Cumartesi "Tiyatro dünyanın en önemli işi değil"

"Tiyatro dünyanın en önemli işi değil"

25.03.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

Haldun Dormen karamsarlara, Türkiye'deki tiyatro için "Bitiyor" diyenlere çok kızıyor ve "Üç bin yıllık şey şimdi niye bitsin? Bence Türkiye'de tiyatronun durumu gayet iyi" diyor: "Bir de tiyatroyu dünyanın en önemli işi gibi görenlere çok gülüyorum"

Tiyatro dünyanın en önemli işi değil

Şimdiye dek 160 oyun sahneye koyan, 110 oyunda rol alan, dört kitap yazan, iki film çeken, çektiği iki filmle de Altın Portakal alan, 2 binin üzerinde radyo ve televizyon programı yaptığını söyleyen Dormen'le hem 50 yıllık bu tarihten hem de Dünya Tiyatrolar Günü (27 Mart) vasıtasıyla Türk tiyatrolarından, genç oyunculardan bahsettik. Bizi Teşvikiye'deki evinde kabul eden Dormen'in ajandası çok çok dolu. Her gün bir program, bir çekim, bir prova, her akşam bir yemek, davet, oyun programı var. Sanki hiç yerinde durmuyor gibi. "40'ıncı yılı kutladığımızda 50'yi görebilecek miyiz acaba diye düşünmüştük. Şimdi 60'ıncı yıl için ümitleniyoruz" diyen Dormen bu enerjiyle 70'inci yıla da yetişecektir. İki hafta önce, vodvilleri, bulvar komedileri, müzikalleri ile ünlü Dormen Tiyatrosu'nu bir efsane haline getiren isimlerin anıldığı, sahneye çıktığı bir kutlama gecesi yapıldı. 22 Ağustos 1955'te "Papaz Kaçtı" oyunuyla açılan, 2000 yılında kapanmış olmasına rağmen hâlâ bir okul, bir efsane olarak görülen Dormen Tiyatrosu'nun kurucusu, patronu her şeyi, ünlü oyuncumuz, yönetmeniz Haldun Dormen de gecenin şeref konuğuydu. Birincisi tiyatroyu ciddiye almak... Ama tiyatroyu ciddiye alırken dünyanın en mühim işi olarak görmemek. Ben buna çok gülüyorum. Tiyatro dünyanın en önemli işi değil. Ben kötü bir oyun çıkarırım, o salondakileri kızdırırım. Kimseyi öldürmem, kimsenin hayatını değiştirmem. Ama bir avukat yanlış karar verse, bir doktor yanlış hareket yaparsa birini öldürebilir. Dünyada tiyatrodan başka bir şey yokmuş gibi düşünenler var. Ben hayatı seviyorum. Belki bu yaşa kadar dimdik ayakta durmamın en büyük nedeni insanları sevmem, onların beni sevmesi. Ben çok sevilen bir insanım. İstediklerimi yaptım ama bunları yaparken kimseye bir zararım dokunmadı. Kimseyi kırmadım. 50 yıllık bir tarihten bahsediyoruz. "Baştan beri ne yapacağımı çok iyi biliyordum. İlkelerim çok belliydi" diyorsunuz. Nedir o ilkeler? "Timuçin Esen bir star" İlkelerim arasında bu da var. Bir insana "Sen bu sahneyi kötü oynuyorsun" demem ben. "Şurayı çok iyi yapıyorsun ama şurayı da şöyle yapsan" diye girerim lafa. Hiç sinirli değilimdir. Severek, eğlenerek yapıyorum bu işi. Benim çalışma tarzım da herkesten değişiktir. Bazen hissediyorum, "Bu oyun çıkacak mı, çıkmayacak mı?" diye telaşlanıyorlar. Mesela şimdi Şehir Tiyatroları'nda oynayan "Kantocu"da bu oldu. "Bu yaşlandı, eskisi kadar rahat, iyi yapamıyor herhalde" diye düşünüyorlar sanırım. Oysa ki her şey kafamda olduğu için rahat rahat sahneye koyabiliyorum. O kadar yönetmenlik yaptınız ama kırmadan, kimseyi üzmeden bu işi devam ettirebildiniz. Tabii, kapanan bir tiyatronun kutlaması olmaz. O gece Dormen Tiyatrosu'nu bir okul haline, bir efsane haline getiren isimleri sevgi ve saygıyla selamlama gecesiydi. 