Cumartesi “Yaşamak bu değil”

“Yaşamak bu değil”

27.08.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

Mühendis olarak çalıştığı dört yıl ona yetti. “Yaşamak bu değil” dedi ve istifa etti, bisikletiyle 16 bin kilometrelik bir yolculuğa çıktı. Oğuz Tan’ın bu sırada çektiği fotoğraflar şimdi sergileniyor

“Yaşamak  bu değil”

İstanbul’un hızlı temposundan kaçıp kendisine sade bir yaşam arayanların, farklı kültürler tanımak isteyenlerin kendisinden çok şey bulacağı bir hikaye Oğuz Tan’ınki. Bir sabah uyandığında “Yaşamak bu değil” hissi, bisikleti ve çadırıyla çıktığı bu yoldaki sloganı ise “Bir dünya vatandaşının kendi dünyasına yolculuğu” oldu. Oğuz Tan’ın Türkiye’den başlayarak Tayland’a kadar olan yolculuğu son bulunca onunla hem bu seyahati hem de bu seyahatte çektiği fotoğraflardan oluşan “Oğuz Gidiyor” sergisini konuştuk. Tan’ın sergisi Zapata Moda’da 27 Eylül’e kadar ziyaret edilebilecek.

Haberin Devamı

- Bu uzun yolculuğa çıkmaya nasıl karar verdiniz?

Mezuniyetimden sonra mühendis olarak özel sektörde dört sene çalıştım. Profesyonel iş yaşamı, sportif faaliyetler, sosyal yaşam ve hobilerimin hepsini bir arada yürütmek maddi ve manevi olarak beni yıpratıyordu. Bir gün “Yaşamak bu değil” dedim kendi kendime. Uzun bir yolculuğa çıkmak, yavaş ve sade yaşamak, farklı kültürler ve hayatlar görmek istedim. “Bir dünya vatandaşının kendi dünyasına yolculuğu” sloganıyla yola çıktım.

“En zoru bazen çok yalnızlık hissetmek”

“Yaşamak  bu değil”

- Karar verdikten sonra seyahate nasıl hazırlandınız?

Uzun uzun hazırlanmadım. Finansal olarak da bir hazırlığım yoktu. İçimdeki “Yaşamak bu olmamalı” hissi o kadar güçlendi ki bir gün istifamı verip mümkün olan en kısa zamanda yola çıkmaya karar verdim. 2.5 ay sonra yoldaydım. Bu süre içinde bisiklet, kamp malzemesi, yeni bir pasaport, bazı ülkeler için vizeler, ekipman tedariki gibi işlerle uğraştım. Yola çıktığımda nerede kalacağımı, ne yiyip ne içeceğimi bilmiyordum.

Haberin Devamı

- Böyle bir yolculuğa tek başına çıkmanın ne gibi avantajları ve dezavantajları oldu?

Tek başına çıkmanın avantajları neredeyse sınırsız bir özgürlük hissi, zor koşullarla mücadele gücünüzün gelişmesi, stres yönetimi, limitlerinizi tanımak, azla yetinmeyi öğrenmek ve az tüketmek. Dezavantajları ise bazen çok yalnız hissetmek ve gerek sevincinizi gerekse endişe veya korkularınızı bir başkasıyla paylaşamamak.

- Birçok gezgin genelde Avrupa seyahatini tercih eder. Sizi Doğu’ya çeken şey neydi?

Avrupa gezmek için değil, bir ihtimal yaşamak için tercih edebileceğim bir yer. Bireye daha fazla değer verildiğini düşünüyorum. Gezmek görmek için ise sanırım fazla sistemli ve kurallı, üstelik pahalı. Bunlar önyargılarım da olabilir tabii. Doğu’nun bilinmezliği, kaosu, ucuz oluşu ve manevi doluluğu bana daha cazip geliyor. Asya’nın dışında Latin Amerika ve Afrika’yı da görmek istiyorum.

- Fotoğrafları nasıl seçtiniz ve sergideki seçkiyi nasıl oluşturdunuz?

“Yaşamak  bu değil”

Bir gezgin olarak çektiğim fotoğrafları “seyahat fotoğrafı” sınıfında değerlendirebiliriz. İnsan, hayvan, manzara, mimari yapı, duvar sanatı ve anı niteliğinde fazla sayıda fotoğrafım var. Sergi alanında ise 26 fotoğraf bulunuyor. Bunları seçmekte gerçekten çok zorlandım. Öyle sanıyorum ki sergiye gidecek olanlar İran, Hindistan, Nepal ve Myanmar’dan derlediğim seçkide samimiyet ve doğallık bulacak.

Haberin Devamı

“Kaplan beni kokladı”

- Bu yolculukla ilgili, asla unutamayacağınız bir anınız var mı?


Güney Nepal’de bir gün karayolundan çıktım ve ormanın içine daldım. Bisikleti elimle ittirerek epey ilerledim. Ağaçlar, çalılar ve börtü böcek sesinden başka bir şey yoktu. Günbatımından sonra, çadırımda uyku tulumunun içine girdim ve etrafta koşuşturan hayvanların seslerini duymaya başladım. Biraz tedirgindim. Gün ağarmadan önce uykumdan uyandım çünkü kafamın bir karış ötesinde, bir hayvan kuvvetli nefesiyle beni kokluyordu. Aramızda çadırın incecik membranı vardı sadece. Korkudan boğazım düğümlendi ve ses çıkaramadım. Hayvan beni bir dakikaya yakın kokladıktan sonra sessizce uzaklaştı. Gün içinde İngilizce bilen gençlerle konuştuğumda bu hayvanın büyük bir kaplan olduğundan emin olmuştuk.