Cumartesi Şişmanlara sağlık eğitimi

Şişmanlara sağlık eğitimi

24.10.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

Türkiye Obezite Araştırma Derneği, şişmanlıkla savaşmak için Şişmanlık Eğitim Okulu açtı. Dernek başkanı Prof. Dr. Nazif Bağrıaçık bu okulda hastaların doğru beslenme, diyet yemekler hazırlama, fizik tedavi gibi konularda eğitileceğini söylüyor

Şişmanlara sağlık eğitimi

1999da obeziteyi "insan sağlığını tehdit eden hastalık" olarak ilan eden Dünya Sağlık Örgütü (WHO) bu doğrultuda Milano deklarasyonunu yayınladı. Türkiye Obezite Derneği de 24 Avrupa ülkesiyle birlikte bu deklarasyona imza attı. İmza atan ülkelerin sayısı bugün 37ye ulaşmış durumda. Deklarasyonda altı önemle çizilen noktalardan biri, hastalıkla mücadelede eğitimin rolüydü. Bu deklarasyondan hareketle Türkiye Obezite Araştırma Derneği bir Şişmanlık Eğitim Okulu açarak obeziteyle savaşım yolunda önemli bir adım attı. Obeziteyi "çağın hastalığı" olarak tanımlayan Türkiye Obezite Araştırma Derneği ve Türk Diyabet Cemiyeti Başkanı Prof. Dr. Nazif Bağrıaçıka göre şişmanlık, kişinin kendi bedenine getirdiği zararların yanı sıra aile ve ülke ekonomisine getirdiği yük ve yol açtığı yan hastalıklar bakımından da büyük bir sorun. Obezitenin dünyada ve Türkiyede her geçen gün hızla arttığını vurgulayan Bağrıaçık, yaptıkları taramalarda şişmanlığın erkeklerde yüzde 24-28, kadınlarda yüzde 28-32 olarak belirlendiğini anlatıyor. Şişmanlık ya da tıptaki adıyla obezite, son yıllarda tedavi edilmesi gereken bir hastalık olarak kabul ediliyor. Dünyada obez sayısı her geçen gün öyle artıyor ki uzmanlar dünya nüfusunun dörtte birinden fazlasının obez olduğunu söylüyor. Hesaplamalara göre 2030 yılında ABD nüfusunun tamamının şişman olacağı belirtiliyor. Bağrıaçık beden kitle indeksine (BKİ-şişmanlık riskini ortaya koyan hesaplama) göre sınıflamada "şişman" grubun Türkiyede çok fazla olduğuna dikkat çekiyor:"BKİsi 30un üzerinde olan grup şişman olarak tanımlanır. Ülkemizde bu gruptakilerin sayısı çok fazla ve gün geçtikçe artıyor. Türkiyede şişmanlar en çok Orta ve Güneydoğu Anadoluda... Karadeniz, Trakya ve Ege bölgesinde ise daha az. Marmara beslenmenin çok bozuk olduğu, fast foodun ve hazır gıdaların yaygın tüketildiği bir bölge olduğu için burada şişmanlık çok fazla. Gaziantepte 5 bin kişide yaptığımız taramada halkın yüzde 61ini şişman bulduk. Araştırmalara göre BKİsi 25-29 (fazla kilolu) dediğimiz grubun oranı yüzde 24, BKİsi 30un üzerinde olan şişman grubun oranı ise yüzde 20. İkisini toplarsanız yüzde 44, yani nüfusun yarıya yakını şişman Türkiyede. Bazı bölgelerde ise kadında şişmanlık daha yaygın. Örneğin Orta Anadoluda çok fazla hamur işi yeniyor. Erkeklerde ise en çok şişman Marmara bölgesinde. Hareketsiz yaşam, masa başı çalışma, her yere arabayla gitme riski artırıyor. Türkiyede kadınlar fazla doğum yapıyor ve her doğumda 10-15 kilo alıyor. 