50'nci yıl kutlanıyor ama Dormen Tiyatrosu yok. Evet, Dormen'in Cebi diye bir şey düşünüyorum. Bu sefer sponsorlu düşünüyorum. Artık parayla uğraşmak istemiyorum. Patronlukla yapacak halim yok. Şimdi bir cep tiyatrosu düşünüyorsunuz, değil mi? Geçen gün Tilbe Saran'lı, Zuhal Olcay'lı "Nathalie"yi seyrettim, bayıldım. Gördükten sonra "Türkiye'ye hiçbir şey olmaz" dedim. Ufacık bir şey belki ama umut verici şeyler. Türk tiyatrosu hakkında karamsar konuşuluyor, seyirci yok deniyor. Siz ne düşünüyorsunuz? Ben kızıyorum böyle şeylere. Ama yani 3 bin yıllık şey niye bitsin? O kadar çok fışkırıyor ki şu anda Türkiye'de tiyatrolar. Zaten siz Gencay Gürün "Birkaç yıla tiyatro biter" dediği için sinirlenip "O da hep karamsar" demişsiniz. O oyunu da gördüm. Çok beğendim. Müthiş bir reji. Zeliha çok iyi koymuş sahneye. İki çok iyi genç oyuncu... Timuçin (Esen) bence star bir oyuncu. Sahneye çok yakışıyor. Bir star cazibesi var. Bunları görünce "Tiyatro bitiyor" diyenlere kızıyorum. Başka en son hangi oyunları görüp beğendiniz? Mesela ben geçenlerde "Mikado'nun Çöpleri" için Zeliha Berksoy ve oyuncularıyla röportaj yaptım. Öyle çıktı ama ben öyle bir şey söylemedim. Zaten benim tarzıma uygun değil böyle bir laf. Ben kimseye "Oyunculuk yapamıyor, kötü oyuncu" demem. Gençlerden başka beğendiğim, "Kara Sohbet"te oynayan, Emre Kınay. Çok başarılı buluyorum onu. Gençlerden başka kimleri beğeniyorsunuz? Bir röportajınızda Nurgül Yeşilçay'ı beğenmediğinizi belirtmişsiniz. Ben hiç sinirlenmedim. Hatta ben okulda, o gün çekimi olanlara izin verdim. Bu seyircinin karşısına çıkma işi. Neye kızıyorlar anlamıyorum ki. Dört sene okuyorsun, "Sen çıkamazsın televizyona" deniyor. Fırsatı varsa çıksın. Diziyse diziye çıksın. Dizi kötü bir şey değil ki. Tiyatro oyuncularının, öğrencilerinin dizilerde oynamasını nasıl buluyorsunuz? Çok sinirlenenler oluyor bu konuya. "Hiç hüngür hüngür ağlamadım" Tabii tabii. Mesela bayıldım "Babam ve Oğlum"a. Türk sinemasını da takip ediyorsunuz tabii. Hayır, ağlamadım. Ama çok çok hoşuma gitti. Siz de ağladınız mı? Ama ben ağlamıyorum. Beni ağlarken görmediler herhalde, aslında ben de kendimi görmedim. Keşke ağlayabilsem. Bazen bir-iki damla göz yaşı akar ama hüngür hüngür ağladığımı hiç hatırlamıyorum. Bu yaşa kadar tabii başımdan çok kötü şeyler geçti, insanları kaybettim, çok kötü oldum, duygulandım ama ağlamadım., O filmde ağlamayan biri çıktı sonunda. "Popstar sunuculuğuyla para da kazandım popüler de oldum" Evet. Açılmak üzere. İsmi Med Akademi. Med Yapım ve Haldun Dormen yönetiminde olacak. Üç-dört aylık hızlandırılmış kurslar olacak. Oyunculuk eğitimi ve televizyon yapımcılığı öğretilecek. Sizin bir de bir okulunuz olacak Levent'te. Fatih Aksoy'la birlikte. İki tane proje var. İbrahim Tatlıses'le olan da düşündüm yapalım mı, yapmayalım mı diye. Çünkü ikimiz çok ayrı kutuplardanız. Ama oğlum Dubai'den telefon etti, kız kardeşim, tüm yakınlarım "Yap" dediler, çok enteresan. İbrahim Tatlıses'le birlikte rol alacağınız bir sitcom projeniz olduğunu duyduk. Zuhal Olcay'la. Yine bir sitcom. Nisan sonunda başlayacağız. Zuhal'in babasını canlandıracağım. Öbür proje? Vallahi ben yapıyorum. Yapılan şeylerin bazıları iyi, bazıları olmuyor. Ben Candan Erçetin'inkini ("Yıldızların Altında") beğendim ama o müzikal değil, müzikli oyundu. Ama Şener Şen'inki ("Mucizeler Komedisi") çok değerli oyuncular olmasına rağmen çok kötüydü. Müzikalin m'si yoktu. Sizinle buluşup da müzikallerden bahsetmeden olmaz. Nasıl buluyorsunuz burada yapılan müzikalleri? İyi müzikaller yapılıyor mu sizce? Haldun Dormen'in Anadolu turnelerinden anılar... Bir gün "Bit Yeniği"ni oynuyorduk. Altan Erbulak da başrollerden birinde. Bir baktım sahnede astraganlı bir hanım. Meğer kadıncağızın yerini başkasına vermişler, o da olay çıkarmış. Sahneye çıkmış, "Beni buraya oturtacaksınız" diyor. Altan da çok güzel bir laf etti: "Hanımefendi buyrun oturun, başımızın üstünde yeriniz var ama size haber vereyim ikinci perde randevu evinde geçiyor.""Sokak Kızı İrma"yı oynuyoruz. Turneye çıktık, Cenan Akın piyano çalacak. Bir gün yine bir şehre gittik, Cenan yine sahneye gitti hemen piyanoyu görmeye. Hademe açtı piyanoyu, Cenan akort etti, kapattı. Tam çıkarken hademe dedi ki: "Ama beyim, n'olur gitmeden bunu eski haline sokun, devlet malı." Dormen Tiyatrosu anıları