş biterdi. Ama ben medyaya düğün 1 milyon dolarlık dedim. Onlar birbirlerine haber atlatmaya çalışırken ben onlara atlattım. Böylece 2 buçuk yıllık kaybımı telafi etmiş oldum. Onların da hepsini çok seviyorum, dostlarım ama kimse düğün günü bana flaş patlatmadı.

Fikir Bedrettin Ekdi’den mi çıktı?
Bedri Abi cezaevindeyken "Tanıdıklarından iki-üç sanatçı getirir misin?" dedi. Ben de "Getirmeye çalışırım Bedri Abi" dedim. 45 sanatçı getirip, sürpriz yaptım ona.

Ekdi bu düğün için cezaevinden çıktı değil mi? Sanatçılar bunu biliyor muydu?
Tabii, izinliydi. Kimse de bilmiyordu. Sanatçılar soruyordu "Düğün sahibi nerede?" diye. Ben de "Amerika’da" diyordum. Cezaevinde olduğunu söyleseydim ürküp gelmeyebilirlerdi.

Peki Ekdi bu işe ne diyor?
O bayılıyor bu duruma. Onun ailesi de çok sever beni. Oğulları kardeşimdir, eşi de çok sever. Ben zaten gayrimeşru aleminde, iş ve sanat camiasında sevilen, güvenilir bir insanım. Zeki olduğum için hepsine faydam dokunmuştur. Aptal insandan korkacaksın. Düşmanın bile akıllı olsun ki ne yapacağını hesaplarken zekanı geliştirirsin.

Sanatçılardan onu tanıyan var mıydı?
Bazıları arkadaşı... Mesela Kerem Alışık. Ama koskoca Ajda Pekkan var bu düğünde. Aşığım ona. Benimle çalışırken yaşayan efsane yapacağım onu. Ben hayatta kimsenin yanında titremem. Belki bir Madonna’nın, Michael Jackson’ın... Ama onunla yan yana geldiğim de titriyorum, adrenalinim yükseliyor. Oya Aydoğan’ın da çok ayrı bir yeri var. Çünkü o benim ilk sanatçım.

Başka kim var öyle çok etkilendiğiniz?
Belki Tarkan. Sohbeti, kendisi şeker. Hem de hemcinsim olduğundan dermişim. Bugün insanların sözüne sahip çıkamadığı bir ortamda o kıçına sahip çıktı helal olsun. Tarkan cinsel kimliğini saklayan biri değil ki. Milletvekilleri falan onun kıçıyla uğraştılar ama. Sonra da milliyetçiyim diye geçiniyorlar.

Daha önce Kumkapı cinayeti davasıyla tanınan Zeynep Uludağ’ın da menajerliğini yapıyordunuz. Uludağ şimdi nerede?
Bir anda çok popüler oldu. Ve "Ben Sisi’siz de başarabilirim" deyip yoluna devam etti. Allah yolunu açık etsin. Bir daha şirketime skandal birilerini almayacağım. Benden ayrıldıktan sonra kendine yakışmayacak yerlerde çalıştı.

Hangi sanatçıların menajerliğini yapacağınıza nasıl karar veriyorsunuz?
Unutulmuş olması önemli değil ama medyayla ilişkileri iyi olmalı. İnsanları kırmamış olması lazım. Kendi kendine kapris, hava yapmak yasak. Havalı olmalı ama gerçek star gibi hareket etmeli. Benim ona olduğu kadar onun da bana yararı olmalı. Yani fos çıkmayacak insanları alırım. Sıfır sanatçıyı bile kendim seçerim.

Öyle bir sanatçınız var mı?
Evet. İkinci Tarkan’ı çıkarıyorum. Sony Müzik’ten Önder diye bir çocuk, sanırım eylülde çıkacak albümü. Bir de Ayhan Aşan, Coşkun Sabah tarzında Volkan diye biri var.

Şimdi menajerliğini aldığınız sanatçılar için nasıl stratejiler planlıyorsunuz?
Ajda Pekkan’a en az üç-dört reklam filmi çektiriyorum bu sene. Bir şov hazırlıyorum onun için Rafaella Carra gibi. Sibel Turnagöl’e bir dizi ve reklam filmleri hazırlıyorum. Adnan Şenses’e hayatının baharını yaşatacağım.

Sizce Türkiye’de iyi menajer var mı?
Şimdiki menajerler medyayla sanatçının arasını açıyorlar. Ahmet San ve Özgür Aras’tan başkasını menajer kabul etmem.

Bundan sonraki en büyük projeniz ne?
Yeni bir düğün var ya. Onun için Clinton’ı getirmek istiyorum. Cindy Crawford’la Claudia Schiffer’ı da nedime yapmak istiyorum.

