“Rio’da, olmazsa Tokyo’da, o da olmazsa diğerinde”

Hafta başında düzenlenen Gillette&Miliyet 62. Yılın Sporcusu Yarışması’nda milli yüzücümüz Viktoria Zeynep Güneş, Gillette Venus Yılın Kadın Sporcusu ödülünü aldı. 2015 Dünya Gençler Yüzme Şampiyonası’nda dört altın madalya kazanan, iki kez de dünya gençler rekoru kıran Güneş, gecenin en fazla alkış alan isimlerinden de biriydi. Güneş’i ödülünü aldıktan hemen sonra Türkiye Yüzme Şampiyonası için gittiği Mersin’de ziyaret ettik, ödülün kendisine hissettirdiklerini ve Rio hazırlıklarını sorduk. Güneş’in olimpik madalya için en büyük avantajı gençliği. Henüz 17 yaşında olan yüzücü 29 yaşına geldiğinde dördüncü Olimpiyat Oyunları’na katılabilir. Bu durum da Güneş’in üzerindeki baskıyı azaltıyor...

- Çok kısa bir süredir Türkiye adına yarışıyorsun ama Yılın Kadın Sporcusu ödülünü kazandın. Ödülü alırken neler

Çok gergindim. Birçok kamera vardı etrafımda. Bir de yanımda birçok ünlü sporcu vardı; futbolcular, basketbolcular...

- Büyük bir alkış aldın salondakilerden. Bu ilgi rahatlatmadı mı biraz?

Evet. Beni alkışlamaları benim için çok anlamlıydı. Benim yanımda olduklarını gösterdiler; yalnız olmadığımı anlamış oldum.

- Önceki röportajlarında Fenerbahçe’de yaşadığını okudum. Nasıl gidiyor İstanbul’daki hayatın?

Artık Fenerbahçe’de yaşamıyoruz. Kulübüm olarak Enka’yı seçtiğimden beri Maslak’tayız ailemle. Çünkü çok daha rahat oluyor bizim için. İstanbul kocaman bir şehir. Bu nedenle yüzdüğüm havuza en yakın yeri seçmek durumundaydık. Trafik sıkışıklığı, o kalabalık, metro... Bunlar yüzünden bir yerden bir yere gitmek çok zor oluyor.

“İstanbul’da yabancı olmak sorun değil”

- İnsanlarla iletişimin nasıl?

Türk insanını seviyorum çünkü her zaman iletişime açıksınız. Gülümsüyor ve birbirinize yardımcı olmaya çalışıyorsunuz. Türkiye’nin tamamı turistik. Sadece Antalya’dan, Güney’deki bölgelerden bahsetmiyorum. İstanbul da öyle... Bu nedenle yabancı olmanız sorun olmuyor. İnsanlar size yardımcı olmak için her zaman hazır.

- “Mutluyum” diyebiliyor musun?

Evet, mutluyum. Kalabalıkla, trafikle sorunlarımız oluyor ama İstanbul’da yaşamayı seviyorum. Doğasını seviyorum, atmosferini seviyorum. Bebek’e gidip kahve içmek beni mutlu ediyor. Bazen de Anadolu Yakası’nda zaman geçiriyorum. Özellikle Fenerbahçe... Bence Fenerbahçe aileler için mükemmel bir yer; parklar, sahil, yeşil alanlar...

“Rio’da elimden gelenin en iyisini yapmak istiyorum”

- Yolda insanlar tanıyor mu seni; ilgi gösteriyorlar mı?

Aslında dışarda çok zaman geçirmiyorum. Sanırım zamanla daha da tanınacağım. Birkaç olay yaşadım tabii ki. Geçtiğimiz yıl Singapur’da düzenlenen şampiyonadan sonra beni tanıyan birkaç kişi oldu. Gazetelerde gördüler sanırım.

- Ağustosta Olimpiyat Oyunları için Rio’ya gideceksin. Heyecanlı mısın?

Evet, heyecanlıyım. Umarım elimden gelenin en iyisini yapar ve iyi bir sonuçla dönerim.