3-4 çocuktan sonra bir bakıyorsunuz 30-40 kilo fazlası oluyor." Türkiyede nüfusun yarısı şişman Derneğin Harbiyedeki merkezinde açılan Şişmanlık Eğitim Okulunda her ayın ilk ve üçüncü haftasında hastalara önce bilgilendirme konferansı, arkasından da ders verilecek. Ayrıca hastalar diyetisyenden doğru beslenme ve diyet yemekleri hazırlama eğitimi görecek. Egzersiz sınıfında çeşitli hareketler ve fizik tedavi verilecek, yine özel sınıflarda masaj, selülit tedavisi ve parafin banyosuna kadar çeşitli hizmetler sunulacak. Ayrıca eğitimde bir psikolog da görev yapacak. Ortalama 20 hafta sürecek eğitim sonunda katılımcılara Sağlık Bakanlığının onayının yer aldığı sertifika verileceğini ifade eden Bağrıaçık, "3 bin 840 kayıtlı obez hastamız var. Bu okulla en az 10 bin kişiye ulaşmayı hedefliyoruz. Obez hastaya yaklaşımda şarlatan diyetlerden kaçıyoruz" diyor. Okulda parafin banyosu, selülit tedavisi de var Şişmanlık Eğitim Okulu Uzman Diyetisyeni Ceren Yolaçan da beslenme düzeni kurmadan kilolarla başa çıkmanın mümkün olmadığına dikkat çekiyor."Düzenli beslenmek ve sık sık, azar azar yemekten yanayız" mesajı veren Yolaçan, okuldaki eğitimde hastalara neyi ne kadar ve nasıl yemesi gerektiğinin öğretileceğini söyledi.Alışkanlıkların değişmesinin çok uzun sürdüğünü, verdiği diyete istediği uyumu bir-iki ay sonunda elde edebildiğini ifade eden Yolaçan, bu sürenin bazen bir yıla kadar uzayabildiğini belirtti. Yolaçana göre Türkler en çok ekmek, tatlı ve reçellerden vazgeçmekte zorlanıyor:"Hastalar bizimle pazarlık yapıyor. Tatlı yemezsem olmaz diyenler var. Düşüncelerini zamanla değiştiriyoruz. Bazı hastalar da Ben bunları yersem kilo alırım endişesini taşıyor. O kadar çok aç dolaşmaya alışmış ki. Bu tip insanları diyet yapmaya ikna etmek de aynı ölçüde zor oluyor." "Mutlaka azar azar, sık sık yemek yenmeli" Mönüler hastanın dışarıda yediği öğünlere veya davetlere uygun olmalı. Eğer akşam et ağırlıklı yiyecekse salata ve sebze yemeklerini öğle yemeğinde yemek...İçecek olarak zamanla maden suyu ve diyet içecekleri tercih etmek...Tatlı yenilecekse meyveyi öğünden çıkarmak, tatlı olarak sütlü tatlılar seçmek...Ayda en çok 4-6 kilo vermek...Haftada en az 3 gün 30-45 dakika yürüyüş yapmak...Süt, et, karbonhidrat, sebze-meyve hepsini eşit olarak ve birlikte tüketmek...Genelde ana öğünlerden önce 2şer bardak, ara öğünlerden önce 1 bardak olmak üzere günde 10 bardak su içmek...Hiçbir şeyi kalorisizdir diye yememek... Beslenme eğitimiyle değiştirilen alışkanlıklar Hareket zorluğu Toplumdan uzaklaşmaKalp ve damar hastalıkları riskinde artışDiyabet, gut gibi hastalıklara yatkınlıkErken doğum, sık düşük yapma, adet düzensizlikleri Böbrek üstü bezlerini etkileyerek tüm vücutta tüylenmeye yol açmaKaraciğer yağlanması Uyku apnesi, horlama Çocukta zihinsel ve bedensel gelişimde bozulma Depresyon, psikolojik bozukluklar Obezitenin getirdiği diğer sorun ve hastalıklar Anne ve babasından biri veya ikisi obez olanlarEğitim düzeyi düşük olanlar (okuma yazması olmayanlarda yüzde 35 oranında görülürken üniversite mezunlarında yüzde 8) Evliler (bekarlarda yüzde 20 olmasına karşın evlilerde yüzde 45 oranında)Ev hanımlarıAsyalılarda, Afrika ve Avrupalılara karşın obezite riski daha fazla Erkeklerde 30 yaş sonrasında, kadınlarda ise evlilik, gebelik ve monopoz dönemlerinde risk daha fazlaSigarayı bırakanlar Kimler daha fazla risk altında?