Cumartesi Size "yazılabilir" miyim?

Size "yazılabilir" miyim?

21.08.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Size yazılabilir miyim

Arzu hanım demiş ki, "O şöhretin bedelini ödüyor, peki ben neyin bedelini?" Efendim siz "Hem yakışıklı olsun, ayrıca çok para kazansın, bir de popüler olsun, hatta mümkünse bana sadık kalsın"ın bedelini ödüyorsunuz. Bu arada unuttuğunuz tek şey -ya da tercihlerinizin arasına koymadığınız tek şey- bu erkeğin size ve birliktelik müessesesine verdiği değer. Belli ki bunu hiç umursamamışsınız. Haliyle o da sizi umursamadı. Arzu hanım demiş ki, "Herkesin başına gelebilir. Ben de sarhoş olup biriyle birlikte olabilirdim. Sarhoş olurdum..." Boşuna fasulye-sırık demedik herhalde şurada. Ne demek sarhoş olup biriyle birlikte olmak? "Hisler" bu kadar zayıfsa Neyzen Tevfik "Fasulye de sırığa sarılarak büyür, nazırım!" demiş, nazırın üstünden prim yapan bir yakınını kastederek... Bizim fasulyemiz ise Arzu Balkan Karadağlı kardeşimiz. Eşinin ihaneti konusunda herkes bir şeyler yazdı ama en doğru işi -aklı başında sorularla Arzu hanımı bize etraflıca tanıtan- Savaş Ay yaptı. Ustayı kutluyorum. Bu konuda artık hiçbir laf etmemeye karar vermişken dayanamayıp kaleme sarılmamın nedeni de budur. Üstelik bunca derdimin arasında... -veya kuduruksa- asla hoş erkeklerin yanında içilmeyecek demek ki! Benim bildiğim Türk kadınının, sevdiği bir erkek varsa hayatında, gözü hiç kimseyi görmez. Yanına yaklaşan adamın değil koynuna girmek, üzerine kusar. Arzu hanım demiş ki, "Ev ve eşyalar benim. Benim kazancımla geçindik. Tameri kimse tanımıyordu. (...) Ben o alemin prensesi idim. Tamer yıllarca peşimden koştu." Peki niçin o zaman evlenmediniz de, bu genç adamı "çoluk çocuk duyduktan sonra" kabul ettiniz. Eskiden, daha mı az yakışıklıydı? Daha mı bilgisizdi? Üstelik ilk tanışmanın verdiği ruh ve beden ateşiniz alev alev yanarken...Arzu hanım demiş ki, "Tamer o günler kızların gözbebeği idi. Her gün birileriyle çıkıyordu. Bana yazılmaya başlayınca..." Burada şaşkınlıkla duruyoruz ve sadece "yazılmayla" başlayan ilişkinin sonu da böyle olur diyebiliyoruz. (Ayrıca aktrisimiz hâlâ bu alemlerin prensesi mi bilemem ama jargonu prenses jargonu değil.) Özetle; bu çift üzülmesin ve hemen barışsınlar. Hele, neden bu kaza başımıza geldi diye hiç düşünmesinler. Olur böyle şeyler. Şantajla sonuçlanmasa bile birbirine ihanet eden pek çok eş tanıyoruz malum. Bu ve bunun gibi yuvalar "sadece sevgi üzerine kurulmayıp" samimiyetsizlik ve benzeri duygularla yola çıkılmışsa "böyle bedeller"in ödenmesi de doğaldır. Yapımcı Birol beyin arzusu ve tavsiyesi ile alelacele nikah masasına oturmak da bunlardan biridir. Not: "Bu bizim özel hayatımız, karışamazsınız" lafını etmeyin artık. Karışırız. Çünkü siz, bizim için varsınız. Sanatınızla ve örnek olacak her türlü davranışınızla. Aksi takdirde -yine söylüyorum- kendi dizilerinizi oturur kendiniz izlersiniz. Ve Hande Ataizi İkinci fasulyemiz de Hande Ataizinin eşi Fethi Pekin... Hangi sırığa sarılarak büyüdüğünü tahmin edersiniz. Bendeniz, her ne kadar hayatı boyunca beş parasız kocalar seçen biri olsam da, Hande hanımın eş seçimini beğenmiştim. Bu güzel kadının neleri göze alıp bu evliliğe evet dediğini tahmin edebiliyordum. Belli ki aşık olmuştu. Ama demek ki, janti görünen bir eş ve tahsil yapmış bir kayınpeder mutlu olmaya yetmiyormuş. Onun gibi biz de yanıldık. Biz sanırdık ki iyi bir meslek, insanı daha insan yapar. Ufkunu açar ve vicdanı "seçkinlik" dediği saçma sapan gösteriş merakına galip gelir. Şimdi o ünlü avukat- kayınpeder nasıl bir gelin bulacak oğluna merak ediyorum. O oğul ki, sadece baba lafı dinleyen... O oğul ki, üç yılı üç kuruş para için silebilen... Ve o oğul ki, uğruna mesleğini -üstelik doruk noktasında- bırakmayı göze alan ve istikbalini yok eden bir kadını havaalanlarında terk eden... Her neyse sinirlendim şimdi. Bu nasıl bir adamdır? Bu nasıl kişiliktir? Bu nasıl bir paraya düşkünlüktür, bilmiyorum.Ayrıca, Hande Ataizini camide mi tanımıştır bu genç? Aktris olmak bu kadar mı kötü bir şeydir? Peki neden bu zengin ve asil kardeşimiz kendi çevresinden birinin peşine düşmemiştir? Sonra, "sırf aileye uygun diye" alınacak tatsız bir kadınla gece yatağa girildiğinde ve mutsuz olunduğunda avukat kayınpeder nerede olacaktır? Biricik oğullarının mutsuzluğu onları hiç üzmeyecek midir? Bu soruların cevaplarını tabii ki biliyorum. Zaten soruları soran da ben değilim, yanımda çalışan, işlerime yardım eden, pek çok ortak noktamız olduğunu gördüğüm Zeliha kardeşim. Bu gün Zelişle Tamer beye ve Hande hanımın eşine ziyadesiyle benzeyen kocasının kulaklarını çınlattık da... Yazara e-mail