Cumartesi Tanrıları kaçıracağız!

Tanrıları kaçıracağız!

03.11.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

Kaz Dağları'ndan her saat bir parça kopuyor. Tanrılar şaşkın! Truva Savaşı bile böyle yıkıma neden olmamış! Tanrıları kızdırıp kaçıracağız!

Tanrıları kaçıracağız

suha.umar@isbank.net.tr Madencilerle onların işbirlikçilerinden kurtuluş yok!Gönen'den Edremit'e her yer orman. Billur derelerde kırmızı benekli alabalıklar. Ormanlarda karacalar, geyikler, tavşanlar, sincaplar! Tahtalı güvercinler, keklikler, bülbüller, bıldırcınlar! Hepsi şaşkın, endişeli. Kafalarını uzatıp uzatıp bakıyorlar. Ne olduğunu bir anlasalar! Madenci onların evini barkını yıkıyor. Ormanlarını yerle bir ediyor. Kilometresi üç paraya! Hırsını alamıyor, yok ettiği güzelliklerin, zenginliklerin altını oyuyor! Üç-beş görgüsüz altın takacak diye! Madencilerle işbirlikçileri yöre insanının da canına kastediyor.Dünyanın en verimli zeytinlikleri Kaz Dağları'nın eteklerinde. Altından değerli zeytin, antik çağlardan bu yana kutsal ağaç. Nifak Tanrıçası Eris'in oyununa gelen yurtdaşımız Truvalı Paris'in, "En güzel kadın için" ortaya atılan elmayı, kendisine Helen'i vereceğini söyleyen Afrodit'e uzatması! Truva'nın kötü kaderi! Aşil'in savaş arabasına bağlayıp, babası Priam'ın gözü önünde yerlerde sürüklediği, Anadolu kahramanı Hektor! Tanrılar bile bu ülkeyi terk edecek! Her şeye kadir tanrılar! Savaşı Kaz Dağları'nın doruklarından keyifle seyreden, "Yıldırımlar Fırlatan" Zeus, karısı Hera ve diğer tanrılar! Yanlarında Yörük Sarı Kız!Tanrılar aptal oldukları için Kaz Dağları'nda oturmuyorlardı. Ama biz Kaz Dağları'nı yok etmek üzere yola çıktık. Bunun için bir de yasa ve yönetmelik çıkardık. Talan hukuka uygun olsun diye! Tanrılar bile akıl edememişlerdi bunu! Av ve Yaban Hayatı Vakfı'nın aktardığı bilgiyle sevgili Sedat Ergin konuyu Milliyet'in manşetine, yazılı basının gündemine oturtunca ortalık toz duman oldu! Ve Türkiye, Maden Kanunu ve Yönetmeliği gerçeği ile işte böyle tanıştı.Maden Kanunu, "arama ruhsatı ile, tesbit edilebilen rezervin % 10'una kadar üretime izin verilir" diyor. Yani 1000 ton altının 100 tonunu, ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) raporu gerektiren işletme izni almaksızın çıkarabilirsin! Yönetmelik de aynen öyle diyor! İşte inanılmaz talan böyle yürütülüyor. Yerin altı üstüne getiriliyor. Ne insanı düşünen var ne dili olmayan garip hayvanları, soluk almamızı sağlayan, oksijen fabrikası ağaçları. En büyük yetkili ise "Arama ve sondaj için bir çay bardağı kadar yer deliniyor" buyuruyor. Kanuna mı inanalım, yetkiliye mi? Delicinin burgusu bile bacak kalınlığında! Arama ruhsatı ile üretim yapıldığı ise özenle saklanıyor.Arama ruhsatlarını kim veriyor? Ruhsat verdikleri araziyi merak bile etmeyen üç-beş bürokrat. Neye dayanarak ve ne karşılığında izin veriyorlar? Belli değil! Ruhsatları, arama etkinliklerini denetleyen var mı? Yok! Ormanları kesilen ormancı ne diyor? "Madenciler doğru yapıyor!" buyuruyor. Aynı ormancı, ormandan iki dal yüklemiş köylünün eşeğine bile el koyuyor!Kıyamet kopunca, en üst yetkili aramaları durdurduğunu söylüyor. Başta neden izin vermiş, soran yok! Duran arama veya sondaj var mı? O da yok! Ama olay deşildikçe herkesin aklı duruyor!Durdurulmuş (!) arama etkinlikleri kepçeler, dozerler, burgu makineleri ile daha da hızlanıyor. Kaz Dağları'ndan her saat bir parça kopuyor. Bir daha geri gelmemecesine! Tanrılar şaşkın! Truva Savaşı bile böyle yıkıma neden olmamış!Tanrıları kızdırıp kaçıracağız!"Din" diye, diye dinimizden olacağız!Yapmayın, yazıktır! Tanrılar hesap sorar!Allah'tan korkmuyorsunuz, bari kuldan utanın! Kime inanalım? Onlar hep oradalar. Yanımızda.Ülke dara düştüğünde bizimle beraberler.Savaşta, barışta!Bu ülkenin cesur ve kararlı insanları ne zaman vatan için ölmeye koştularsa onlar hemen yanımızdaki yerlerini aldılar. Vatan hainlerinden, kurşunlardan, bombalardan, mayınlardan korkmadan.Atatürk ve arkadaşları, futbol maçı bahanesiyle toplandıkları Akşehir karargahından, Büyük Taarruz kararı alıp çıktıklarında çekilmiş fotoğrafta onlar vardı.Çanakkale'de ilk saldırıları durduran ama son askerine kadar ölen kahraman 57. Alay'ın son toplu fotoğrafında da oradaydılar.Bu ülkeyi bölmek isteyen terör örgütüne karşı her karış vatan toprağını tarayan Mehmetçiğin yanında da onlar var. Bazıları belli ki daha yavru. Gövdeleriyle orantısız koca patileri ile, kulaklarını savura savura Mehmetçik ile aynı hizada yollarda koşuyor, her türlü pusuya açık tepelerde nöbet tutuyorlar.Onlar bizim can dostlarımız. Bize sevgi ile bağlı köpeklerimiz.Bu ülkeyi sevenler, koruyanlar, bu ülke için canını vermek için yola çıkanlar köpeklerle birlikte olmaktan mutlular. Siz hiç ülkeyi bölmek isteyenlere arka çıkan, onlara yataklık edenlerin yanında köpek gördünüz mü? Köpekler dostu düşmanı ayırmayı iyi bilirler.Ya hâlâ köpekleri zehirleyenlere ne demeli? Dostlarımız