Cumartesi "Yatakta beden değil ruh soyunur"

"Yatakta beden değil ruh soyunur"

04.02.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

Güler Kazmacı yeni kitabı "Yatakta Keramet Var"da ilişkilerin kaderini cinselliğin belirlediğini söylüyor: "Yataktaki keramet beden dilinin, ruh dilinin, psikolojik dilin tutmasıdır. Bu yüzden sevişirken beden değil ruh soyunur"

Yatakta beden değil ruh soyunur

Eskiden nikahta keramet var denirdi şimdi durum yatakta keramet vara döndü" diyor Güler Kazmacı. Kadınla erkeğin birbirlerini tanıyacakları ilk durağın yatak olduğuna inanıyor. Neden Kitap'tan çıkan yeni kitabı "Yatakta Keramet Var"da cinsellikte yapılan hataları eleştirse de ilişkilerinde salaklık mertebesinde duygusallıklar yaptığını söylüyor. Kitaplarımda seksin müstehcen denebilecek kısmına yani erken boşalma, ereksiyon sorunu gibi bölümlere girmiyorum. Cinselliğin duygusal ve psikolojik kısmını işliyorum. Kitabımda hiç sevişme sahnesi yok. Altıncı kitabınız "Yatakta Keramet Var" tam olarak neyi anlatıyor? Seks, cinsellik... Cinsellik olmadan aşkı, ilişkiyi, cinslerin birbirine olan tavrını anlatmak mümkün değil. İlişkileri yatakta ne olduğuna, cinselliğe bakmadan eleştiremezsiniz. Bir kadın-erkek ilişkisinde yatak yoksa ilişki yoktur zaten, arkadaşlıktır o. Çiftler yatakta keramet bulamazsa diğer konularda dört dörtlük olsalar da o ilişkiyi yürütemezler. Kitapta iki cinsin birbirini anlamasını sağlamaya çalıştım. Daha önce hiç değinilmemiş konulara girdim. Mesela kitaptaki yazılarımdan biri "Ne zaman yatmalı?" başlığını taşıyor. Kadın için ilişki yattığı an başlıyor. O yüzden kadın zihnen hiçbir zaman yatmamalı diyorum. Dolaylı yoldan seksten bahseden bir kitap bu ama. Cinselliğin ilişkilerdeki önemine değiniyorsunuz. Davranışları değişiyor. Kadınlar yatana kadar naz yapar, adamı süründürür. Ama yattıktan sonra adam yarım gün aramasa "Beni kullandı mı?" duygusuna kapılır. Sevgilisinin her halini sorgulamaya başlar. "Bu ilişki ne olacak?" paniğine girildiğinde ilişkinin defteri dürülmüş olur. Zihnen yattığında kadınlara ne oluyor? "Saplantılar yatakta ortaya çıkıyor" Evet. İnsanlar nikaha kadar cinselliği yaşamıyordu. Birbirlerini yatakta tanıyorlardı. Şimdi ise evlenmeden önce yatak döşek işleri bitiyor. Artık yatakta keramet var. Eskiden nikahta keramet var denirdi, şimdi durum yatakta keramet vara mı döndü? Kesinlikle. Ama yataktaki keramet cinsel performansın yüksekliğiyle ilgili değil. İki cinsin birbiriyle uyumuyla alakalı. Beden dilinin, ruh dilinin, psikolojik dilin tutmasıdır keramet. Bu yüzden yatakta beden değil ruh soyunur. O ruhsal dil tuttuğunda insanlar başka sorunları görmezlikten gelir. Dil tutmadığında ayrılırlar. İlişkinin kaderini cinsellik mi belirliyor? İlk durağıdır. Çiftler yatağa girene kadar birbirlerinden bir şeyler saklayabiliyor. Kitapta anlattığım gibi orgazm olurken ağlayan da kafa atan da var. Ya da yatakta müthiş edepsiz konuşan bir sevgili hoşunuza gitmeyebilir. Gizlediğiniz hastalıklar, saplantılar yatakta ortaya çıkıyor. İlk konuşmalarda insanlar karşı cinsin duymak istediklerini söylüyor. Halbuki insanlar yatakta tam olarak kendileri gibi oluyor. Bir kadınla erkeğin birbirini tanımalarının en önemli duraklarından biri yatak mıdır? Arkadaşlarıma akıl veririm ama yaşarken ben de akılsızca davranıyorum. Salaklık mertebesinde duygusallıklar yapıyorum. "O yüzden dediğimi yapın ama yaptığımı yapmayın" diyorum. İşin içine duygular girince ben de doğru kararlar veremiyorum. Atıf Yılmaz bana "Sen hep hayatının erkeğini aradın. Biraz serüvenci olsaydın belki o erkek kendiliğinden gelecekti" der. Ben birlikte olduğum her adamla ölünceye kadar yaşayacağımı sandım. Müjde Ar'ın bir lafı vardır "kocacı kadın" diye, ben de kocacı bir kadınım. Ayrıca ilişkilerde taktik, strateji uygulayamıyorum. Olduğum gibi davranıyorum. Teoride zehir gibiyim pratik dersen sallanmakta. Kitapta ilişkiler hakkında eleştirilerde, önerilerde bulunuyorsunuz. Siz önerdiklerinizi kendi hayatınızda uygulayabiliyor musunuz? "Hayatıma giren erkeklerle ruh dilimiz hep tuttu" Sadece arkadaşlarımın anılarını yazsaydım okura ayıp olurdu. Ne yazsam "Yaşadıklarını anlatıyorsun, itiraf et" diyorlar. "Yiğitlik ben de kalsın, kendimden ilk defa bahsetmenin zamanı geldi" diyerek kendimi de anlattım. Duygusal bir kadın olduğum için çok sayıda ilişki yaşamadım. Ama hayatıma giren erkeklerle ruh dilimiz hep tuttu. "İlk defa bir kitabımda yaşadıklarımdan kısa bölümler var" diyorsunuz. Kitabınız Güler Kazmacı'nın cinsel hayatını ne kadar yansıtıyor? Yatakta keramet bulamadığınız için bitirdiğiniz ilişkileriniz oldu mu mesela?