Cumartesi Uzay bilimini sanatla anlatıyor

Uzay bilimini sanatla anlatıyor

23.11.2019 - 07:50 | Son Güncellenme:

NASA denince aklımıza roketler, uydular, gezegenler ve astronotlar geliyor. Oysa NASA’da kreatif direktörler de var. Onlardan biri de Dan Goods.

Uzay bilimini sanatla anlatıyor

 

Dan Goods, ne mühendis ne fizikçi ne de astronot. Bir sanat okulunda eğitim aldıktan sonra hayatının pek de parlak olmayan bir döneminde NASA’nın en önemli misyonlarının yürütüldüğü Jet Propulsion Laboratory (JPL) birimi için yaklaşık 17 yıl önce iş görüşmesine giden biri. İşe alınmasını ise “Uzay keşfinde yeni yollar bulmak için sanatçılardan yardım almak hoş olmaz mıydı?” sorusuna borçlu. O gün bugündür, NASA’nın bilimsellik ve teknoloji dozu yüksek, anlaşılması son derece güç projelerini, tabiri caizse “halka indiriyor”. Görsel stratejist olarak ilhamını bilim ve teknolojiden alan sanat eserlerine imza atıyor, böylece uzay bilimi gibi karmaşık bir konuda merak uyandırıyor. Önceki hafta düzenlenen Brandweek kapsamında İstanbul’a gelen Dan Goods’la buluştuk.

Haberin Devamı

Uzay bilimini sanatla anlatıyor

- Uzay bilimi gibi karmaşık bir bilimsel alanda sanatsal yeteneğin önemi nedir?

Evet, çoğunlukla karmaşık meselelerle uğraşıyoruz ve bir konu karmaşıklaştıkça bunu normal insanlara aktarabilmek zorlaşıyor. Sanatsal anlatım biçimleri tam da bu meseleleri anlaşılır kılmamıza yardımcı oluyor.

- NASA gibi bir kurum neden halkla iletişim kurmayı ister?

Şöyle söyleyebilirim, tabii ki söylediklerim resmi olarak NASA’yı temsil etmiyor ama NASA’da yapılan her şey, vergi gelirlerinden karşılanıyor. Dolayısıyla NASA, halkın bir kurumu. Bu yüzden, ne için ödeme yaptıklarını bilmek de hakları. Ve günün sonunda orada yapılanları görünce gerçekten çok iyi hissediyorlar. Fakat kabul ediyorum ki fazlaca karmaşıklar, bu yüzden de bunu insanlara anlatmak için çaba göstermeniz gerekiyor.

Haberin Devamı

- Uzay bilimini halkla buluşturduğunuzu söyleyebilir miyiz? Ekibiniz kaç kişi?

(Gülerek) Evet, sanırım. JPL’de 6-7 kişilik bir ekip olarak çalışıyoruz ama bunun dışında freelancer olarak çalıştığımız birçok kişi de var.

- Peki bu karmaşık meseleleri halka anlatmanın NASA’ya faydası ne?

Bu bana, insanlığın ulaşabileceği en son noktayı göstermek ve bunu hep birlikte kutlamak gibi geliyor. Bunun ne kadar hayranlık uyandırıcı olduğunu herkes hissetmeli diye düşünüyorum. Çünkü bu sadece NASA’yla ilgili değil, bilim insanlarının bugüne dek yürütegeldiği bilimsel çalışmalarla ilgili. İnsanlık olarak bu noktaya gelmemiz gurur verici ve bu gururu hep birlikte hissedebilmeliyiz.

- Bir anlamda insanlığın ortak başarılarının paylaşımı mı?

Evet, buna orada birtakım çalışmalar yapan bireylerin hikayesi olarak bakamayız. Yani şöyle düşünelim, kullandığımız cep telefonlarındaki GPS’ler aslında JPL’den geldi. Dünyanın geri kalanı da bundan faydalandı. Dolayısıyla insanların, bugün fayda sağladığı bu gelişmelerle NASA ya da diğer bilim kuruluşları arasında ilişki kurması önemli. Benim içinse evren hakkında sürekli yeni bir şeyler öğrenmek anlamına geliyor, insanlar da hazırladığım bir enstalasyona “Vaauvv evrenin bu kadar ilginç olduğunu bilmiyordum” diye tepki verdiğinde mutlu oluyorum.

Haberin Devamı

- Bu aynı zamanda evren hakkında merak uyandırmak...

Evet, çünkü hepimiz bir şekilde o telaş içinde yaşayıp gidiyoruz ve evrenin ne kadar muazzam bir yer olduğunu hatırlamak bazen gerçekten zor oluyor. Yapmaya çalıştığım, bunu biraz olsun hatırlatmak.

- Bir de üzerinde çalıştığınız “Museum of Awe” adlı kamusal sanat projeniz var.

Evet, orada da yine insanların evrenle ilişki kurmasını sağlayacak cinsten işler yapıyoruz diyebiliriz. Ne bileyim, bulutların arasında yürüyebileceğiniz bir oda var örneğin, hani uçaktayken bulutların üzerindesinizdir ve çok güzel bir andır, buna benzer deneyimler yaşıyorlar. Yani evinizden çıkıp bir takım tuhaf odaları olan bir yere giriyorsunuz ve normal gerçekliğinizden tamamen kopuyorsunuz.

Uzay bilimini sanatla anlatıyor

NASA’nın retro gezegenleri

Dan Goods, NASA’nın gezegen posterlerinin uzay turizmine bir tür hazırlık olup olmadığı sorumu şöyle yanıtlıyor: “1930-40’larda Amerika’da seyahat kartları vardı, Paris ya da İstanbul gibi, çok uzak diyarları anlatıyordu. Seyahat acentaları bunları yapardı ki, siz de oralara gitmek isteyin. Biz de bunları model olarak kullandık. O retro tarzı aldık. Ve aynı şeyi gezegenler için yaptık, gerçekten çok eğlenceliydi. Biz de insanlara evrende başka gezegenler de olduğunu hatırlatmak istedik. Çünkü insanlar için gezegen hakkında düşünmek bile yeterince zor. Sonra Güneş sistemi ve başka şeyler var ve her biri gerçekten çok ilginç. Kısacası, daha fazlasını öğrenmek için merak uyandırmak. Kim bilir belki günün birinde oralara gidebilirler.”

Haberin Devamı

“Uzun vadeli düşünmeyi öğrendim”

- NASA’da çalışmak sizin perspektifinizi nasıl değiştirdi?

Sanırım en önemlisi uzun vadeli düşünmeyi öğrenmek oldu. Çünkü genel olarak 10-15 yıllık projeler üzerinde çalışılıyor. Bu kadar uzun vadeli düşünmeye başlayınca bu, düşünme biçiminizi de etkileyen bir şey oluyor. Bunun aynı zamanda daha iyi kararlar vermenize de katkısı olduğunu düşünüyorum, en azından kısa vadeli süreçle kıyaslayınca.

- Doğa bilimleri gibi bir alanda eğitim almamışsınız. Sizin için böyle bir alanda çalışmak zor mu?

Haberin Devamı

Elimden geldiğince öğrenmeye çalışıyorum. Tabii ki bildiklerim hâlâ çok yüzeysel. Ama yapmaya çalıştığım daha çok işin özünü kavramak. Bunu reklam sektöründekiler iyi bilir. Detaylar içinde kaybolmayıp en anlamlı noktayı bulmak ve onu kısa ve öz anlatmak.