Yapabilecek misiniz?
Yemin ederim. 1 milyon doları versinler, parayı bassınlar Clinton’ı sünnet düğününde kirve yaparım. Bu adamların ajansları var. Parayla geliyorlar. Şimdi Hülya Avşar’la tenis oynamak gibi, Emel Sayın’la beş çayı, Ajda Pekkan’la havuz sefası, Oya Aydoğan’la öğle yemeği, Sibel Turnagöl’le tekne sefası hazırlıyorum. Her şeyleri para olmalı, bunlar gerçek star.

Bir de kitap yazıyorsunuz...
Anadolu’da yaşayan ve İstanbul’a gelen bir travestinin hayatını anlatan "İso" diye bir roman yazıyorum. Ben sokaktaki travestileri çok seviyorum, onlar için üzülüyorum. Benden ne farkları var ki? Bülent Ersoy’un sesi olmasaydı... Benim de zekam olmasaydı, ben de Harbiye’de fuhuş yapacaktım.

Bülent Ersoy’la aranız nasıl?
Çok takdir ediyorum. O benim şirketimde olsaydı çok iyi olurdu. Belki kompleksinden gelmez. Beni pek sevdiğini zannetmiyorum.

"Derviş parti kurarsa o partiden siyasete atılırım"
Milliyetçi olarak biliniyordunuz. Ama az önce kolunuzdaki kurt dövmesini değiştireceğinizi söylediniz...
Vatanımı, milletimi çok seviyorum. Şu an beni askere alsalar giderim.

Seçim olsa MHP’ye mi oy vereceksiniz?
Hayır, asla. Bundan sonra Kemal Derviş...

Neden?
Harika bir adam. Bırakırlarsa her şey çok iyi olacak. Bu kriz başbakanımız gittiğinde biter. Artık yerini gençlere bırakması lazım. Derviş bir parti kurarsa kesinlikle o partiden aktif siyasete atılmak isterim. Rabbim bana hem kadın ruhu hem erkek beyni nasip etti. Bu Allah’la benim aramda, hiçbir şeyin hesabını hiç kimseye vermedim. Cinsel kimliğimi çok seviyorum. Hem kısır kadın yok mu? Bak, Nilüfer’in de çocuğu oldu. Hazır baba da buldu. Çok da yakıştılar birbirlerine. Acısız doğum yapmış oldu. Şimdi Reha Muhtar ona "Acı var mı acı?" diye soramayacak.

Suç dünyasından ve işadamlarından çok dostunuz var. Politikaya atılırsanız bu insanlar sizden destek bekleyecektir...
Tabii hizmet bekleyecekler. Yalnızca ülkem için fedakarlık yapacağım. Ama ben cebimi oraya (meclise) gitmeden önce dolduracağım. Yoksa orada çaldırtırlar bana. Meclise girdiğimde alnım ak, tertemiz olacağım. Milletvekili maaşı almak, lojmanlarda oturmak, devletin arabasını kullanmak istemiyorum.

Aşiret reisleriyle, Nuri Ergin’le görüşmeye devam edecek misiniz?
Hepsiyle görüşürüm, kimseyi alakadar etmez. Bir sürü bakan da görüşüyor gayrimeşru alemiyle. Çalıp çırpmaz hizmet edersem özel hayatım kimseyi ilgilendirmez. Kamer Genç de bir sürü insanla görüşüyor. Başkaları da... Bir de benim çok önemli bir operasyonum var. Bir tarikat dosyasını, Kalkancı tarikatını ortaya çıkardım ben. Refah Partisi’nin oylarının yüzde 12’lere düşmesinin, dağılımının sebebiyim ben.
O tarihte tesettürlere girip, tarikatlara girip onların iç dünyasını ortaya çıkarıp medyaya dağıttım ben.

Neden yaptınız?
Devletim için. Milliyetçiyim diye Tarkan’ın kıçıyla uğraşanlar niye yapmadı? Kimse bir şey istemedi benden. Ben devletim haricinde istemeden kimseye hizmet vermem.

"Gayrimeşru alemi daha delikanlı oluyor..."
Bir ağa daha sizden düğün istemiş...
Evet, arayıp "Bana bunun iki mislisine ne yaparsın lo?" dedi. Kimse onu tanımıyor ki, Bedri Bey gibi... Ama adam istiyor. Bari bu sefer para kazanayım. Ha, Bedri Bey de bana Allah razı olsun Nişantaşı’nda çok şık bir ev verdi.

Ulus’ta değil miydi bu ev?
Hayır. Nişantaşı’nda... Şu köşedeki dairelerden. 100-150 bin dolarlık bir daire. Ama bu evi düğünden önce vermişti. Abilik yaptı bana. Ben şimdi Hasan Heybetli’yi arasam "Hasan Abi, zor durumdayım" desem, o da bana para yollar. Nuriş’in çok delikanlılıklarını gördüm. Arasam "Nuri Bey, bana para yollayın" desem Nuriş bana para yollar. Kürşat Yılmaz’ı arasam o da yollar. Gayrimeşru aleminden tanımadığım yok ki.

Neden hep arkadaşlarınız "gayrimeşru" adamlardan?
Daha delikanlı, güvenilir oluyorlar.




CUMARTESİ