- Türkiye’nin yüzmede olimpik madalyası yok. Bunu değiştirme ihtimali baskı yaratıyor mu?

Amacım tüm dünyaya Türkiye’nin bu alanda da başarılı olabileceğini göstermek. Çünkü Singapur’da dördüncü sıradaydık. Umarım Rio’dan dahasını da başarabilirim. Önümde daha çok Olimpiyat Oyunları var.

- Rio sadece bir başlangıç...

Çok gergin hissettiğim zaman bunu düşünüyorum: Tabii ki en büyük hedefim Rio ama Rio olmazsa dört sene sonra Tokyo var. Bir dört yıl sonra ise başka bir yer... Bunu düşündüğüm zaman üzerimdeki baskının azaldığını hissediyorum. Rio’ya gitmeden önce heyecanlanmak istemiyorum. Bu baskının beni durdurmasına engel olmam gerekiyor. Antenmanlarımı yapıp olabildiğince hızlı olmaya çalışacağım.

- Sana destek olan, nasıl çalışman, neleri yiyip neleri yememen gerektiğini söyleyen kimse var mı yanında?

Özel bir diyet uygulamıyorum. Sadece sağlıklı besleniyorum. Fast food yemiyorum, kola içmiyorum. Sadece yılbaşında içiyorum hatta. Bir koçum, doktorum ve psikoloğum var. Bir de sadece benimle değil ama tüm takımla ilgilenen bir ekip var. Biz yüzerken videolarımızı çekiyorlar ve biz bitirdikten sonra nerelerde iyi, nerelerde kötü olduğumuzu görebiliyoruz. Analizler yapıp daha iyi olmaya çalışıyoruz. Tüm bu insanlar madalyalar kazanmam için bana yardımcı oluyor. Tabii ki taraftarlar ve ailem de bana büyük bir destek veriyor. Bence en önemlisi aile. Ailen ne olursa olsun yanında olan insanlar.

- Ukrayna ile Türkiye’yi kıyaslamanı istesem... Senin açından neler değişti? Burada başarıya daha kolay yakalayacağına inanıyor musun?

Ukrayna’dan Türkiye’ye geldiğim zaman oradakilere oranla burada daha tecrübeli insanlarla çalışma fırsatım oldu. Yüzme Federasyonu’ndan bana daha büyük fırsatlar sunuldu. Burada sponsorlardan da bahsetmem gerek. Turkcell’in Türkiye Yüzme Federasyonu’na verdiği destek onların daha büyük imkanlara sahip olmasına olanak sağlıyor. Türkiye’de birçok tesis var. Yüzme performans merkezi de bunlardan biri...

“Sadece Ukrayna’yı değil, İstanbul’u da özlüyorum”

- Ukrayna’yı özlüyor musun?

Altı ay kadar önce Ukrayna’daydım. Yılda sadece iki kez gidebiliyorum. Daha sık gitmek isterim çünkü akrabalarımı ve arkadaşlarımı özlüyorum. Fakat benim günlerim çok yoğun geçiyor. Üstelik çok seyahat ediyorum. O kadar ki İstanbul’u özlediğim bile oluyor.

- Bir günün nasıl geçiyor, okula gitmek antrenmanlara mani oluyor mu?

Liseyi Ukrayna’da bitirmiştim. Özyeğin Üniversitesi’ne başladım şimdi. Hazırlık sınıfındayım bu yıl. Daha sonra turizm okumak istiyorum... Her gün okula gitmiyorum. Sadece sınavlara giriyorum; derslerime de evde, internetten çalışıyorum. Bu sayede güne çok erken başlamama gerek kalmıyor. Sabah 8.00 gibi havuza gidiyorum ve iki saat kadar yüzüyorum. Daha sonra bir süre salonda çalışıyorum. Eve gidip dinlendikten sonra da 16.00-16.30 gibi ikinci antrenman için tekrar havuza dönüyorum.

- Eğlenmek için neler yapıyorsun?

Ailemle zaman geçiriyorum. İki tane köpeğim var. Onlarla Kilyos’a gidiyoruz.